 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2000/11-890
K : 2000/915
T : 24.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "haksız rekabetin tesbit ve önlenmesi" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; İstanbul Asliye l.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.12.2000 gün ve 1996/876 E. 1997/1199 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 3.12.1998 gün ve 1998/3295 E. 1998/8510 K. sayılı ilamı ile; (...(Davacı vekili, isim ve yayınlama hakkı müvekkili şirkete ait olan "Vatan Günlük Siyasi Gazete" isimli gazetenin şirket adına, imtiyaz sahibinin de Numan E... olduğunu, davalının iltibasa yol açacak şekilde "Vatan" adıyla gazete yayınladığını, TTK.nun 56 ve 57/5 gereğince davalının bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespit ve önlenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; "Vatan" gazetesinin davacı tarafından uzun süre yayınlanmamakla 5680 sayılı Basın Kanununun 14.maddesi gereğince sağlanan hakların düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 5680 sayılı Basın Kanunun 14.maddesinde gazete çıkarılacağına dair
beyannamenin verildiği tarihten itibaren bir sene içinde mevkute yayınlanmaz veya yayınlanmaya başlandıktan sonra yayına beş yıl süre ile ara verilirse, beyanname hükümsüz kalıp; sağladığı hakların düşeceğinin hüküm altına alındığı, davacının Vatan Gazetesini gerçek anlamda en son 18/3/1988 tarihinde yayınladığı, 17/3/1993 tarihli nüshanın gazete olarak nitelendirilemiyeceği ve Basın Kanununun 14.maddesi gereğince davacının haklarının düştüğü ve isim hakkından yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karan davacı vekili temyiz etmiştir.
5680 sayılı Basın Kanunu'nun 14.maddesinde düzenlenen ve davacının gazete sahipliğinden doğan haklarının devam edip etmediğinin belirlenmesi için her şeyden önce davacının yayınladığı gazetelerin Basın Kanunu'nun 3.maddesinde belirtilen mevkute niteliğinde olup olmadığının tespiti gerekir. Bunun için de aralarında basın konusunda uzman kişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmalıdır. Zira, dosya içindeki 29/4/1997 tarihli bilirkişi raporunda yukarıda değinilen hususlar irdelenmemiştir. O halde, mahkemece yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak ve öncelikle bu sorun üzerinde durularak sonucu çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır; Bu kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire
bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince
BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin haranın geri verilmesine 24.5.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.