 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1999/15-653
K : 1999/965
Tarih : 17.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "enkaz mülkiyetinin tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eyüp Asliye 3.Hukuk Mahkemesince kabulüne dair verilen 25/9/1997 gün ve 1995/873-1997/517 sayılı incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 6/11/1998 gün ve 1998/3707-4102 sayılı ilamı ile; (...Davacı arsa sahibi, dava dışı yükleniciden pay satın alan davalılara karşı açtığı davada kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine düşmesi gereken bağımsız bölümlerin mülkiyetinin tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bir tesbit davasıdır. Eda davası açılması gereken hallerde tesbit davası açılamaz. Ancak, davacının tesbit istemekte hukuki yararının bulunduğu istisnai hallerde, bağımsız bir tesbit davasının dinlenmesi elbette mümkündür. Nevar ki, somut olayda, dosya içeriğine göre, davacının bağımsız bir tesbit talebinde bulunmasını gerektiren bir hukuki yararının varlığı anlaşılamadığı gibi, böyle bir yararın varlığı da iddia ve kanıtlanmış değildir. Davacı tarafından açılacak bir eda davasında, bu tesbit talebi zaten gözönünde bulundurulacak, başka bir anlatımla, davacıya, ait olması gereken bölümlerin tesbiti yapıldıktan sonra, o bölümlerle "ilgili olarak edaya hükmedilecektir."Bu nedenle, mahkemece, tesbite hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, Dairemizce bu kararın onanması da isabetli bulunmamıştır.
Bir an için davacının eda davası açtığı varsayılsa bile, yapılan ruhsatsız (kaçak)dır. Kamu düzeninden olan imar mevzuatı, mahkemece resen gözönünde bulundurulur. Yasalara aykırı biçimde yapılmış ve yasal hale getirilmemiş kaçak bir bina üzerinde varolduğu iddia edilen bir hakkın yasalarca korunması mahkemelerden istenemez. Bina daha sonra yasal hale getirilirse, davacının her zaman bir eda davası açma hakkı vardır. Yasal hale getirilmesi "mümkün olmayan bina için davacı ancak yıkım talebinde bulunabilir. Mahkeme kararının, bu nedenle de, kabul şekli bakımından bozulması gerekirken Dairemizce onanması doğru olmamış, karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün, az yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı Ramazan U... vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
3191 sayılı İmar Kanunu ülke bütünündeki yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir (m.l). Kanunun 5.maddesindeki tanıma göre, bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri, oturma, çalışma, eğlence veya. dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasını sağlayan yapılardır. Yapı, ancak imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir (m.20). Bazı istisnalar dışında, bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur (m.21).Yapı ruhsatı ise ancak, mimari proje, ta ti k proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları imar planı ve yönetmeliğe uygun düzenlenmiş inşaatlara verilir' (m.22). Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa, inşaat derhal durdurulur, sonuçta da bina, belediye encümeni ya da İl İdare Kurulu kararıyla, yıkım masrafı yapı sahibinden alınmak üzere yıktırılır (m.32). Ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine ya da imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine ve yükleniciye de ceza uygulanır (m.12). Yapılaşmanın plan, sağlık ve çevre şartlarına uygun gelişmesini amaçlayan İmar Kanunu'nun ''fenne uygunluk" kavramı ile insanların içerisinde güvenle oturacağı bir yapının ortaya çıkmasını da arzu ettiği,, o yüzden, daha inşaata .başlanmadan işi denetime almak istediği" görülmektedir. Zira, imar mevzuatında yapı ile ruhsat (izin) arasında çok sıkı bir ilişki kurulmuştur. Bu bağ, daha inşaata, başlanmadan, alınması zorunlu yapı ruhsatı ile başlamakta ve inşaatın devamı sırasında denetim yoluyla sürmekte ve oturma izni (iskan ruhsatı)' ile sona ermektedir. O nedenle inşaatın imar mevzuatında aranan şartları taşıyıp taşımadığının ve yapı emniyeti olup olmadığının denetlenmesi, o inşaatın ruhsata (izne) bağlanması ile olanaklıdır.
İmar Kanunu'nun konuya ilişkin emredici, herkesi bağlayıcı ve bundan ötürü mahkemelerce de resen (kendiliğinden) gözönünde tutulması zorunlu bu hükümleri karşısında, yüklenici, ruhsatsız olarak bir inşaata başlayamayacağı, arsa sahibinin de yükleniciyi ruhsatsız inşaat yapımına zorlıyamıyacağı açık seçiktir.
Bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; üzerinde çekişme yaratılan binanın yapı ruhsatının ve projelerinizi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bina her nasılsa kaçak inşa edilmiştir. İmar mevzuatına aykırılık, bu uyuşmazlıkta olduğu gibi, işin başında yapı ruhsatı (izin) alınmadan inşaatın tamamlanması suretiyle ortaya çıkabileceği (ruhsatsız kaçak yapı) gibi, işin ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılması (ruhsatına aykırı yapı) suretiyle de ortaya çıkabilir, imar Kanunu'nun emredici hükümlerine aykırı biçimde inşa edilmiş, ruhsatsız (kaçak) bina veya ruhsatına aykırı bölüm ile ilgili yasaya aykırılık giderilmeden mahkemelerden kal dışında eksik veya fazla işler bedeli, tescil ya da hukuki yarar söz konusu olsa bile mülkiyet tespiti istenemez. Yasaları uygulamakla görevli olan mahkemeler de, imar suçu işleyen yükleniciler ile , onların bu eylemlerinden yararlanmaya kalkışan arsa sahiplerinin bu tür talepleri doğrultusunda karar veremezler.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma, kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı Ramazan Uysal vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17/11/1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.