 |
T.C
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-80
Karar no: 2000/85
Tarih: 9.2.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HUSUMETTE YANILGI
- HUSUMETTE NOKSANLIK ( Müdahalenin önlenmesi/Ecrimisil)
- ECRİMİSİL ( Husumette noksanlık)
1086/m.79, 43
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "müdahalenin meni kal ve tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın husumetten reddine dair verilen 25.9.1996 gün ve 1996/46 E. 1996/717 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.1.1997 gün ve 1996/16019 E. 1997/985 K. sayılı ilamı;
( ...Dava, Hekimbaşı Sinan Paşa Vakfı adına kayıtlı 1478 ada ( 2) parsel sayılı çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi yıkım ve haksız işgal tazminatına ilişkindir. Davalı yan, kocasının sağ olduğunu, bu yeri 1989 yılında tahliye ettiklerini, evin de eski ve terkedilmiş halde olduğunu savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu gecekondu niteliğindeki yapının davalının eşine ait olduğundan söz edilerek davanın husumet noktasından reddine karar verilmiştir. Ne varki, olayda, husumette yanılgı değil, noksanlık söz konusudur.
Hal böyle olunca, davacı idareye bina sahibi eş ( davalının kocası) hakkında da dava açılabilme olanağının önel verilerek sağlanması; açıldığı takdirde davaların birleştirilmesi, ondan sonra yerinde keşif yapılmak suretiyle davacı idarenin kanıtlarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, değinilen usuli işlem yerine getirilmeden ve noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflar karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı Vakıflar İdaresi tarafından davalı aleyhine açılan meni müdahale ve kal davası yerel mahkemece davalının pasif husumet yokluğu nedeniyle temyiz edilmiş mahkemece verilen bu karar yüksek özel dairece olayda husumette yanılgı değil noksanlık bulunduğu açıklanmak suretiyle davacı idareye davalının kocası hakkında dava açması için mehil verilmek, açıldığı takdirde davaların birleştirilmesinden sonra hüküm verilmesi gerekeceği nedenine dayanarak yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yüksek Özel Daire bozma ilamı ile bu bozma ilamını aynen benimseyen sayın çoğunluğun kararına aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyoruz.
HUMK. nun 79. maddesi hiç kimse kendi lehine olan bir davayı ikameye veya hakkını talebi icbar olunamaz hükmünü duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklamıştır. Yasanın bu hükmü Hukuk Genel Kurulu'nun 28.3.1984 gün ve 1981/8-943 Esas, 1984/342 numaralı kararında da aynen benimsenmiş kararın gerekçesinde kanunen sarahat olmadıkça hiç kimsenin kendi lehine olan davayı ikameye veya hakkını talebe icbar olunamayacağı belirtildikten sonra o olaya özgü olarak davacıyı tescil davası açmaya zorlamanın usulün anılan 79. maddesinde yer alan ilkeye aykırı düşeceğini belirlemiştir. Yargıtay'ın önde gelen görevlerinden birisi yasa maddelerinin ülkemizin her mahkemesinde aynı şekilde uygulanmasını ve bunun istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini sağlamaktır.
Bunlardan ayrı Medeni Hukuk sistemimizde karı kocanın mallarında malayrılığı ilkesi benimsenmiş olduğundan somut olayda davalı aleyhine açılan bir davada kocasının mecburi dava arkadaşlığından da sözedilemez. Kaldı ki HUMK. nun 43. maddesi birden ziyade kimseler aleyhine hangi hallerde dava açılacağını saymış olup somut olayda bu yasa maddesinde açıklanan koşullarda oluşmamıştır. Islah yoluyla da olsa hasmın değişmeyeceği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü olduğundan yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Yerel mahkemenin husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin kararı Yüksek Özel Dairece ayrıca incelenmediği gibi sayın çoğunluğun kararında da bu yöne değinilmemiştir. Açıkladığımız nedenlerle yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekeceğinden sayın çoğunluğun bozma nedenine katılmıyoruz.
Altan ERTÜRK 13. Hukuk Dairesi Üyesi
Fazlı KADI 20. Hukuk Dairesi Üyesi