 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/4-129
K : 1999/129
Tarih : 3.3.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "manevi tazminat " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.3.1997 gün ve 1996/216 E. 1997/104 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 9.7.1998 gün ve 1998/440 E. 1998/6104 K. sayılı ilamı ile; (Davacı, dava dilekçesinde 1982 yılında üniversiteden kendi isteği ile ayrıldığını bilahare doçent olarak dönmek istediğinde üniversitenin ihtiyacı ve kadrosu bulunmadığı gerekçesiyle istemin geri çevrildiğini, bu kararın 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 60.maddesine aykırı olduğunu, idare mahkemesinden alınan kararla anılan yasanın bu 60 (b) maddesi kapsamında değerlendirilen kişilerden olduğu ifade edilmiş olmasına rağmen üniversite rektörlüğünce olaya aynı yasanın bu 60 (b) maddesi değil 25.maddenin uygulanması gerektiği belirtilerek istemin reddedildiğini belirtmek suretiyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece savunmaya itibar edilerek olaya 2547 sayılı yasanın 25. maddesinin uygulanması gerektiğini, idarenin takdir hakkını kullandığını, bu takdir hakkının da hukuka aykırı bulunmadığını belirtmek suretiyle istemi reddetmiştir.
Dosyadaki delillere ve belgelere göre dana önce davacının üniversiteye dönmek için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine ret işleminin iptali için idari yargıya yaptığı başvuru sonunda Danıştay 5.Dairesinin 27.6.1995 gün 1993/7549 esas, 1995/255 karar sayılı ilamında davacının 2547 sayılı yasanın 60 (b) maddesi kapsamında bulunduğu, böylece isteminin kabul edilmesi gerektiği belirtilerek sonuca varılmıştır. Bundan sonra davacının yaptığı başvuru üzerine üniversite rektörlüğünce verilen cevapta 2547 sayılı yasanın bu 60 (b) maddesindeki amir hüküm çerçevesinde işlemlere başlandığını ancak anılan yasa çerçevesinde atamasının yapılması için daha önceki bir takım yazışmalardan da söz ederek özgeçmişini, bilimsel çalışmalarını ve yayınlarını kapsayan belgelerin dört nüsha olarak Rektörlüğe sunulması istenmiştir. Davacı verilen bu cevap üzerine kendisinden belge verilmesini içeren yazının iptali isteminde bulunmuştur. İptal ile birlikte yürütmenin durdurulmasını da talep etmiştir. Ankara 4.idare Mahkemesinin 30.11.1995 gün ve 1995/13000 sayılı kararı ile Rektörlüğün işleminin durdurulmasına karar verilmiştir. Ne var ki bu kararın davalıya tebliğ edilmesine ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunundaki sürenin geçmiş bulunmasına rağmen uygulanmaması üzerine iş bu eldeki davanın açılması yoluna gidilmiştir.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki sorun davacının somut olaydaki durumu itibariyle 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 60 (b) maddesi kapsamında bulunan kişilerden mi olduğu yoksa aynı yasanın 25.maddesine göre değerlendirmeye alınacak kişilerden mi bulunduğu noktasında toplanmaktadır. Diğer bir anlatımla idari yargı kararıyla davacının üniversiteye dönebileceği hüküm altına alınmış bulunmasına rağmen, üniversitenin davacının dışarıda kazandığı doçentlik unvanını yeniden tartışmaya açıp açamayacağı, bu bağlamda davacının bu unvanını yeniden değerlendirmeye alarak belge isteyip istiyemiyeceğidir. 2547 sayılı yasanın 60 (b) maddesinde kendi isteği ile ayrılan öğretim üyelerinin yeniden başvurmaları üzerine yasa hükümleri çerçevesinde kadro koşulu aranmaksızın ayrıldıkları yüksek öğretim kurumuna dönebilecekleri hüküm altına alınmıştır. Aynı yasanın 25. maddesinin başlığı ise doçentliğe atama olup açık bulunan doçentlik kadrosu için başvuranlar arasından sundukları özgeçmiş ve belgeleri değerlendirilerek atamalarının yapılabileceği düzenlenmiştir. İki maddenin düzenleniş biçimi ve amaçları birlikte değerlendirildiğinde 60 (b) fıkrasında "kadro koşulu aranmaksızın" sözcük dizisinin kullanıldığı madde başlığında da kurumlara dönüş ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Maddenin gerek sözlerinden ve gerekse düzenleniş amacından çıkan sonuç, üniversite öğretim görevlisi olup kendi isteği ile ayrılanların yeniden dönmeleri taleplerinin hiçbir koşul aranmadan kuruma alınabileceği biçimindedir. Halbuki aynı yasanın 25. maddesi boş olan doçentlik kadrosuna başvuranlar arasından sundukları belgeler itibariyle bilimsel yeterlilikleri incelenerek atanmalarını öngörmektedir. iki madde arasındaki şu açıklamaya göre yasa koyucunun 60 (b) maddesinde idareye dönüş için bir takdir hakkı tanımadığı, takdir hakkının 25.madde kapsamında kaldığı görülmektedir. Yerel mahkemenin 60 (b) maddesindeki "kanun hükümleri çerçevesinde" sözcük dizisinden idareye takdir hakkı tanındığı şeklindeki yorum biçimine katılmak mümkün görülmemiştir.
Açıklanan şu duruma göre davalının idari yargı kararını uygulamadığı böylece Anayasanın 138. maddesine aykırı davrandığı, eldeki dava ile davacının 24.9.1979 gün ve 7/2 sayılı içtihadı Birleştirme kararı gereğince dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. Yerel mahkemenin açıklanan bu olgular itibariyle hüküm kurması gerekirken davayı reddetmiş bulunması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir. Ne var ki hüküm daha önce dairece onanmış olduğundan davacının karar düzeltme isteği HUMK. 440/442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli onama kararı kaldırılmalı belirtilen nedenlerle karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının suresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 3.3.1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.