 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/4-74
K : 1999/74
Tarih : 10.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 11.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.11.1997 gün ve 1996/914 E- 1997/749 K.sayılı kararın İncelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2.6.1998 gün ve 1998/1715-4265 sayılı ilamı ile; (...l-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Mesut Y... ile ilgili temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer davalılar Mehmet K..., B... Yayıncılık AŞ., Kerem Ç... ve Murat B...'e yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava, onur ve saygınlık gibi kişisel değerlere basın yoluyla saldırıda
bulunulması iddiasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı Yeni Yüzyıl Gazetesinin 9/12/1996 ve 10/12/1996 tarihli nüshalarında yayınlanan Mehmet K...'in açıklamalarına ilişkin haberde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası ile 5.000.000.000 (beşmilyar) lira manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı Mehmet K... susurluk olayı ile ilgili açıklamalarının amacını aşan şekilde ve Murat B... yorumu ile yayınlandığını, açıklamalarında hukuka aykırılık bulunmadığını,diğer davalılar ise gazete yayınının Mehmet K... açıklamalarına dayanarak hazırlandığını ve kişilik haklarına saldırırının söz konusu olmadığını savunmuşlardır. Yerel mahkemece "susurluk" adı ile anılan olayda devlet güçleri dışında yasal olmayan bir takım kişi ve grupların yasalara aykırı davranışlarda bulunduğu kamuoyunun gündemindeki bu olayla ilgili olarak bu olay sırasında Başbakan olan davacının gerek yazılı gerekse görsel basında verdiği beyanatlarla susurluk olayında adı geçen Abdullah Ç... için dile getirdiği "Bir Millet uğruna ülke uğruna, kurşun atanda, yiyende her zaman bizim için saygı ile anılır, onlar şereflidir" sözlerini sarfettiği, ölümüne kadar onsekiz yıl kaçtığı için yargılanamayan zanlı Abdullah Ç...'nın kesinleşmiş cezası bulunmadığı şeklindeki beyanları ile tahkikatı yapılan ve devam eden bir konuda taraf olucu şekilde davranması karşısında muhalefet partisinin Genel Başkan yardımcısı sıfatı ile davalı Mehmet K....'in bu tür ithamlarda bulunmasına davacının sebep olduğundan ve davalı gazete sorumlu müdür ve yazarı olan diğer davalılarında siyasetçilerle yapılan görüşmeleri yayınlamaları nedeniyle sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, Anayasal güvence altında bulunan basın hak ve hürriyetinin, yine yasalarca korunan kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için bu hürriyetin (haber verme, yorum ve eleştiri hürriyetinin), öğretide ve uygulamada tartışmasız benimsenen gerçeklik güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasında düşünsel bağ kuralları çerçevesinde kullanılması gerekir. Bu kurallardan herhangi birinin ihlali halinde kişisel hakkın saldırıya uğradığı kabul edilmek gerekir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu yayınların ve davalı Mehmet K...'in beyanları incelenecek olursa;susurluk olayında adı geçen çeteye emirlerin Çiller ailesi tarafından verildiği ve bu konuda belgeler ve deliller olduğu yolundaki beyan ve yayınların gerçekliği ispatlanamamıştır. Bu nedenle de, kişilik haklarına saldırı bulunduğu kabul edilmek gerekirken, anılan yönler gözetilmeksizin Mesut Y... dışındaki diğer davalılar yönünden de davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektiricî nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.2.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.