 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/12-44
K : 2000/37
T : 2.2.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 1.12.1999 gün ve 1998/338 E-1999/19 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 6.4.1999 gün ve 1999/3620-4202 sayılı ilamı İle; (...1-Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE
2-Alacaklı ve Alıcılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte icra eniri, kıymet takdiri raporu, ipotek akit tablosunda gösterilen borçlu adresine çıkmış ve tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmiştir. batış ilanı tebligatı da aynı adrese çıkmış adı geçenin adresi terk ettiğinden bahisle bila tebliğ iade edilmiştir. Bu tebligatlardan sonra borçlu yeni adresini daha önceki tebligatları yapan icra dairesine bildirmediğine göre aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılmasında bir usulsüzlük yoktur. Kaldıki; Tebligat Kanununun 35. maddesine 15.6.1985 gün ve 3220 Sayılı Kanunla eklenen son fıkrasına göre daha önce tebligat yapılmamış olsa dahi ipotek akit tablosunda gösterilen adrese çıkan tebligatın, bila tebliğ iadesi üzerine, bu adrese 35.maddeye göre tebligat yapılabilir. Yasaya uygun olarak yapılan tebligatın M.K. nun 2. maddesinden bahsedilerek geçersiz sayılması ve buna bağlı olarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER :
1-Davalı T. İş Bankası A.Ş. vekili
2-Davalı Bayram Ali E.... vekili
3-Salih Ş... vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 6.1.1999 gün ve 3620-4202 sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle ipotek resmi senet akit tablosunda davacı Borçlu adresini "Atatürk Bulvarı No:199/H Kavaklıdere" olarak bildirdiği açıktır. Gerek tebligat yasasının 35/son fıkrasına ilişkin 15.6.1985 gün ve 3220 sayılı Kanunla yapılan değişik hükmü gerekse İİK.nun 21.maddesi birlikte değerlendirildiğinde az yukarıda açıklanan adrese yazılan tebligatın yasaya aykırı bir yönü bulunmadığında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Farklı anlatımla anılan açık yasa maddelerinin somut olayın verileri içinde uygulanması zorunludur.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararlarının özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 2.2.2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Alacaklı iş Bankasının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yaptığı takip sonucu borçluya ait iki parça taşınmaz 29.6.1998 tarihinde birinci ihalede, mahcuz Villa 5.000.000.000 TL. muhammen bedelin yaklaşık 11.000.000.000.TL altında arsa ise 9.987.500.000.TL muhammen bedelin üstünde 13.150.000.000.TL'ye üçüncü kişi alıcılara ihale olunmuştur.
Borçlu vekilinin yasal süresi içersinde merci nezdinde açtığı ihalenin feshi davasında ileri sürdüğü sair fesih nedenleri yerinde görülmeyerek mercice satış ilanının borçluya usulsüz tebliğ olunduğundan bahisle ihale fesih olunmuştur. Daire'nin çoğunluk görüşü ile 7201 sayılı kanunun 35.maddesi gereği borçluya yapılan satış ilanının tebliğinin usulüne uygun olduğu belirtilerek merci kararı bozulmuş önceki kararda yer alan gerekçelerle direnen merci hakimliğinin kararı Hukuk Genel kurulu'nca da Daire bozması görüşü benimsenerek oyçokluğuyla bozulmuştur.
1-Dairemiz sapma göstermeksizin uygulanan içtihatlar gereği borçluya veya borçlulara satış ilanı tebliğinin tebliğ olunmaması veya usulsüz tebliği başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Çünkü satış ilanının tebliğ edilmiş olması halinde taşınmazın uygun fiyatla satılması hususunda gerekli çabalarda bulunabileceği müşteri temin edebileceği, talibi ve talebi artıracak girişimler yapabileceği ve ayrıca mahcuzun muhammen bedelin altında satılmasının da nazara alınması gerekeceği tartışmasızdır. (12.H.D. 11.4.1984 Tr.. 3950 E.4446 K 12.H.D. 24.2.1983 Tr. 413 E-1365 K. H.G.K. 27.1.1981 Tr. 980/12-3047 E-770 K.)
Tebliğ işleminin yapılmaması veya usulsüz tebliğ edilmiş olması halinde M.K.'nun 2.maddesi evrensel nitelikte bir madde olduğundan resen gözetilmelidir. Anılan maddenin İ.İ.K.'nun hükümleri koşullarında gerçekleşen ihalelerde de nazara alınması zorunludur (12.HD. 24.2.1981 Tr.327 E-1772 K.)
İ.İ.K.nun 129.madde gereği "...ilk ihalede artırma bedeli gayrimenkul için tahmin edilmiş olan kıymetin en az %75'ni bulmak..." veya ikinci ihalede "artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40'nı bulması ..." halinde yasa gereği satış gerçekleştirilir ise de. Dairemizce ötedenberi uygulanan kural gereği muhammen değerlerle satış değerleri arasındaki fark nedeniyle zarar unsurunun mevcudiyeti halinde satış ilanının tebliği usulsüz veya yok ise ihalenin feshi gerekir. ( 12.HD. 23.5.1983 Tr. 3962 E-4058 K.)
Yukarıda açıkladığımız gibi, Dairemiz içtihatlarında da benimsendiği üzere satış ilanının borçluya tebliğ olunmaması veya usulsüz tebliğ edilmesi halinde, olayda M.K. nun 2.maddesinin var olup olmadığının irdelenebileceği, zarar unsurunun da var olması halinin, tebliğ işlemindeki usulsüzlükle birlikte değerlendirilerek ihalenin feshine neden olacağı tartışmasızdır.
7201 sayılı Kanunun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçerli olabilmesi için; "...daha önce kendisine (veya adına tebligatı kabule yetkili kimselere) yargı organlarınca tebligat yapılan kimse, (tebligat) adresini değiştirir veya yeni adresini ilgili (yani kendisine daha önce tebligat yapmış bulunan) yargı organına bildirmez ise tebligat görevlisinin her şeyden önce muhatabın yeni adresini belirlemek için soruşturma yapması gerekir, bu soruşturma Tüzük m.28/1 uyarınca yapılır (Tüzük m.55/11). Yani tebliğ memuru tebligat muhatabının (veya onun adına tebligatı kabule yetkili kimselerin) adreste bulunmama sebebini bilmesi olası (muhtemel) komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden veya o yerin muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyelerinden veya zabıta (kolluk) amir veya memur lafından sorar. Bunların yaptığı beyanı ifadesi başvurulan kimseye imzalatır (veya kendisi imza eder).
Tebliğ memuru yaptığı araştırma sonucunda yeni adresi tesbit edebilirse ve kendi tevzi bölgesinde ise tebligat aynı memur tarafından o adrese, aksi halde tebliğ evrakı yeni adreste tebliğin sağlanması için memur tara tında n bağlı bulunduğu merkeze iade olunur". Yukarıda yazıları bu açıklamalar Prof.Dr.Ejder yılmaz Av.Tacar Çağlar'ın Tebligat Hukuk adlı eserlerinin 434..sayfasından aynen nakledilmiştir. Aynı eserin 435.sayfasında ise memurun yaptığı sorutturma sonucu muhatabın yeni adresinin bulunmaması halinde tebliğ evrakını çıkaran merciye iade edeceği belirtilmiştir, futun bu hallerden anlaşılacağı üzere daha önce tebliğ yapılmış olsun veya olmasın 7201 sayılı Kanun'un 35.maddesine
göre bir tebliğ işlemi yapabilmek için mutlaka tüzüğün 55.maddesinde açıklandığı üzere tebliğ memuru tüzüğünün 28.maddesi ne göre yeni adresin tesbiti yönünde araştırma yapmak zorundadır. Aksi halde tebliğ işlemi usulsüzdür. Nitekim Dairemiz 6.7.1971 T. 7997 E- 7819 K. Sayılı kararında da açıklandığı üzere 35.madde hükmü, "evvelce kendisine veya
adresine usulen tebliğ yapılmış olan kimsenin bu adresi değiştirip yenisinden kaza merciini haberdar etmemesi ve tebliğ memuru tarafından yeni adresin tesbit olunmaması halinde uygulanır." kuralını benimsemekle tebliğ memurunun tüzüğün 55.maddesine göre işlem yapmasını zorunlu kabul etmiştir.
Hal böyle olunca: somut olayın incelenmesinde Hukuk Genel kurulunca ve u Dairemiz çoğunluğunca 7201 Sayılı Kanun'un 35.maddesine çare borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işlemini geçerli bulan görüşüne katılmak, açıklanan yattılar karcısında mümkün değildir. Zira borçlunun akit tablosunda yazılı olan işyeri adresine yapılan satış ilanı tebligatında , sadece adresin kapalı olduğuna işaret olunmuş ve tüzüğün 55.maddesi gereği işlem yapılmamıştır, bu hali ile tebliğ işlemi usulsüz ve geçersizdir. Muhammen bedeli yüksek olan taşınmazlarda zarar unsuru mevcuttur. Dairemizce Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre yapılan tebliğ işlemi de tüzüğün 28.maddesi gereği işlem yapılması istisnasız uygulandığıda gerçektir. Aynı paraleldeki bu olgudaki aksine uygulamaya açık madde hükmü karşısında katılamıyoruz.
2. bir aşamada ele alınması gereken konu ise; Mercii hakimince de gerekçe yapılan M.K;'un 2.maddesidir.
Borçlunun dosyada bilinen iki adresi vardır. Birisi yukarıda değinilen iş adresi diğeri ise. taahhüt formunda yazılı olan ev adresidir. Bu adres alacaklı banka tarafından bilinen ve benimsenen bir adrestir. Çünkü: İ.İ.K.'nun 150/1.maddesi gereği borçluya gönderilen ihtar (hesap özeti; anılan adreste tebliğ olunduğu gibi, kıymet takdiri sırasında dahi borçlunun burda oturduğu da sabittir. Borçlunun bilinen ve ikamet ettiği evine satış ilanının tebliğ olunmaması gerçekte M.K. 'un 2.maddesine aykırı olup, aksinin kabulü Dairemizce benimsenen yukarıda açıklanan içtihatlarına da uygun değildir, borçlu takibe itiraz etmemiş, takibi geciktirici herhangi bir eylem ve işlemde de bulunmamıştır.
SONUÇ: Dairemiz uygulamaları, yasal düzenlemeler, incelenen satış dosyası kapsamından anlaşıldığı üzere Hukuk Genel Kurulu Daire bozmasını benimseyen çoğunluk görüşüne yukarıda açıkladı y imiz nedenlerle katılmıyoruz.