 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-209
Karar no: 2000/180
Tarih: 22.3.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hazinece Açılan ve Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki Yerlerden Olduğu İddiasını İçeren Davalarda On Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dikkate Alınmaması )
- DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDAKİ YERLER ( Bunlarla İlgili Davalarda On Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dikkate Alınmaması )
- HAZİNECE AÇILAN TAPU İPTALİ DAVASI ( Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki Yerlerden Olduğu İddiasını İçeren Davalarda On Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dikkate Alınmaması )
- ON YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki Yerlerden Olduğu İddiasını İçeren Davalarda On Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dikkate Alınmaması )
6831/m.2/B
DAVA : Taraflar arasındaki "Tapu İptali Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.10.1998 gün ve 1998/720-1998/1011 sayılı kararın incelenmesi Davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 9.12.1998 gün ve 1998/13715-14023 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı Hazine, dava konusu Kütükçü Köyü 236 parsel sayılı taşınmazın 1947 yılında 3116 sayılı yasa uyarınca yapılan orman tahdidinde orman sınırları içerisinde kaldığını, 1976 yılında 1744 sayılı yasaya göre yapılan orman dışına çıkarma işleminin idari yargı yerince iptal edildiğini, daha sonra 1988 yılında 6831 sayılı yasanın 3302 sayılı yasa ile değişik 2/B. Maddesi gereğince hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, taşınmazın orman tahdidi içerisinde iken tapulamaca senetsizden tesbit gördüğünü ileri sürüp iptal ve tescil istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın dairece bozulması üzerine bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda bu defa 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, Hazinece açılan ve devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olduğu iddiasını içeren davalardan 10 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınmayacağı kararlılık kazanmış yargısal uygulamada benimsenmiştir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın 1947 tahdidinde ( a ) ile işaretli 6 m2 lik kısmının orman sınırlan dışarısında, ( b ) ile gösterilen 404 m2 lik kısmının orman tahdidi içerisinde kaldığı, 1988 yılında 6831 sayılı yasanın 3302 sayılı yasa ile değişik 2/B. Maddesi gereğince hazine adına orman dışına çıkarıldığı, 1952 yılında yapılan maki tefrik işleminde makilik olarak ayrılan alanda bırakıldığı tapulamaca da 1963 yılında senetsizden tesbit gördüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda; taşınmazın, makilik olarak tefrik edildiği 1952 yılından itibaren kadastro tesbitinin yapıldığı 1963 yılına kadar 20 yıllık zilyetlikle mülk edinme süresinin dolmadığı açıktır. Hal böyle olunca, davalılar yararına kazandırıcı zaman aşımı yoluyla mülk edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek krokide ( b ) ile işaretli 404 m2 lik kısım hakkında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 22.3 .2000 gününde, Oybirliği ile karar verildi.