 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 1999/14-919
Karar no: 1999/982
T: 24.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BAŞKASININ ARSASINA İNŞAAT ( Haricen satış )
- TEMLİKEN TESCİL ( Tapu iptali ve tescil )
- TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Temliken tescil )
- HARİCEN SATIŞ ( Temliken tescil )
- TEMLİKEN TESCİL ( Haricen Satış )
- İNFAZ İMKANI ( Başkasının arsasına inşaat )
743/m.650
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.12.1996 gün ve 1994/5 - 1996/356 sayılı kararın incelenmesi davalı Ali Kaya vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2.12.1997 gün ve 1997/5251 - 8659 sayılı ilamı;
( ... Davacı, haricen satın almaya ve MK.nun 650 inci maddesine dayanarak davalı Ali Kaya payından 275/3675 kadarının adına tescilini istemiştir. Mahkeme, harici satışın geçersizliğine değinerek fakat MK.nun 650. maddesine dayanarak hisse tesciline karar vermiştir. İfrazı da sormamıştır. Harici satışın geçersizliği doğrudur. Yalnız, davalı Ali Kaya dışındakilerin kabul beyanlarına rağmen Medeni Kanunun 650. maddesi bu durumda uygulanamaz. İfraz sorulup eğer ifraz mümkündür şeklinde cevap alınırsa o zaman MK.nun 650. maddesi ve ayrıca diğer davalıların kabul beyanları değerlendirilerek bir sonuca gitmek mümkün olabilir. Bunlar düşünülmeden pay tefriki yoluna gidilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozulmuş davacı vekilinin karar düzeltme istemi de ( "Kararımızda harici satışın geçersizliğinden bahsedilmiştir. Ancak satıcı dahil bütün hissedarların ifrazı kabul etmesi halinde ifrazı mümkün kesim belirlenip bu kesimde davacı ve diğer paydaşlar paydaş olarak gösterilecek ve davalı satıcı payını sattığı için onun payı davacıya geçecek, ancak diğer paydaşlar, yine ayrılan müfrezi münih kesimde pay sahibi olmaya devam edeceklerdir. Yalnız bunun için pay sahiplerinin tamamının ittifakı gerekir. Bu yön için bozmada "ifrazı mümkün ise" diye başlayan bölümdeki cümleler yazılmıştır. Bu sebeple karar düzeltme isteği yerinde görülmemiştir." Gerekçesiyle red edilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Ali Kaya vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bağışlama ve harici satın almaya dayalı olarak satılan ve zilyetliği teslim edilen gayrimenkul üzerine hüsnüniyetle ev yapan davacının Medeni Kanun'un 650. maddesine göre binanın kıymeti de arsadan değerli olmasına göre, arsanın mülkiyetinin temlikini isteyebilip isteyemeyeceğine ilişkindir.
Maddi Olay, Yasa Hükümleri, Deliller ve Tartışılması:
Davacının bağışlama ve 30.7.1981 tarihli harici satış senedine göre Ali Kaya'dan gayrimenkulün bir bölümünün zilyetliğini devir alarak buraya 1981 yıllarında ev yaptığı ve fiilen kullandığı, dava tarihine kadar da ( 27.12.1993 tarihine kadar ) ihtilaf çıkmadığı, Ali Kaya'nın kendisine ait 2773 parseldeki bir kısım hisseleri de 1981 yılından çok sonra dahili davalılara sattığı dahili davalıların ise hisse satın alırken davacı Ahmet Kararmaz'ın parselin bir kısmında ev yaparak ikamet ettiğini, zilyetliğini görerek aldıkları dosya içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır. Esasen dahili davalılar 24.10.1996 tarihli celsede davalı Ali'nin hissesinin iptali hususunda açılan davaya muvafakat ettiklerini de belirtmişlerdir. Düziçi Belediye Başkanlığından mahkemeye gelen 2.12.1996 tarihli cevabi yazıda da tapu fen bilirkişisinin krokili raporunda A harfiyle gösterilen kısmın ifrazının mümkün olduğu belirtilmiştir. Medeni Kanunun 650. maddesinde ise "Binanın kıymeti açıkça arsanın kıymetinden ziyade ise hüsnüniyetle hareket eden levazım sahibi Muhik bir tazminat mukabilinde mecmuunun kendisine verilmesini isteyebilir" denilmektedir. Binanın değerinin 400.000.000.- TL., arsasının değerinin ise 150.000.000.- TL. olduğunu inşaat bilirkişisi Ali Bal 23.3.1995 tarihli raporunda belirtmiştir. Şu durumda davacının dava konusu evi hüsnüniyetle yaptığı ve kullanmaya devam ettiği, davalı Ali'nin dava tarihine kadar uyuşmazlık çıkarmadığı, ev yapıldıktan ve kullanılmaya devam edilirken davalı Ali'nin bir kısım hisseleri dahili davalılara sattığı ve onların da davacının evini ve zilyetliğini görerek, bilerek aldıkları için muvafakatları söz konusu değildir. Yine de dahili davalılar muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir. Evin ( binanın ) arsadan kıymetli olduğu da açıktır. İfrazı da kabil olduğuna göre, fen memurunun krokide A harfiyle gösterilen kısmının 375 m2 olarak davacı adına ayrı parsel olarak, geri kalan kısmının da davalı ve dahili davalılar adına ayrı parsel olarak, tescili mümkündür. Mahkemenin bu yolda verdiği karar da yerindedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan Yüksek Özel Daire doğrultusundaki çoğunluğun bozma kararına karşıyım. 24.11.1999
Şemsettin ABİK Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Üyesi