 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/14-815
K : 2000/872
T : 10.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil, sözleşmenin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa l.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.12.1998 gün ve 1995/1224 E- 1998/1637 K.sayılı kararın -incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 12.4.1999 gün ve 1999/2097-2647 sayılı ilamı ile; (...Dava, satış vaadi ..sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Satış vaadi sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Alıcı bedeli ödemekle, satıcı da mülkiyeti satıcıya geçirmekle yükümlüdür. Somut olayda davacı, davalının mülkiyeti nakil borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir. Ancak, kendisi de edimini tam olarak yerine getirmemiştir. Bu durumda, mahkemece tescile karar verebilmek için önce sözleşme gereği davacının ödemesi gereken eksik miktarın ödenmesi sağlanmalıdır. Daha önce bedel ödenmediği için davanın reddine dair verilen kararlar bu yönde bozulmuştur. Bozmadan sonra, bozma kararına uyulmasına ve bedelde sözleşme gereği eksik kalan miktara göre değilde, uyarlama istemi olmadığı halde güncelleştirilerek ödenmesine rağmen davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar kesin süre gereği yerine getirilmediğinden dava reddedilmiş ise de, HUMK.nun 163.maddesinin aradığı anlamda kesin süre gereğinin yerine getirilmediğinden söz edilemez. Davacı taraf, mahkemenin verdiği süre içerisinde satış bedelini ödemiştir. Amaç, sözleşme gereği davacının edimini yerine getirmesini sağlamaktır. Kesin süre de bu nedenle verilmiş ve davacı tarafta bu bedeli süresi içinde mahkeme tasarrufuna geçecek şekilde ödemiştir. Bu aşamadan sonra, hesap numarası da bildirilmediği halde, Ziraat Bankası hesabına para yatırılmadığı gerekçesiyle HUMK.nun 163.maddesi uyarınca usulünce verilmeyen kesin süreye dayanarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, eldeki dava ile birleştirilen senet iptali davası hakkında da olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi de bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.05.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.