Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/8-987
K : 1999/1012
Tarih : 1.12.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki davadan dolayı bozma üzerine direnme yoluyla İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.4.1999 gün ve 1999/74-144 sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 22.09.1999 gün 1999/8-581 Esas, 1999/592 Karar sayılı ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Mülkiyet hukukunun iktisabı için hukuken mevcut bir şahsın bulunması gerekir. (MK.madde 8) 3402 sayılı kanun hükümlerince tesbit tutanağının yasal bizimde tamamlanması ancak tutanağın mülkiyeti hanesine gerçek ve hukuken varolan bir kişinin yazılması ve geometrik durumun tesbit edilmesi koşuluna bağlıdır. (3402 sayılı kanun madde1) Bu iki koşulun tesbit edilmediği bir tutanak 3402 sayılı yasanın buyruğu doğrultusunda tamamlanmış sayılmaz. Daha doğrusu bu eksiklikleri içeren tesbit tutanağına itibar edilemeyeceği için hakkında 3402 sayılı yasa hükümleri de uygulanamaz. Bu yasal kural Yargıtay'ın kökleşmiş içtihadı olarak sapma olmaksızın sürdürülmektedir.
Sözü edilen yargı inançları ile desteklenen yasal kural ışığında somut olaya bakıldığında kadastro tesbit tutanağının malik hanesinde yazılı Bedrosoğlu B...'ün dosyada bulunan kesinleşmiş mahkeme kararı ve toplanan delillerle gerçek hayatta yaşamış bir kişi olmadığı diğer bir anlatımla mevhum bir şahıs olduğu subut bulmuştur. Hal böyle olunca hukuken var ve tamamlanmış bir kadastro tutanağının varlığından söz edilemeyeceği için 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin davada uygulanmayacağından kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. O nedenle yerel mahkemenin ve Hukuk Genel Kurulunun varlığı karar usule ve yasaya uygundur. Karar düzeltme istemi reddedilmelidir.
Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurul ilamında yukarıda gösterilen gerektirici nedenlere göre HUMK.nun 440.maddesinde yazılı sebeplerden hiç birisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE 3506 sayılı yasanın 4.maddesinin b-1 fıksarı hükmüne göre takdiren (15.000.000) lira para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına 1.12.1999 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARSI OY YAZISI
Dava konusu parsel 1949 senesinde 2613 sayılı Tapu Kadastro ve Tahrir Kanununa göre yapılan araştırmalar sırasında temessük senedine dayanılarak Bedros oğlu Bogos adına tahdit edilmiş ve beyanname kesinleşmek suretiyle tespit maliki adına sicil oluşmuştur. Davacı Vakıf tespitten önceki sebebe dayanarak iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.
Bu durumda davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının gözönünde tutulması gerekir. 2613 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde, bu kanuna göre yapılan tespitlere dayanılarak oluşturulan sicillere karsı süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılması mümkündü. 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 2613 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, kadastro yoluyla oluşturulan kayıtlara karsı acılan davalar hak düşürücü süreye bağlı tutulmuştur, incelenmekte olan olayda dava konusu parsele ait beyanname 25.10.1949 tarihinde kesinleşmiş, is bu dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 ve Geçici 4/3.maddeler inde belirtilen sürelerin kaçırılmasından sonra 31.1.1994 tarihinde açılmıştır. Anılan maddelerde belirtilen süreler hak düşürücü süre olup, olumsuz dava koşuludur. Sürenin geçmesi ile hak ortadan kalkar. Acılan davanın bu sebeple reddi gerekir. Dairece anılan hükümler gözönünde tutulmak suretiyle davanın kabul üne ilişkin yerel mahkeme hükmünün bozulmuş olması yasaya uygundur.
Yerel mahkemece süre koşulu üzerinde durulmaksızın davanın kanıtlandığı, kayıt maliki Bedros oğlu Bogos'un namı müstear olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve bozma üzerine aynı gerekçe ile eski kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca sebep açıklanmaksızın yerel mahkeme kararında belirtilen gerektirici nedenlere yollama yapılarak hüküm onanmış ve karar düzeltme üzerine verilen kararda da tespit tutanağında yazılı Betros oğlu Bogos'un kesinleşmiş mahkeme kararı ve toplanan delillere göre yaşamış bir kişi olmadığı, mevhum bir kişi olduğu böyle bir kişi adına yapılan tespitin hak sahibini yansıtmadığı, kadastro beyannamesine değer verilemiyeceğini Kadastro Kanununda belirtilen hak düşürücü sürenin uygulanmıyacağını vurgulanmak suretiyle Hazinenin karar düzeltme isteği reddedilmiştir.
