 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/16-810
K : 2000/836
T : 26.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Kadastro Mahkemesince tutanağın iptali ve görevsizliğine dair verilen 2.11.1998 gün ve 1997/90 E- 1998/415 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 11.2.1999 gün ve 1999/85 E- 306 K. sayılı ilamı ile; (...Kadastro sırasında 3654 parsel sayılı 11620 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil ve elatmanın önlenmesi davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda dava konusu 3654 nolu parsele ilişkin tutanağın iptaline, açılan davanın görev yönünden reddine, talep hakkında dava dosyasının davaya bakmakla görevli Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz kadastro tesbiti sırasında tesbit dışı bırakılmış, 1990 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında ise 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca orman dışına çıkarılmıştır. 2924 sayılı Kanun'un değişik 11.maddesi gereğince orman dışına çıkarılan arazilerin öncelikli olarak kadastrosunun yapılması gerekir. Kanun'un bu açık hükmü 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22.maddesinin istisnasını oluşturmaktadır. Hal böyle olunca; uyuşmazlığı çözümlemek görevi kadastro Mahkemesine ait olduğundan tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davacı vekili ile davalılardan Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
l-Önceki hükmü temyiz etmeyen davacı yönünden karar kesinleştiğinden ve temyize hakkı bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalılardan Hazine vekilinin temyiz istemine gelince;
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, yapılan işlemin ikinci kadastro niteliğinde olup olmadığı konusundadır. Taşınmazın bulunduğu 1979 yılında orman kadastrosu yapıldığı ve çekişmeli parselin orman tahdit sınırları içine alındığı, askı ilanı sırasında ilgililer tarafından yapılan itiraz nedeniyle orman tahdidinin kesinleşmediği, tahdit tarihinden sonra 1981 ve 1985 yıllarında bölgede arazi kadastrosu çalışmaları yapıldığı, orman kadastrosu tarafından belirlenen sınırlara uyulması nedeniyle dava konusu parselle ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı belirlenmiştir.
Taşınmazın bulunduğu bölgede orman tahdidine yapılan itirazlar ile birlikte 6831 sayılı Orman Kanunu'nun değişik 2/B maddesi uyarınca 50 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından çalışma yapılmış ve bu taşınmaz orman dışında bırakılmış ve orman tahdit komisyonu karan 1990 yılında kesinleşmiştir. Mersin Kadastro Müdürlüğü'nün yazılan ile 50 numaralı Orman Kadastro Komisyonu Başkanlığı'nın yazıları bu hususu ve tutanağın edinme sebebi sütunundaki bilgileri açıkça doğrulamaktadır. Esasen mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Arazi Kadastrosu sırasında taşınmazın niteliği tartışılmamış, orman sınırına uyulmuş olması nedeniyle taşınmaz hakkında ; tutanak. düzenlenmemiştir. Kadastronun temel amacı, eski tapu kayıtlarını yenilemek ve tapusuz taşınmazlar hakkında sicil oluşturmaktır. 2924 sayılı Orman Köylülerinin kalkınmasına ilişkin Kanun'un değişik 11/3.maddesi uyarınca bölgede tahdide itirazla birlikte 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarma işleminin birlikte yapılmış olması nedeniyle yapılan kadastro işlemi ikinci kadastro olarak kabul edilemez. Kadastro sırasında taşınmazın Hazine veya başka kişiler adına tesbit edilmiş olması da bu olguyu değiştiremez. Zira, yargılama sonunda hakim gerçek durumu belirleyerek tescile karar vermekle yükümlüdür. Bu itibarla işin esasına gidilerek tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm delilleri toplanarak ve birlikte değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : l-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Davalılardan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararanın Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.