|
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 1999/13-640
Karar no: 1999/876
T: 27.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- VAKIF GAYRİMENKULLERİNİN KİRALANMASI ( Kira Sözleşmesine Dayanak Olan Kanunun Anayasa Mahkemesince İptalinin Sözleşmeyi Etkilememesi )
- KİRA SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİĞİNİ KORUMASI (Sözleşmenin Dayanağı Olan Kanunun Anayasa Mahkemesince İptali Kararının Geriye Yürümeyeceği )
- ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ GERİYE YÜRÜMEZLİĞİ ( İptal Edilen Kanuna Dayanarak Yapılan Kira Sözleşmesinin Geçerliliğini Koruyacağı )
6570/m.Geç.6
2709/m.152/3
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17/11/1998 gün ve 1998/634 E. 1998/925 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16/2/1999 gün ve 1999/442 E. 1999/926 K. sayılı ilamı ile; ( ... Davacılar, 1993 tarihli kira sözleşmeleri gereği davalı vakfa ait taşınmazlarda kiracı olduklarını, 1997 yılında sözleşmenin kendiliğinden yenilenmesinden sonra davalının ihtar çekerek 4331 sayılı Kanunla 6670 sayılı Yasaya eklenen geçici 6. madde uyarınca sözleşmelerin feshedildiğini belirterek yeni kira sözleşmesi yapmak üzere süre verdiğini ve tek taraflı olarak aylık kira bedelini 250.000.000 lira olarak tesbit ettiğini, davalının baskısı ve tahliye tehdidi nedeniyle davalı vakıfla 28/4/1998 başlangıç tarihli yeni kira sözleşmesi yapmak zorunda kaldıklarını, ne var ki 6570 sayılı Yasaya eklenen geçici 6. maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini ve yürütmeyi durdurma kararı verildiğini ve bu nedenle 28/4/1998 tarihli kira sözleşmelerinin geçerliliğinin kalmadığını belirterek kiracılık durumlarının 1993 tarihli kira sözleşmesi gereği tesbitini talep etmişlerdir.
Davalı, 6570 sayılı Yasaya eklenen geçici 6. madde ile 1993 tarihli kira sözleşmelerinin feshedildiğini ve bu nedenle davacılar ile yeni kira sözleşmesi yapıldığını, davacıların yeni sözleşme yapmama veya kira tesbit davası açma hakları bulunmasına rağmen bu yola başvurmadan serbest iradeleriyle 28/4/1998 tarihli yeni kira sözleşmesini yaptıklarını, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının geriye yürümeyeceğini ve bu nedenle 28/4/1998 tarihli sözleşmelerin geçerli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacıların 28/4/1998 tarihli sözleşmeyi serbest iradeleriyle imzalamadıkları, tahliye tehdidi ve geçici 6. madde nedeniyle imzaladıklarını, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesinin mutlak olmadığı hukuksal statü tamamlanmamış hallerde kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne 28/4/1998 tarihli kira sözleşmelerinin iptaline ve davacıların eksik kira sözleşmesi uyarınca kiracı bulunduklarının tesbitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların 4331 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce davalı vakfa ait taşınmazlarda kiracı bulundukları uyuşmazlık konusu değildir. Anılan Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra davalı vakıf yeni kira parasını tesbit ederek davacılara tebliğ etmiş ve davacılar da takdir edilen kira parası üzerinden düzenlenen yeni kira sözleşmesini hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin imza etmişlerdir. Ne var ki, yeni kira sözleşmelerinin yapılmasından sonra 4331 sayılı Kanun Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez. Bu nedenle taraflar arasında karşılıklı rıza ve muvafakatle yapılmış bulunan yeni kira sözleşmelerinden sonra Anayasa Mahkemesinin anılan kanunu iptal etmiş olması sonuca etkili değildir. Bu durumda taraflar arasında sonradan düzenlenen kira sözleşmesinin yürürlükte bulunduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki davacılar 4331 sayılı Kanunun kendilerine verdiği imkanı kullanmayarak kira parasının tesbiti konusunda da herhangi bir dava açmamışlardır. Açıklanan bu durum karşısında mahkemece isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle isteğin kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16/2/1999 gün ve 1999/442 E. 1999/926 K. sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle davacıların 28/4/1998 günlü sözleşmeleri yaparak subjektif statüye girerek davalı için kazanılmış hak oluştuğu ve Anayasa Mahkemesi kararı geriye yürümeyeceğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27/10/1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.