 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-1285
Karar no: 2000/1577
Tarih: 25.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Kadastrol Planın Uygulanmasında Aslolan Ölçümün Kadastro Sırasında Konulan ve O Haliyle Korunan Nirengi ve Poligon Noktalarından Yararlanılarak Yapılması )
- KADASTROL PLANIN UYGULANMASI ( Aslolan Ölçümün Kadastro Sırasında Konulan ve O Haliyle Korunan Nirengi ve Poligon Noktalarından Yararlanılarak Yapılması )
- NİRENGİ VE POLİGON TAŞLARININ BULUNAMAMASI ( Kadastro Sırasında Var Olan Sabit Sınır ve Tesislerin Uygulamada Dikkate Alınması ve Bunlara Poligon Noktası Niteliği Verilmesi )
- KAYIT VE BELGELERİN KAPSAMINI TAYİN ( Kadastro Sırasında Var Olan Sabit Sınır ve Tesislerin Uygulamada Dikkate Alınması ve Bunlara Poligon Noktası Niteliği Verilmesi )
3402/m.4,20
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi ve kal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 7.5.1999 gün ve 1991/309 E-1999/78 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 7.12.1999 gün ve 1999/11707-12926 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, kayden maliki bulunduğu iki parça çaplı taşınmaza davalı tarafından çeşme, bina, duyar ve merdiven yapılmak suretiyle elatıldığını ileriye sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, çap ve krokinin zemine uygulama olanağı bulunmadığı, bu nedenle tecavüz olmadığını bildiren tanık sözlerine itibar edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, kadastrol bir planın ( paftanın ) uygulanmasında aslolan ölçümün kadastro sırasında konulan ve o haliyle ( yeri hiç değiştirilmeden ) korunan nirengi ve poligon noktalarından yararlanılarak yapılmasıdır. Nirengi ve poligon taşlarının bulunamaması durumunda ise, kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınmak ve bunlara poligon noktası niteliği verilerek ölçüm yapmak gerekmektedir.
Somut olayda, değinilen nitelikte ölçüm yapılmamıştır. Bilirkişi raporları kendi içlerinde çelişkili olduğu gibi birbirleriyle de çelişkilidir. Her ne kadar 26.6.1998 tarihinde yapılan keşifte bilgilerine başvurulan bilirkişiler, nirengi ve poligon konumlarının hatalı olduğunu, tahrip edilenlerin ihyasının mümkün bulunmadığını, bu nedenle yapılacak aplikasyonun da hatalı olacağını rapor etmişlerse de, davalı tarafından tersimat ve diğer teknik hataların düzeltilmesi isteği ile açılan 1994/174 sayılı davada hata olmadığı, taşınmazların paftalarının doğru aktarıldığı tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay'dan geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Öte yandan, yargılama sırasında bildirilmeyen ve temyize eklenen belgelere değer verilemez ise de, davacılar tarafından temyiz dilekçelerine eklenen ve haricen alınan ölçüm raporlarında da hatadan sözedilmemiştir.
Hal böyle olunca, uzman bilirkişi kurulu ile yerinde yeniden keşif yapılarak yukarıdaki ilkeler uyarınca ölçüm yapılması, temyize eklenen raporların değerlendirilmesi, bilirkişilerden önceki ölçüm ve raporları da irdeleyen ayrıntılı rapor alınması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve uzmanlık ile çözümlenecek kadastrol bir hususun tanık sözlerine itibar edilerek sonuçlandırılması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1-İlk kararı temyiz etmeyen davacı Yılmaz Aydın yönünden karar-kesinleşmiş olmakla direnme kararını temyize hakkı bulunmamaktadır. O halde, bu davacı yönünden temyiz istemi reddedilmelidir.
2-Diğer davacılar vekilinin temyizine gelince; Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenleri:
1-Davacı Yılmaz Aydın yönünden karar kesinleşmiş olmakla temyiz isteminin REDDİNE,
2-Diğer davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının geri verilmesine, 25.10.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.