Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 1999/8-168
Karar no: 1999/158
T: 17.3.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İMAR
  • İHYA EDİLEN TAŞINMAZLAR ( Zamanaşımı yoluyla iktisap )
  • ZAMANAŞIMI YOLUYLA İKTİSAP ( İmar - ihya edilen taşınmazlar )
  • TESBİT DIŞI BIRAKMA ( Kadastro işlemi )
  • KADASTRO İŞLEMİ ( Tesbit dışı bırakma )
 
743/m.639
3402/m.17
 
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ; Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.2.1997 gün ve 95/251 E. 97/107 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 3.3.1998 gün ve 98/3599 E. - 2055 K. sayılı ilamı:
( ....Dava konusu taşınmaz 1993 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakılan bir yerdir.Tesbit dışı bırakılan bir yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemekle birlikte bu işlem de bir kadastro işlemidir.Yargıtay'ın kararlılık kazanan son uygulamalarına göre , tesbit dışı bırakılan bir yerin MK 639 / 1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca tesciline karar verilebilmesi için kesinleşme tarihinden itibaren Yasa'da belirtilen koşullar altında 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmesi gerekir. Kadastro işleminin yapıldığı ve kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar Yasa'da belirtilen iktisap süresi geçmemiş olmaktadır. Bu yön göz önünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir..... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda ; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosya daki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosya daki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava 1993 yılında yapılan kadastro sırasında tapulama dışı kalan taşınmazın zilyetlik nedeni ile tesciline ilişkindir.Yerel Mahkeme'nin davayı kabulüne ait kararı Hazine'nin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince tesbit dışı bırakılan taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemekle birlikte bu işleminde bir kadastro işlemi olduğu vurgulanmak suretiyle hüküm bozulmuş, yerel Mahkeme'nin direnme kararı ise Hukuk Genel Kurulunda Özel Daire bozma ilamına uygun bir biçimde bozulmuştur.
Dava konusu taşınmazın özel mülke konu olan yerlerden olduğu yerel mahkeme Özel Daire ve Hukuk Genel Kurulu'nun kabulündedir. Uyuşmazlık zilyetliğin hangi tarihte başlaması gerektiği yönü üzerinde toplanmaktadır. Yerel Mahkeme zilyetliğin kadastro tarihinden önce hesaplanacağını gözetmiş Yargıtay , Özel Dairesi ile Hukuk Genel Kurulu ise tapulama dışı bırakılan bir tapulama işlemi olduğu şayet gerçek dışı zilyet olsa idi o taşınmaz hakkında tapulama tutanağı düzenlenmesi gerektiğini benimseyerek zilyetliğin tapulama tarihinden sonra başlaması gerekir gerekçesiyle hükmü bozulmuştur.
Yargıtay uygulamalarında kadastro dışı bırakmanın bir kadastro işlemi olduğu 766 sayılı Yasa zamanında kabul edilen bir hukuki olgudur. Anılan Kanun'un 2. maddesi bir kısım yerlerin kadastro dışı kalabileceği hükmünü getirmiş, sadece tutanak düzenlenen yerlerde 2. kez kadastro çalışması yapılamayacağını 46. maddesinde hükme bağlamıştır. Yasa maddesinin yazılış biçimine göre birlik çalışma alanı sınırları içerisinde kalıpta kadastro tutanağı düzenlenmeyen yerlerde 2. kez kadastro yapılmasını engellemek amacıyla kadastro dışı bırakma işleminin de bir kadastro işlemi olduğu açıklanmıştır. 3402 sayılı Yasa kapalı pafta esasını getirmiş 22. maddesinde 2. kez kadastro yapılamayacağını hükme bağlamıştır. Aynı maddenin incelenmesinde tapulu taşınmazlar ile devlete ait taşınmazların tapulama dışı bırakılabileceği açıklandığına göre tapusuz taşınmazların tapulama dışı kalabileceğinin kabulünü zorunlu kılar. Kadastro çalışmalarında ilgilisinin taşınmaz başında bulunma zorunluluğu yoktur. Bu nedenle tapulama dışı kalan yerlerde zilyetliğin o tarihten sonra başlayacağını kabul etmek Yasa'nın ruhuna uygun düşmez. Medeni Kanun'un 639/1,3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde zilyetliğin başlangıcı hususunda herhangi bir açıklık getirilmemiştir. Buna dayalı olarak açılan tescil davalarında taşınmazın nizasız fasılasız malik sıfatıyla 20 yılı aşkın süredir kullanan kişi diğer koşullarının oluşması halinde o taşınmazı kendi adına isteyebilir. Medeni Kanunda zilyetliğin bir takım nedenlerle belli bir süre kullanılmaması 889. madde gereğince onun kaybına sebep olamaz. Tapulama ve Kadastro Kanunları nitelikleri itibari ile tasfiye niteliğindeki hükümleri getirmiş olup, Türkiye genelinde tapulamanın tamamlanması ile yürürlükten kalkacak olan kanunlardır. Burada uygulanacak olan kanun Medeni Kanundur. Bu itibarla tescil davalarında tasfiye ilgili hükümler getiren kadastro kanunları uygulanamaz. Esasen Kadastro Kanunu'nun 33. maddesinde genel hükümlerde uygulanacak maddeleri saymış olup, bu maddelerde de zilyetliğin hangi tarihte başlayacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ham toprak niteliği ile ve kimsenin zilyetliğinde olmaması sebebi ile hazine adına tesbil edilen taşınmazlara karşı dava hakkı tanıyan Kadastro Kanunu tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında önceki sebebe dayanarak dava açılamayacağının benimsenmesi Kanun'un amacına uygun düşmez .
Yukarıda açıkladığım nadenlerle Yerel Mahkeme kararı Usul ve Yasa'ya uygun olup, direnme kararının onanması gerekir. Bu nedenle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
 
Altan ERTÜRK 13. Hukuk Dairesi Üyesi
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini