 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1999/9-932
K.1999/943
T:10.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
*SENDİKAL TAZMİNAT
KARAR ÖZETİ:Davacı işçi, hizmet akdinin feshini sendikal faaliyete dayandırmıştır.
İşyerinde toplu iş sözleşmesi prosedürünün davacı işçinin üyesi olduğu sendika tarafından başlatıldığı ve grev aşamasına kadar gelindiği bellidir. Toplu İş Sözleşmesinin başlatıldığı dönemde davalı ekonomik nedenle işini daraltmıştır. Bir bakıma işçilerin çalıştığı işyerini kapatmıştır. Burada işçinin menfaati ile işverenin menfaati karşı karşıya gelmektedir. Davalı işveren varlığını koruyabilmek için işyerini kapatma kararı aldığına göre onun iradesine üstünlük tanımak gerekir. Aksi halde iflasa gitmesi gerekir ki böyle bir sonucun iş hukukunda benimsenmesi olanağı yoktur.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında sendikal tazminatı isteminin reddi gerekir.
YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki "sendikal tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.1.1999 gün ve 1998/871 E. 1999/102 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi ürerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 10.6.1999 gün ve 1999/8858 E. 1999/10579 K. sayılı ilamı ile; (...T... Genel Müdürlüğü personeli tarafından kurulduğu anlaşılan davalı Vakfın T... Genel Müdürlüğünün ihaleye çıkardığı temizlik işini üstlendiği birer yıllık sözleşmelerle bu işi gerçekleştirdiği ancak mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı vakfın bir süreden beri zarar etmekte olduğu ve sonunda da yeniden ihaleye girmeyerek temizlik işine son verdiği ancak bundan bir iki gün önce davacı işçinin işine son verildiği ihale sonunda temizlik işinin bir firma tarafından üstlenildiği, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacı işçi feshin sendikal nedene dayandığını ileri sürerek sendikal tazminat isteğiyle bu davayı açmış olup yargılama sonunda mahkemece iş müfettişi raporuna dayanılarak sendikal tazminat isteği hüküm altına alınmıştır. İşyerinde Toplu İş Sözleşmesi prosedürünün davacının üyesi olduğu işçi sendikası tarafından başlatıldığı ve grev aşamasına kadar da sürecin devam edip bu konuda bir hayli mesafe kat edildiği de bellidir". Görüldüğü üzere Toplu iş Sözleşmesi prosedürü başlatıldığı dönemde davalı Vakıf ekonomik nedenle işini daraltmıştır. Bir bakına işçilerin çalıştığı işyerini kapatmıştır . Burada işçinin menfaati ile işverenin menfaati karşı karşıya gelmektedir. Davalı Vakıf varlığını koruyabilmek için işyerini kapatma kararı aldığına göre onun iradesine üstünlük tanımak gerekir. Aksi halde iflasa gitmesinin beklenmesi gerekir ki böyle bir sonucun iş hukukunda benimsenmesi olanağı yoktur.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında sendikal tazminat isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre. Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı . H.U.M.K.nün 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 10.11.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Davacı, davalı işverenin işçisi olup üye olduğu Sendika 22.01.1998 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurarak işletme toplu iş sözleşme yapma yetkisi istemiş ve Bakanlıkça 20,2.1998 tarihinde yetki verilmiş ve toplu iş sözleşme görüşmelerine başlanmıştır.
Davalı işveren Vakıf, T...-T... üst düzey yöneticileri tarafından, bu kurumların ve sosyal tesislerin temizlik işlerini de yapmak üzere kurulmuştur. Vakfın yöneticileri aynı. zamanda kurumlarında üst düzey yöneticileridir. Vakfın faaliyetlerinde karlılık değil, en ucuz biçimde bu hizmetin yapılabilmesi esas alınmıştır. Bu amaçla işyerinde asgari ücret uygulaması senelerdir yürütülmüştür.
İşyerinin bir süre kayyumlar tarafından yönetildiği ve bu yönetim şeklinin 28.3.1998 tarihine kadar devam ettiği ve bu dönemde toplu iş sözleşmesi görüşmelerine bir kayyumun engelleme çabalarına karşı devam edildiği ve daha sonra bu görüşmelere arabulucunun davetine rağmen vakıf yöneticilerinin katılmadığı görülmektedir. Vakıf kayyum heyetinde yer alan ve aynı zamanda Kurum Hukuk Müşaviri olan kişinin diğer kayyumlara. kurumun sendika istemediğini ve sendikadan işçilerin istifalarının sağlanmaması halinde kurumun temizlik işlerinin vakıftan alınacağı şeklinde beyanları olduğunu kayyum Av.Reşat Y... iş müfettişine ifade etmiştir.
Yine mütfettişe beyanda bulunan Vakıf Müdür vekili Nermin G... de "... Kayyum döneminde sendikal faaliyetlerin ve toplu sözleşme görüşmelerinin normal olarak sürdüğünü ancak, oluşan yeni yönetim kurulu üyeleri ve özellikle kurum hukuk müşavirinin sendikalaşma faaliyetine karşı çıktığını ve işçilerin sendikadan istifa etmemeleri halinde vakfın temizlik işlerini bırakacağı ve işçilerin işten çıkarılacağı yolunda işçilerin uyarılmasının kendisinden istendiğini..." beyan etmiştir.
Dosya içinde bulunan tutanaklarda, işverenin işçileri sendikadan istifa ettirmek çabasının somut örnekleri olup, bu tutanaklar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da değerlendirilmiş ve Vakıf yöneticileri hakkında; "... sanıkların, müşteki sendikaya üye olan işçilerin sendikadan istifa etmeleri için çaba sarf ettikleri vs bu yolda telkinde Bulundukları ve daha sonra da işlerine son verdikleri..." gerekçesiyle yasaya muhalefetten dava açılmış ve davanın Ankara 15.Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/1295 esasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
Sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi düzenine karşı olan Vakıf ve Kurum yöneticileri işyerinde toplu sözleşme uygulamasına geçileceğini anlayınca zarar ettikleri gerekçesiyle iş ve işçilerin işine son vermişlerdir.
Yöneticilerin gerçek amaçlarının zararı engellemek mi yoksa toplu iş sözleşmesini yapmamak veya uygulamamak mı olduğunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
Yukarıda da belirtildiği gibi Vakıf, kurum tarafından sosyal tesislerin ve kurum binalarının temizlik ve diğer işlerinin karlılık değil mahiyet esaslarına göre yürütülmesi amacıyla kurulmuş ve buna karşılık devamlı zarar etmiştir. Zarar edilmesine karşılık hiçbir zaman yöneticiler tarafından işin bırakılması düşünülmemiştir. Şöyle ki; sözleşme 1.2.1998 tarihinde sona ermesine karşılık gerek kurum ve gerekse Vakıf hiçbir zaman zarar gerekçesiyle sözleşmeyi yenilemeyeceklerini karşılıklı olarak deklere etmemişlerdir.
Buna karşılık işçileri sendikadan istifa ettiremeyen ve uygulanacak bir sözleşmenin uygulanırlığını ortadan kaldırmak için vakıf yöneticileri tüm işçileri işten uzaklaştırmışlar ve kurum işyerlerinin temizliğini B... Elektrik A.Ş . nln taşeronu olan ve sendikasız işçi çalıştıran bir şirkete ihale yapmadan vermişler ve kendi telkinleri sonucu sendikadan ayrılan işçilerin de bir şirkete vaatleri gibi işbaşı yapmalarını sağlamışlardır.
Vakfın sendikalı işçi istemediğinin diğer bir kanıtı da buna benzer görevlerde çalıştığı tesbit edilen 39 isçiden 7 sinin sendikaya hiç üye olmayan 32 sininde sendikadan istifa edenler olduğudur, şekilde vakıf yöneticilerinin gerçek amaçlarının sendikalı hiç işçinin çalıştırılmaması olduğu ortaya çıkmaktadır.
Her ne kadar sendika grev kararı almış ve yetki düşmemiş ise yapılacak bir sözleşmenin uygulanabilirliği hiçbir işçi bırakılma suretiyle önlenmiştir.
Davalı vakıf zarar ettiğini ileri sürmüşse de işyerinde incel yapan iş müfettişleri bilançoların incelenmesinden, yıllar itibari, reel anlamda bir zarar olmadığını ve vakfın topyekün faaliyetinden elde ettiğini ve vakıf yöneticilerinin vakıf paralarını repo yapmak suretiyle değerlendirdiklerini tesbit etmişlerdir.
Hiçbir zaman kuruma karşı zarar ettiği gerekçesiyle sözleşme yenilemeyeceğini beyan etmeyen vakfın, faaliyetlerinde karlılık değil en ucuz biçimde hizmet ya p m ayı esas aldığı ve dışarı;
açılmadığı , yıllarca uygulanan işletmecilik maliyet personel politikasının ucuz işgücü kullanımına dayandırıldığı, toplu iş sözleşmesin] bağıtlanması isçi ücretlerinin yükseltilmesi suretiyle işletmeni işveren ve kurum yönünden faydalılığı ve verimliliği ortadan kalkacağı için işyeri kapatılmış olup, gerçek amaç sendikal faaliyeti engelleme olduğundan davacının sendikal tazminata hak kazanmış olacağı görüşleriyle çoğunluk kararına katılmıyorum. Örnek nitelikteki mahkeme kararının onanması görüşündeyim.