 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/20-101
Karar no: 2000/1075
Tarih: 21.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ ( Taşınmaz Üzerinde Kendi Muhdesatının Bulunduğu İddiasıyla )
- MUHDESAT ŞERHİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİ ADINA YAPILMASI ( Muhdesat Şerhi Müşterek Tesbit Maliklerinden Bir Paydaş Adına Yapılabileceği gibi 3. Bir Kişi Adına da Yapılabilmesi )
- MUHDESATLARIN BEYAN HANESİNDE GÖSTERİLMESİNİN FAYDALARI ( Muhdesat Sahibine Kişisel Hak Sağlaması ve İşlevi Sebebiyle de Muhdesatın Eylemli ve Hukuki Durumunu Göstermesi )
- KESİN HÜKÜM ( Muhdesatın Kime Ait Olduğu Kadastro Mahkemesinde Kesin Hükme Bağlanmışsa Artık Yeniden Bu Konunun Dava Yoluyla da Olsa İncelenememesi )
3402/m.19,28
DAVA : Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tarsus Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 05/07/1999 gün ve 1999/149-154 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/10/1999 gün ve 1999/8158-8911 sayılı ilamı ile; ( ...Kadastro davalarının adına tesbit yapılan veya komisyonca lehine karar verilen kişi veya kişiler aleyhine açılması zorunludur. Çekişmeli parsel, davalı dışında üzerindeki muhdesat yönü ile gerçek kişi adına da tesbit edilmiştir. 3402 sayılı yasanın 28. maddesi gereğince tüm tarafların katılımlarının sağlanması ve taraf teşkili gerçekleştikten sonra yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, yazılı hususlar yerine getirilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık,kadastro sırasında özel mülkiyete konu yerlerden olduğu belirlenerek, tutanağın beyanlar hanesine 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 19/2. maddesi uyarınca muhtesat şerhi verilerek tesbiti yapılan taşınmazın kamu malı ( orman, mera, harman yeri, yaylak vb. ) olduğu iddiası ile açılan tesbite itiraz davasında, muhtesat şerh sahibinin davalı sıfatıyla husumet yöneltilip yöneltilmeyeceği konusundadır.
Genel kurulun önüne gelen olayda dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve 1975 yılında Selahattin Kıypık tarafından, üzerine bağ dikildiği, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilerek Maliye Hazinesi adına tarla niteliği ile tesbiti yapılmıştır. Orman Genel Müdürlüğü parselin kısmen orman sayılan yerlerden olduğu savı ile Hazineye husumet yönelterek dava açmıştır. Mahkemece uzman bilirkişi krokisinde ( A ) işaretli bölümün orman, ( B ) işaretli bölümün tarla niteliği ile Hazine adına tesciline ve davanın kabulüne dair verdiği hüküm, Hazinenin temyizi üzerine Özel Dairece "... davalı Hazine dışında muhtesat yönüyle kişi adına tesbiti yapılmıştır. O halde tüm tarafların katilimi ile taraf oluşturulduktan sonra, davanın görülmesi gerektiğine" işaretle bozulmuş, mahkemece "lehine muhtesat şerhi verilen kişinin süresinde açılmış davası bulunmadığı,davaya dahil edilmesinin de, usul ekonomisi bakımından uygun olamayacağı" gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Kadastro tutanağının ve dolayısıyla tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılacak muhtesat şerhinin niteliği üzerinde kısaca durmak gerekir. Hukukumuzda ilk kez yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Tapulama Yasasının 40. maddesi ile kabul edilen daha sonra 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19/2. maddesi ile aynen benimsenen hükme göre taşınmazın mal üzerinde başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhtesat mevcut ise, bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve ihdas sebebi belirlenerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir."
Sözü edilen maddenin gerekçesinde açıklandığı ve kararlılık kazanan yargısal içtihatlarda benimsendiği gibi, muhdesatın beyanlar hanesine şerh edilmesi bir tesbit hükmü niteliğindedir. Yasa hükmüne göre kadastro tutanağında mülkiyet ve muhtesat tesbitleri ayrı ayrı şeylerdir. Muhdesat şerhi müşterek tesbit maliklerinden bir paydaş adına yapılabileceği gibi üçüncü bir kişi adına da yapılabilir.
