 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/9-496
Karar No: 1998/518
Tarih: 17.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İŞÇİLİK HAKLARININ ÖDETİLMESİ ( TİS'nin Yürürlük Başlangıç Tarihi ile İmza Tarihi Arasında Akdi Feshedilen İşçilerin TİS'den Faydalanıp Faydalanamayacakları )
- TİS'NİN BAŞLANGIÇ VE İMZA TARİHLERİ ARASINDA AKDİ FESHEDİLEN İŞÇİLER ( Tis Hükümlerinden Faydalanıp Faydalanamayacakları )
- TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN FAYDALANMA ( TİS'nin Yürürlük Başlangıç Tarihi ile İmza Tarihi Arasında Akdi Feshedilen İşçiler )
2822/m.9/2
1475/m.13
DAVA : Taraflar arasındaki "ihbar tazminatı-alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İskenderun 1. Asliye Hukuk ( iş ) Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/12/1996 gün ve 1996/424 E-1269 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 9/10/1997 gün ve 1997/15993-17483 sayılı ilamı ile; ( ...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2. Davalıya ait işyerinde uygulanmak üzere 22/11/1994 tarihinde imzalanan 1/1/1994-31/12/1995 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesinden davacı işçi yararlanması gerektiğinden sözederek isteklerde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği düşünülerek istek doğrultusunda karar verilmiş ise de, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı anılan Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinden kısa bir süre önce işe girdiği, bu sözleşmenin yürürlüğü sırasında sendikaya üye olduğu, ancak imzadan önce işveren tarafından sözleşmenin feshedildiği görülmektedir.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 9/2 maddesine göre Toplu İş Sözleşmesinden sendika üyesi işçinin yararlanabilmesi için, imza tarihinde de çalışması gerekir. Somut olay bu açıdan değerlendirildiğinde, kural olarak imza tarihinde çalışması bulunmayan davacının bu sözleşmeden yararlandırılmaması kabul edilmek gerekir. Ayrık kural olduğu takdirde ancak yararlanması düşünülebilir. Toplu İş Sözleşmesinin 3. Maddesinde yürürlük başlangıç tarihi ile imza tarihi arasında işten ayrılanlardan sadece emekli ve ölen işçilerin sözleşmeden yararlandırılacakları, sözleşmesi feshedilenlerin ise bu kapsama alınmadığı görülmektedir. Bu düzenleme karşısında davacının 1994/1995 dönemi Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması olanağı yoktur. Hesaplamaların Toplu İş Sözleşmesi dikkate alınmaksızın yapılması ve ona göre hüküm kurulması gerekir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı işçi vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışırken, ihbar tazminatı, fazla çalışma parası, hafta, bayram ve genel tatil gündelikleri ile ikramiye ücret ve koruyucu eşya bedeli alacaklarının ödenmeden iş aktinin haksız bir şekilde feshedildiğini, 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesine göre, fesih işleminin önceden bildirilmediğini ancak, işyerinde uygulanmak üzere yürürlüğe konulan Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinden sonra bu fesih işlemi gerçekleştirildiği halde müvekkili hakkında Toplu İş Sözleşmesi hükümleri uygulanmadığını, bir başka anlatımla müvekkilinin anılan sözleşmeden yararlandırılmadığını öne sürerek hak tazminat ve alacak isteklerinde bulunmuştur.
Davalı işveren Toplu İş Sözleşmesinin imzası tarihinde davacı işçinin çalışmadığı için bu sözleşmeden yararlandırılmasının mümkün olmadığını savunmuş davanın reddini dilemiştir. Mahkemece pozitif hukukumuzda Toplu İş Sözleşmesi yürürlük başlangıç tarihi ile imzası tarihi arasında tazminat ve işçilik haklarını hak edecek şekilde ayrılanların Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmayacaklarını öngören bir kurala yer verilmediğini, aslında bu konuda yasal bir boşluk bulunduğunu belirtilerek istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi ile imza tarihi arasında, hizmet sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatları ile işçilik haklarını hak edecek şekilde ayrılan işçilerin Toplu İş Sözleşmesinden yararlanıp yararlanmıyacağının belirlenmesinde toplanmakta olup tamamen hukuki tavsifle ilgilidir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşme GLK'nun konu ile ilgili 9. maddesinin 1. fıkrasında "Toplu İş Sözleşmesinden" taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar, kuralına yer verildikten sonra ikinci fıkrasında somut olayda gözönünde tutulması gereken ( Toplu İş Sözleşmesinin, imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerini taraf işçi sendikasınca işverene bildirdiği tarihten itibaren yararlanırlar ) biçiminde bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre bir işçinin işyerinde uygulamaya konulan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabilmesi için kural olarak, o sözleşmeni yürürlük başlangıç ve imza tarihlerinde çalışmakta olması gerekmektedir. Bu olguya dayanan yorum yolu öğretide ve yargı inançlarında da kararlılıkla sapma göstermeden süre gelmiştir. ( BKz. Seza Reisoğlu, 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu Şerhi, Ankara 1986 Sh. 140-141; Fevzi Şahlamın Toplu İş işçi-işveren ilişkileri, 4 Bası, İstanbul Sh. 83 ) Gerçekte de bu kabul anılan maddenin özüne ve sözüne uygun olup aksi bir yoruma müsait değildir. Bunun sonucu olarak anılan tarihler arasında işyerinde çalışmayan işçiler kural olarak Toplu İş Sözleşmesinden yararlanamazlar. Ancak böyle bir durumda bulunan işçilerin Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabilmeleri için sözleşmede özel; ayrık bir kurala yer verilmesi gerekir. Oysa somut olayda imza tarihinden önce işten ayrılanların Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılacaklarına dair ayrık bir kurala yer verilmiş değildir. Bu bağlamada hemen belirtelim ki, söz konusu Toplu İş sözleşmesinden sendikaya üye olanlar yararlanırlar" ve "40/a maddesindeki bu Toplu İş Sözleşmesi ile yapılan ücret zamlarının yürürlük başlangıç tarihinde çalışan işçilerin ücretlerine uygulanır" şekildeki hükümlerde az yukarda açıklanan hukuki sonucu değiştirecek nitelikte kabul edilemez, esasen Toplu İş Sözleşmesinin bu kuralları, gerçekte sendikaya üye işçilerin Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabileceklerine ve getirilen zamların da yürürlük başlangıç tarihinden itibaren uygulanacağına dair genel ve temel kuralların birer tekrarından ibarettir.
Hal böyle olunca anılan kuralların, Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi ile imza tarihi arasında ayrılan işçiler için ( olayda davacı yönünden ) özel ve ayrık biçimde öngörülmüş bir düzenleme olarak nitelendirilmesi olanağı yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararını Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17/6/1998 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.