Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurul
E : 1999/11-207
K : 1999/215
Tarih : 14.4.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.5.1997 gün ve 1996/91 E. 1997/304 K. sayılı kararın incelenmesi Taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.1.1998 gün ve 1997/9411 E. 1998/78 Karar sayılı ilamı ile,C...Davacı vekili; müvekkilden lastik alan davalının fatura bedellerini ödemediğini, aleyhine girişilen icra takibine de kısmi itirazda bulunduğunu ileri sürerek itiraz edilen % 15 vade farkına ilişkin itirazın iptalini, takip tarihine kadar islemiş % 15 vade farkı 140.000.000 TL.nin takip tarihinden itibaren aylık %15 vade farkı ile birlikte davalıdan tahsilini, % 40 inkar tazminatının davalıya yüklenmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacının talep ettiği %15 vade farkının hiçbir yasal ve sözleşme dayanağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi ile % 40 haksız takip tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından teslim edilen mal bedeline ilişkin olarak keşide edilen 1.8.1995 tarihli faturada ödeme tarihinin 30.9.1995 olarak gösterildiği, faturanın tebliğ edilip itiraz edilmediği, faturada % 15 vade farkı uygulanacağının belirtildiği gibi, davalı tarafından verilen sipariş emrinde de fatura teslimini müteakip 60 gün sonra bedelin ödeneceğinin de belirtildiği temerrüdün bu nedenle 1.10.1995 tarihinde oluştuğu ve takip tarihi olan 27.10.1995 tarihine kadar vade farkı işleminin haklı olduğu gerekçesiyle 26 günlük vade farkı olan 48.647.366 TL.üzerinden itirazın iptaline, faize faiz yürütülemeyeceğinden % 15 faiz ile ilgili istemin reddine, % 40 inkar tazminatı 19.469.746 TL.sının davalıdan tahsili ne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava; satımdan kaynaklanan alacağa yönelik olarak yapılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptaline ilişkindir. Davalı borçlu, icra takibinde istenen ve alacağın %15 oranında uygulanan vade farkı kalemine itiraz etmiş ve bu kısma ilişkin takip durmuştur. Mahkemece; faturada. yazılı olan ve taraflar arasında saptanan vade tarihinden itibaren icra takip tarihine kadar oluşan % 15 vade farkı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlu davalı, faturaya süresi içinde itiraz etmemiştir. Fatura içeriğinde vade tarihinde borcun ödenmemesi durumunda % 15 vade farkı uygulanacağı belirtilmiştir. O halde borçlu davalı, faturada gösterilen vade tarihinden itibaren fatura bedeli üzerinden ödeme tarihine kadar olan süre için %15 vade farkından sorumlu tutulmak gerekir iken, yazılı şekilde takip tarihine kadar olan süre ile sınırlı olarak yapılan hesaplamaya dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava konusu alacağın icra takibine konulması sebebiyle düzenlenen icra takip talepnamesinde, davacı taraf 374.418.150 lira ana alacak talep ettikten sonra buna islemiş aylık %15 vade farkını 140.406.000 lira olarak talep etmiş ve ayrıca toplam alacağa yine aylık % 15 temerrüt faizi talep etmiş bulunmaktadır.
Mahkemece ise, hem ilk kararda, hem de direnme kararında davalıdan faturadaki kayda göre istenen vade farkının bir temerrüt faizi alacağı olduğu kabul edilerek bu alacak, takip tarihi itibariyle 26 günlük: bir hesaplama ile 48.647.366 lira olarak dondurulmuş ve buna ve ana alacağa ayrıca faiz istenemeyeceğini kabul ederek BK.104.maddesine dayanılarak takip talebindeki temerrüt faizi istemi reddolunmus bulunmaktadır. Dahası davacı yerel mahkemenin direnme kararına karsı temyiz dilekçesinde Özel Dairenin bozma nedenlerine dayanarak direnme kararının bozulmasını istemiştir. Şu durum karsısında, vade farkı olarak talep edilen alacağın temerrüt faizi olarak kabulü zorunlu görülmüştür (H.U.M.K.Md.74) . BK.nun 101 ve devamı maddeleri ile 3095 sayılı Yasa'nın 2 ve devamı maddelerine göre, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düsen borçlu bu borcunu ifa edinceye kadar yasada veya taraflar arasında ön görülmüşse sözleşmede belirtilen bir oranda temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Hal böyle olunca mahkemece takip konusu alacağa yürütülecek temerrüt faizinin takip tarihinde kesilmesi isabetli değildir, icra takibi sırasında ana alacağı ödeme tarihine kadar temerrüt faizi yürütülmesi gerekir.