Muhtesatın beyanlar hanesinde gösterilmesi sahibine kişisel hak sağlar işlevi ise, eylemli ve hukuki durumunu gösterir.
Aleniyet ve kanıtlama kolaylığı sağlar.
Koşulların oluşması halinde Medeni Yasanın 648- 650- 655 maddeleri uyarınca muhdesata bağlı olarak arazinin temlik hakkını verir.
Ortaklığın giderilmesi davalarında ya da, taşınmazın kamulaştırılması halinde 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 19. maddesi gereğince muhdesat sahibinin hakkını korur, muhdesat sahibinin hak düşürücü süre nedeniyle ortadan kalkmasını önler.
Nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazların kadastro tesbitlerinin Hazine adına yapılması sırasında 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi hakkındaki Yasasının 4127 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesi hükmüne göre "muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir." Orman Bakanlığınca taşınmazın raiç bedeli peşin veya on yıllık süre içinde ve eşit taksitle alınmak üzere şerh sahibine satılma olanağı bulunduğundan, beyanlar hanesindeki şerh, sahibi yararına öncelikli ve önemli haklar sağlar.
Kadastro mahkemelerinde muhtesat şerhi mülkiyet hakkından bağımsız olarak dava edilebilir. Muhdesatın kime ait olduğu kadastro mahkemesinde incelenmiş ve karara bağlanarak kesin hüküm oluşmuşsa, artık yeniden bu konu dava yoluyla da olsa incelenemez.
Kadastro tesbit tarihinden önce meydana getirilen muhdesatlar kadastronun kesinleştiği tarihten itibaren aynen mülkiyet hakkında olduğu gibi Kadastro Yasasının 12/3. maddesine göre, ancak hak düşürücü süre içinde dava konusu yapılabilir.
Tutanağın yada kütüğün beyanlar hanesine muhdesat şerhi verilebilmesi için taşınmazın özel mülkiyete konu olan yerlerden olması gerekir.
Taşınmazın özel mülkiyet olma niteliğini değiştirmeyecek bir istekle,sadece mülkiyet tesbit maliki aleyhine dava açılması halinde, muhtesat şerhi dava konusu olmadığından üçüncü kişi yararına olan muhdesat şerhi kesinleşir. Ancak, taşınmazın kamu malı olduğu iddiası ile dava açılması ve davanın kabul edilmesi halinde ( kamu mallarına muhdesat şerhi verilemeyeceğinden ) sonuçta hem mülkiyet, hem de muhdesat malikinin haklan ortadan kalkacaktır. Genel usul hükümlerine göre taşınmaz mal davalarında davacı sıfatı ( aktif husumet ehliyeti ) hakkın malikine, davalı sıfatı ( pasif dava ehliyeti ) ise, o hakka uyumakla yükümlü olan kişiye aittir. Kadastro davaları temel olarak ilk kadastro tutanağında yada komisyon kararı ile "lehine tesbiti yapılanlara" husumet yöneltilerek açılır. Ancak, "lehine tesbit yapılanlar" deyimini, hem mülkiyet ve hem de muhdesat şerhi tesbiti olarak anlamak gerekir.
Yararına bu kadar önemli kişisel haklar sağlayan muhdesat şerh sahibinin taraf olmadığı bir dava sonucu kendisine tesbit sırasında verilen hakkın elinden alınması genel hukuk ilkeleriyle bağdaşmaz.
O halde, özel mülkiyete konu olduğu kabul edilerek 3402 sayılı Yasanın 19/2. maddesi hükmüne göre üçüncü kişi lehine muhdesat şerhi verilmek suretiyle tutanağı düzenlenen taşınmaz hakkında kamu malı ( orman, mera, yaylak, harman yeri vb... ) olduğu iddiası ile açılacak kadastro nevalarında lehine mülkiyet ve muhdesat şerhi verilerek tesbit yapılanların hakları etkileneceğinden, pasif husumet ehliyeti, mülkiyet tesbit maliki ile birlikte, muhdesat şerhi sahibine ait olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda; yukarıda açıklanan kurallara değinen ve Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.6.2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.