|
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/2-1753
Karar no: 2000/1786
Tarih: 13.12.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TENKİS DAVASI (Davacı Vekilinin Beyanının Haktan Feragat Niteliğinde Olmaması)
- FERAGAT (Davacı Vekilinin Beyanının Haktan Feragat Niteliğinde Olmaması)
- HAKTAN FERAGAT (Vekilin İmzası İle Tasdikin Gerekmesi)
- SABİT TENKİS ORANI (Oran Belirlenmeden Tercih Hakkının Kullanılamaması)
1086/m.151
DAVA : Taraflar arasındaki "tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.3.1999 gün ve 1998/772 E. 1999/205 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 21.9.2000 gün ve 1999/7267 E. 1999/9322 K. sayılı ilamiyle; ( ...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacının temyizine gelince;
Davacı vekilinin 25.3.1999 tarihli son oturumdaki beyanı haktan feragat niteliğinde değildir. Kaldı ki haktan feragat niteliğinde kabulü halinde de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 151. maddesi gereğince imzası ile tasdik edilmesi gerekir. Sabit tenkis oranı belirlenmeden tercih hakkı kullanılamaz. Tercih hakkı davalı tarafından kullanılmadan tenkis sonunda para olarak ödenecek karşılık miktarı belirlenemez. Bu sebeple de doğmayan bir haktan feragat söz konusu olamayacağından yargılamaya devam olunup 11.11.994 tarih 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun işlem yapılması gerekirken nitelendirmede yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1-Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin kurulan hüküm davalılardan Mualla Berküren vekili tarafından da temyiz edilmiş, Özel Dairece davalının tüm temyiz itirazları reddedilerek, davacı yararına bozulmuştur. Hal böyle olunca mahkeme kararı davalılar yönünden kesinleşmiştir.
Bu durumda, hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davalının direnme kararını temyize hakkı yoktur. O nedenle davalının temyiz istemi bu nedenle reddedilmelidir.
2-Davacının temyizine gelince:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davalı Mualla Berküren'in direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından temyiz isteminin reddine,
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 13.12.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.