Yerel Mahkeme kararı anlatılan değişik gerekçe ile usule ve yasaya aykırı bulunduğundan bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.4.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARSI   OY  YAZISI
Davacı alacaklı; ilamsız icra takip talebi ile 1.8.1995 günlü 795072 nolu faturada belirtilen; 374.418.150.TL. asıl alacak, takip tarihine kadar aylık % 15 vade farkı 140.406.800. TL. toplamı 514.824.950. TL. alacağının takip tarihinden itibaren aylık % 15 faizi, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı borçlu vekili, 3.10.1995 tarihli itiraz dilekçesinde, sadece vade farkı ve takipten sonra istenen faiz oranına itiraz etmiştir.
Davacı vekili 6.2.1996 tarihli dava dilekçesi ile borçlunun, takip tarihine kadar islemiş faturada yazılı aylık % 15 vade farkı tutarı 140.406.800. TL . ile takipten sonra istenilen aylık %15 vade farkına yaptığı kısmi itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosya içeriğinden davalının vade farkını içeren faturaya  TTK.nün 23/2. madde de belirtilen sürede itiraz etmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının isteği faiz olarak nitelendirilip son ödeme tarihi ile takip tarihi arasında geçen gün için 48.647.366.TL. faiz hesap edilip, % 40 inkar tazminatı ile hüküm altına alınmıştır.
Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yüksek 11.H.D.si, 19.1.1998 gün ve 1997/9411-1998/78 sayılı ilamı ile; davalı taraf vekilinin temyiz itirazlarını reddetmiş, faturaya itiraz edilmediği için %15 vade farkı isteğinin ödeme tarihine kadar sürdürülmesi gerektiği nedenleri ile davacının temyiz itirazını kabul ederek hükmü davacı yararına bozmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmekle dava Hukuk Genel Kurulunca incelenmiş ve davacının alacağı B.K.nün 101. maddesine göre bir para borcu olarak kabul edilip borç ödeninceye kadar temerrüt faizinin devam ettirilmesi gerektiği nedeni ile direnme kararı bozulmuştur. Yüce Kurulun çoğunlukla aldığı bozma kararına aşağıdaki nedenlerle katılamıyoruz.
Davacı alacaklı, ilamsız icra takip talepnamesinde ve dava dilekçesinde davalı tarafın süresinde itiraz etmediği faturada yazılı son ödeme tarihinden sonra ve takip tarihine kadar oluşan aylık % 15 vade farkı ve bu alacağı ile birlikte asıl alacak toplamına da takip tarihinden sonra yine aylık %15 faiz istemiştir.
Davacı ve davalının yargılama aşamalarında vade farkı ile faizi es anlamlı kullandıkları gözlenmekte ise de, davanın hukuki niteliğini tayin ve tesbit, HUMK.nun 76.maddesine göre taraflara değil mahkemelere aittir. Nitekim yüce kurul yukarıdaki bozma ilamında vade farkının faiz olarak nitelendir ilemeyeceğini de kabul etmiştir.
Kanımızca, davacı isteğinin takip tarihine kadar vade farkı, takip tarihinden sonra da faiz olduğunda duraksama yoktur.
O halde, bu iki tanımdan vade farkının ne olduğunu açıklamak gerekmektedir.
Vade farkının ne olduğu yönünde yasalarımızda bir açıklama yoktur. Ticari hayatta uygulanan biçimi ve Dairemiz ile 11.Hukuk Dairesinin istikrar bulan kararlarında vade farkı; "Borçluya, malın bedelinin geç ödenmesi imkanına karşılık belirli bir vadeden sonra mal bedeline yüklenen ilave ..." olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre vade farkı temerrüt faizi de değildir. Simdi vade farkının hukuki niteliğini biraz daha açıklığa kavuşturalım. Kural olarak vade farkının istenebilmesi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya teamül oluşması gereklidir. Ancak vade farkını içeren faturaya TTK.m.20/2. hükmü gereği süresinde itiraz edilmemiş olması halinde de vade farkı istenebilir. Vade farkı ödenmeden mal bedelinin tahsili vade farkından vazgeçildiği anlamına gelmez ve B.K.nün 113. maddesinin tatbikini de gerektirmez. Temerrüt ihtarı, icra takibi ve davanın açılması, davalıyı muaccel bir borç yönünden mütemerrit duruma düşüreceğinden pırtık, vade farkının yürütülemeyeceği ve asıl alacak sayılan bu meblağ için 3095 Sayılı Yasa 2/3. maddesi uyarınca faiz, istenebileceği kuskusuzdur. Böylece B.K.nün 104/son maddesi hükmü de bu halde uygulanmaz.
Yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular karsısında davacının isteği hukuki niteliği itibariyle bir vade farkı olup faturada gösterilen son ödeme tarihinden itibaren takip (temerrüt) tarihine kadar mal bedeline % 15 vade farkı hesap edilip, asıl alacak miktarı saptandıktan sonra, takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 2/3. maddesi hükmüne göre faize hükmetmek suretiyle davanın oluşacak sonuç çerçevesinde kabulü gerekirken, davacı isteğinin faiz olarak kabulü ile eski hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekir.
Yüce kurulun bozma gerekçelerine yukarıda açıklanan nedenlerle katılamıyoruz.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini