 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/9-258
K : 1999/276
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6 İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen13.7.1993 gün ve 1997/569- 1998/534 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 5.11.1998 gün ve 1998/13167-15642 sayılı ilamı ile; (...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının hizmet akdi 13.1.1997 tarihinde sona erdikten çok sonra alınan yönetim kurulu kararıyla yapılan ücret zammının davacıya uygulanması mümkün değildir. Böyle bir zammın daha önce hizmet akdi sona erdirilen davacıya uygulanabilmesi için yönetim kurulu kararında bu yönde açıklık bulunması gerekir. Bu nedenlerle davacının varsa fark kıdem, fark ihbar, fark izin ücreti ve fark ücret alacaklarının 1997 yılı ücret zammı nazara alınmadan hesaplanması gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirmeyle 1997 ücret zamlarının hesaplamaya dahil edilmesi hatalıdır. Bu sebeple karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekil
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı isçi davalıya ait is yerinden 4/9/1990 tarihinden 13/1/1997 fesih tarihine kadar çalıştığı, 1475 sayılı İş Kanununun 13.maddesine göre, aradaki hizmet sözleşmesinin davalı işveren tarafından bozulduğu, davacı ihbar ve kıdem . tazminatları ve doğan isçilik haklarının peşin ödenmeyip taksitler halinde 24/1/1997, 18/3/1997 ve .27/3/1997 tarihlerinde ödendiği ve son taksidin ödenmesi üzerine davacının fazlaya ait haklarını saklı tutmak suretiyle düzenlenen ibranameyi imzaladığı, davacı isçinin işyerinden ayrılmasından sonra davalı işverenin çalışan işçilere ileride yapılacak ücret zamlarından mahsup edilmek üzere %30 avans verdiği 3/3/1997 tarihinde şirket yönetim kurulunca bu avansın zamma çevrildiği, 16/4/1997 tarihinde bu kez %20 oranın da aynı biçimde avans verildiği ve nihayet 12/6/1997 tarihide de şirket yönetim kurulunca avansın zamma,
çevrildiği, davacı işçinin iş yerinden ayrıldıktan sonra uygulanan zamların ihbar ve kıdem tazminatlarının hesabında dikkate alınmadığını, çalıştığı dönem zarfında yaptığı fazla mesailerin karşılıklarının ödenmediğini ve kıdem tazminatının geç ödenmesi nedeniyle de mevduata uygulanan en yüksek faize hak kaşandığını iddia ederek fark ihbar kıdem tazminatları, fark izin ve ücret alacağı... ile fazla mesai karşılığı alacağına ve geçmiş günler faizine karar verilmesi isteği ile is bu davayı açtığı dosya içeriğine göre tartışmasızdır.
Öncelikle çözümlenmesi gereken sorun davacı işçinin işyerinden yukarda anlatıldığı şekilde ayrılıktan sonra davalı işverenin isçi ücretlerine yaptığı % 30 ve % 20 oranlarındaki zamlardan faydalanıp faydalanmıyacağı sorunudur. Fesih tarihinde davacı işçiye ihbar tazminatı peşin ödenmiş değildir. Bu şekilde bir ödeme gerçekleşmiş olsa idi aradaki ilişki kesin bir biçimde sona ermiş bulunacağından bu zamlardan yararlanma olanağı bulunmıyacaktı. Az önce açıklandığı üzere taksitler halinde ödemeler yapıldığı için tam ve peşin ödeme koşulu somut olayda gerçekleşmiş değildir. Bu durumda davacının çalışma süresine göre ihbar öneli sekiz hafta olduğu için bu önel içinde gerçekleştirilen ücret samlarından yararlandırılmasının kabul edilmesi Hukukunun işçiyi koruyucu ilkesine uygun düşer. Sekiz haftalık ihbar % 30 ücret zammı girmektedir ki bunun ihbar, kıdem ile ödenmiyen son aylık ücret ve yıllık ücretli isin hesabında dikkate alınması gerekir. Bu bakımdan %30'luk olarak mahkemenin kararı doğrudur. Ne varki; önel kapsamı
dışında gerçekleştirilen % 20 zamla ilgili değerlendirme hatalıdır. Bu bakımdan özel Dairenin bozma kararına uyulması gerekir.) Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösteriler, nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.5.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.