Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 1999/2-955
Karar no: 1999/949
T: 10.11.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • HÜKMÜN TEFHİMİ
  • TEFHİM
  • KISA KARARIN UNSURLARI
  • YARGIDA AÇIKLIK VE NETLİK PRENSİBİ
  • NAFAKANIN DÖVİZE ENDEKSLİ TESBİTİ
  • ZİYNET EŞYALARIN TALEBİ ( İsbat külfeti )
  • İSBAT KÜLFETİ ( Ziynet eşyaları )
 
743/m.6
818/m.83
1086/m.151/2,381,388,389
 
DAVA VE KARAR : Taraflar arasında karşılıklı olarak açılan Boşanma, Nafaka ve Ziynet Eşyalarından kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4.Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 9.11.1998 gün ve 1996/626 E-1998/1155 K.sayılı kararın incelenmesi davacı karşı davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 17.2.1999 gün ve 1999/13870-1246 sayılı ilamı;
( … 1-Nafaka alacağı akitten kaynaklanmamaktadır. ( BK.m.83 ). Türk parası olarak nafaka takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının eşini sevmediğini, tiksindiğini, Almanya'ya gitmek için onunla evlendiğini söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
3-Kadın dava konusu ziynet eşyalarının varlığını ve kendisine ait olduğunu isbat edemediği gibi; Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür. ( M.K.6 ). Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir.
a ) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer ( Prof.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1968, sh.372; Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970, sh.464; Prof.Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967, sh.449; Prof. Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü 1957, sh.248- 249; Prof. Saim Üstündağ Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1973, sh.378, Hukuk Genel Kurulunun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.1974 gün ve 1972/84 sayılı kararları; Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 6.6.1983 gün ve 4936-5076 sayılı kararı ).
b ) İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir ( Prof. Saim Üstündağ, Age.1973 sh.397 )
c ) İspat yükü daha kolay başarana düşer ( Prof. Saim Üstündağ, Age, Federal Mahkeme Kararına atfen ).
Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinede olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafından zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer.
Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlenmesi her zaman mümkündür.
Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat yükü altındadır.
Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, varlığını ve kendisine ait olduğunu isbat edemediği gibi götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini de ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
4- Kabule göre de; kadın ziynetleri varsa aynen bulunmadığı takdirde değerinin tahsilini istemiştir. Talep dışına çıkılarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Temyiz edilen hükmün bir, iki ve üçüncü bentlerde gösterilen sebeplerle bozulmasına… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. Verilen kararla ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur ( HUMK.151/2 ).
HUMK.nun 3156 sayılı kanunla değişik 381.maddesi ile de hükümlerin nasıl tefhim edileceği düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, mahkeme hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.
Hüküm sonucunun ne olduğu ise HUMK.nun 388/2.maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddede, “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Hükmüne yer verilmiştir.
Aynı kural, HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmış, “verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır.” denilmiştir.
Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.
Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşmasını engeller.
Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda; aslolan kısa kararda, hüküm anında belirsiz olup, dosyada bulunmayan ve Merkez Bankasından sorularak elde edilecek olan bilgiye dayanılarak ve ona göndermede bulunularak HUMK.nun 388/2 ve 389.maddelerinin açık hükümlerine aykırı şekilde nafakaya konu miktarla ilgili taraflara yüklenen hak ve borçlara tek tek ve net olarak gösterilmeden karar verilmiştir.
Bu durumda; ortaya araştırmaya yönelik bir karar ve işlem olup, infazı mümkün bir hükmün varlığından da sözedilemez.
O itibarla HUMK.nun 381, 388, ve 389. maddelerinde yazılı olduğu ve 10.4.1992 gün 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini