 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/9-46
K : 1999/46
Tarih : 3.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6.iş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 1.6.1998 gün ve 1996/1802 E-400 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 1.10.1998 gün ve 1998/12227-13829 sayılı ilamı ile; (...l-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi, davalıya ait işyerinde çalışırken 4.1.1990 tarihinde istifa dilekçesi vermiş ve isteği üzerine o günkü koşullara göre, kıdem tazminatı ödenmiştir. Ne varki, hizmet akdi ilişkisi hiçbir kesintiye uğramaksızın devam etmiş ve sadece girdi çıktı şeklinde işlemler yapılmış bu olgulardan ortaya gerçek bir fesih işleminin bulunmadığı ve çalışmanın son emeklilik tarihine kadar bir bütünlük içinde geçtiği sonucuna varılmaktadır. Böyle olunca tüm süre için kıdem tazminatı hesap edilip belirlenen miktardan 4.1.1990 tarihinde ödenen meblağ o tarihten itibaren yasal faiziyle mahsub edilmek suretiyle hüküm tesis edilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş sözleşmesinin işçinin kendisi tarafından feshedilmesi (istifa gibi) halinde kıdem tazminatı istenemez, oysa somut olayda istifa etmesine rağmen davacı işçiye kıdem tazminatı ödendiğine göre, istifanın hukuka uygun gerçek bir istifa olmadığının -kabulünün zorunlu görülmesine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, Önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.2.1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.