Tespit esnasında nazara alınan temessük senedinin içeriğine göre kayıt maliki Betros oğlu Bogos mevhum bir kişi olmayıp, aksine tanınan ve bilinen bir kişi olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yüce Kurulun kararında sözü edilen İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.12.1997 gün 149/507 esas ve karar sayılı kesinleşmiş kararında kayıt malikinin namı müstear olduğu belirtilmiştir. Görüldüğü üzere kayıt malikinin mevhum bir kişi olduğu yolunda kesinleşmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Namı mevhum, namı müsteardan ayrıdır. 8.5.1941 tarih 29/5, 5.2.1947 tarih ve 20/6, 7.10.1953 gün ve 7/B sayılı inançları Birleştirme Kararlarına göre namı müstear seklinde yapılan işlemler geçerlidir. Kayıt malikinin mevhum bir kişi olduğu bir an kabul edilse bile tapuda kayıtlı, fakat sicilde maliki kim olduğu anlaşılmayan taşınmazlara ait kayıtlar da geçerlidir. MK.nün 639/2) koşulları mevcut olduğu taktirde böyle bir kaydın iptal ve tescili de istenebilir. Bu hukuki olgular gözardı edilerek kadastro tespitinin tamamlanmadığı, geçerli bir kadastrodan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın hak düşürücü sürenin etkisi dışında tutulup süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılabileceği yolundaki Yüce Genel Kurulda oluşan değerli çoğunluğun düşüncelerine katılmak mümkün bulunmamaktadır.
Tespitten sonra dayanılan sebep bakımından dava hak düşürücü süreye bağlı değil ise de, tutanağın kesinleştiği tarihten 901 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1967 senesine kadar kazanma bakımından öngörülen koşullar gerçekleşmemiş olduğundan tespitten sonraki zilyetliğe dayanılarakta iptal, ve tescili cihetine gidilemez.
Yukardan beri açıklanan nedenlerle Hazinenin karar düzeltme işteşinin kabulü ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulması düşüncesindeyim. 1.12.1999
KARSI OY AÇIKLAMASI
Çekişmeli taşınmazın kaydında malik olarak gösterilen Bedros oğlu Bagos'un Medeni Yasanın 8. maddesi anlamında gerçek bir kişi olmayıp namı mevhum olması nedeniyle, tapu kaydının gerçek maliki yansıtmadığı ve uyuşmazlığa konu parsel yönünden 3402 sayılı Kadastro yasasının 1. maddesinde öngörülen kadastronun hukuki evresinin tamamlanmadığı, dolayısıyla aynı yasanın 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği doğrultusundaki çoğunluk görüsüne aynen katılıyorum.
Ne varki, kadastro tutanağı düzenlenen ve malikhanesi acık bırakılması nedeniyle kadastrosu kesinleşmeyen taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi 3402 sayılı Yasanın 25, 26 ve devamı maddeleri hükümlerine göre kadastro mahkemelerine aittir. Çünkü kadastro mahkemesi malikhanesi acık olan taşınmaz hakkında Yasanın 30/2 maddesi hükmünü de gözönünde bulundurarak davacının isteği ile bağlı kalmadan lüzum gördüğü diğer delilleride toplayarak taşınmazı gerçek hak sahibi adına tescil etmekle yükümlüdür. Davacının, gerçek malik vakıf adına tescil isteğiyle kadastro mahkemesinde açtığı dava, görevsizlik kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve dava Asliye Hukuk Mahkemesince karara bağlanmışsada, sözü edilen görevsizlik kararı Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleştiğinden HYUY.nın 25/2 maddesi hükmüne göre Asliye Hukuk Mahkemesini bağlayan bir görevsizlik kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında (Yargıtay incelemesi sırasında da) kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.
Bu olgular gözönünde bulundurularak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğu, davaya kadastro mahkemesi tarafından bakılması gerekçesi ile mahkeme kararının bozulması düşüncesinde olduğundan, Yüce Kurulun çoğunluk görüsünden sadece bu nedenle ayrılıyorum.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini