Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 1999/8-8
Karar no: 1999/29
T: 3.2.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Kesinleşen Mahkeme Kararıyla Taşınmazın Niteliğinin Kesin Surette Belirlenmiş ve Zilyetlikle Kazanılamayacağının Anlaşılmış Olması )
  • DAĞ YAMACI ( Zilyetlikle Kazanılamaması )
  • KAYALIK ( Zilyetlikle Kazanılamaması )
  • TARIM ARAZİSİ HALİNE DÖNME ( Dağ Yamacı Olan Kayalıkların Zamanlı Bu Niteliklerini Kaybedip Tarım Arazisi Haline Dönüşmelerinin İlmen Mümkün Olmaması )
 
743/m.642
1086/m.237
 
DAVA : Taraflar arasındaki "Tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Datça Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.12.1995 gün ve 1994/28 - 1995/215 sayılı kararın incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.6.1997 gün ve 1996/8697, 1997/3761 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı uyuşmazlık konusu 217 ada 14 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan 10 dekarlık kısma ait Hazine tapusunun iptali ile bu yerin adına tescilini istemiş, davalı Hazine davanın reddini savunmuş, mahkemece istek gibi iptal ve tescile karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olan taşınmazı da içine alan 217 ada 14 parsel numaralı ve 52.861 m2 yüzölçümündeki taşınmaz yöredeki kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesiyle ve tepe niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiş bilahare kayıt oluşmuştur. Bu davadan önce Asliye Hukuk Mahkemesine başvuran Hüseyin Rauf Kantarlı 217 ada 14 parsele ait Hazine tapusunun iptali ile adına tescili talebinde bulunmuş, yapılan yargılama sırasında 14 parselin tamamı incelenmiş, keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler 1329 doğumlu Osman Çoban, 1330 doğumlu Mustafa Zeybek ve 1931 doğumlu Ali Osman Akdeniz 14 parselin tamamının makilik, çalılık ve kayalıklarla kaplı dağ yamacı olduğunu, 35-40 yıldır hiç bir kimse tarafından kullanılmadığını ve bu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahalardan olduğunu, esasen ziraata de elverişli bulunmadığını açıkça bildirmişlerdir. Aynı keşifte dinlenilen Ziraat Yüksek Mühendisi Rafet Arslan'da düzenlediği 11/9/1985 günlü gerekçeli raporunda davaya konu 14 parselin fundalık, çalılık ve makiliklerle kaplı dağ yamacı olup toprağın işlenmesinin ve ziraat yapılmasının olanaksız bulunduğunu duraksamaya meydan vermeyecek bir şekilde açıklamıştır.
Toplanan bu deliller karşısında yerel mahkeme 29/11/1985 günlü nihai hükmünde nizalı taşınmazında içinde bulunduğu 217 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tamamının funda, çalı ve makilerle kaplı dağ yamacı ve kayalık bir yer olup Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacağını vurgulamak suretiyle ve bu gerekçesiyle davayı reddetmiş yerel mahkemenin bu kararı Yargıtay incelemesinde de geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Her ne kadar Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/88 esas, 1985/214 karar sayılı hükmü taraf farklılığı nedeniyle HUMK.nun 237.maddesi anlamında bu dava bakımından kesin hüküm teşkil etmez ise de, kesinleşen mahkeme hükmü eldeki bu dava bakımından güçlü delil niteliğindedir. Zira kesinleşen mahkeme kararı ile taşınmazın niteliği kesin surette belirlenmiş ve zilyetlikle kazanılamayacak kayalık dağ yamacı niteliğinde bir yer olduğu anlaşılmıştır. Dağ yamacı olan bu kayalıklarla kaplı bir sahanın zamanla bu niteliğini değiştirip tarım arazisi haline dönüşmesi ilmen mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle kabulü yoluna gidilmesi isabetsiz olup davalı Hazinenin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 3.2.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini