 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/3-361
Karar No: 1998/373
Tarih: 27.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KİRA TESBİT DAVASI
MUSAKKAF VE GAYRİ MUSAKKAF TAŞINMAZLAR
GÖREVLİ MAHKEME
ÖZET : Gayri musakkaf nitelikte kiralananlara yönelik açılan kira tesbit davasında görev, miktar ana kuralına göre belirlenir.
6570 sayılı yasaya tabi musakkaf nitelikteki kiralananlar yönünden görev 1711 sayılı yasa ile değişik HUMK.nun 8/11-b-1 maddesi hükmüne göre çözümlenir.
(1086 s. HUMK. m. 8/1l-b-1)
(6570 s. GKK. m. 1)
(818 s. BK. m. 248)
Taraflar arasındaki "kira tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.5.1997 gün ve 1997/353-543 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.9.1997 gün ve 1997/8118-8515 sayılı ilamı ile; (... Davacı 1.1.1997 tarihinden itibaren yıllık kiranın 183.600.000 TL. olarak tesbit edilmesini talep etmiş, mahkemece endeks uygulanması suretiyle yıllık 89.892.000 TL. kira parasına karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 1.4.1990 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde dava konusu yerin "tarla" olduğu belirtilmiştir.
Nitekim, dava konusu mecur ile ilgili olarak 1.1.1995 dönemine ait kira parasının tespiti amacıyla Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, bilirkişi raporunda taşınmazın etrafı duvarla çevrili 9.13 m2 arazi olduğu demir, çimento ve kireç gibi malzemelerin satıldığı, büro şeklinde bir oda bulunduğu belirtilmiş, mahkemece taşınmazda bulunan büronun baraka niteliğinde olduğu, miktar itibariyle arsa vasfının üstün olduğu ve musakkaf taşınmaz niteliği taşımadığından bahisle 6570 sayılı Yasa kapsamına giremeyeceğinden, miktar itibariyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiş ve 3. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Bilahare dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, yıllık kiranın 1.1.1995 tarihinden itibaren 32.000.000 TL. kira parasına karar verilmiş ve 3. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır.
Bu durumda; dava konusu mecurun tarla vasfında olduğu anlaşıldığından yıllık kiranın 100.000.000 TL.'yi geçmesi nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu açıktır.
Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 1.1.1997 tarihinden itibaren yıllık kira parasının 183.600.000 TL.sı olarak tespitine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden kiralananın tarla vasfında gayri musakkaf olduğu belirgindir. Kaldı ki, bu konuda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında da ayrık bir görüşle bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, gayri musakkaf nitelikte bir kiralanana yönelik açılan kira tesbit davasının miktar ana kuralına bakılmaksızın HUMK. 8/Il, b, 1 maddesine dayanılarak Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp görülemeyeceğinin saptanmasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtelim ki, HUMK.nun 1711 sayılı kanunla değiştirilen 8/Il, b, 1. md.si "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davalarına ve bunlara karşılık olarak açılan davalara" bakmağa Sulh Mahkemelerini görevli kılarken, 6570 sayılı gayri menkul kiraları hakkında Kanunun uygulama alanı içinde kalan kiralananları amaçladığında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Gerçektende, GKK. 1. maddesiyle bu Kanunun uygulanması kiralanan yerin musakkaf (çatılı) bir taşınmaz olmasına hasredilmiştir. Bu maddenin kapsamında kalan musakkaf yerler hakkında, kira parasının tespiti davalarında görevli mahkemenin hangisi olacağını tayin sorunu, 30.4.1973 tarih ve 1711 sayılı Kanunla değiştirilinceye kadar Yargıtay'ın çeşitli kararlarına yol açmıştır (Yargıtay 3. HD. 15.5.1967 Tarih 2675 E. 2765 K.- H.G.K. 8.10.1969 Tarih 1969/3-415 E. 739 K. - H.G.K. 11.5.1968 T. 1966/ 3-1328 E. 311 K. - H.G.K. 27.3.1968 T. 1966/3-1327 E. 161 K.) İşte yasa koyucu, 1711 sayılı Kanunla musakkaf nitelikte kiralananlar yönünden ortaya çıkan Yargıtay İçtihatlarındaki bu kuşku ve duraksamaları kaldırmak amacıyla değişiklik yapmak ihtiyacını duymuş ve HUMK. md. 8/II, b.1. hükmünü getirmiştir. Görüldüğü üzere konu, bu açıdan değerlendirildiğinde anılan yasa hükmü 6570 sayılı Yasaya tabi yerler hakkında düzenlendiği ve münhasır kaldığı açıktır. Esasen, gayri musakkaf yerler hakkında görev yönünden bir sorun olmayıp miktar ana kuralına göre görevin tayin edileceğinde Yargıtay İçtihatlarının da sapma göstermeyen kararlılık ve görüş birliği vardır. Öte yandan kiralanan taşınmazın niteliğine bakarak çizilecek hukuki çerçevede bu kabulü zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki; Kiraya verilen musakkaf yerlere ilişkin uyuşmazlıklara 6570 sayılı Yasa hükümleri uygulanır (GKK. md.1). Gayri musakkaf taşınmaz mallar ise Borçlar Kanunun hükümlerine tabidir.
Her iki yasanın ilgili maddelerinin hukuki sonuç ve hükümleri ile koruma amaçları tamamen bir birinden farklıdır. Örneğin, kira parası, Borçlar Yasasının 248. maddesinde yer alan, kira akdinin esaslı unsurlarındandır. Yine, kiralanan taşınmazın, niteliği itibariyle 8570 sayılı Yasanın uygulama alanı içinde bulunması durumunda asıl olan,. kira müddetinin sonunda da kira akdinin devam etmesidir. ancak kira parasına ilişkin olarak, tarafların ihtilafa düşmeleri halinde sözleşmede doğan bu boşluk 18.11.1964 tarih, 2/4 sayılı Yargıtay inançları Birleştirme Kararı uyarınca hakim tarafından doldurulur. Borçlar Kanununa tabi olan yerlerde ise, akit kural olarak sözleşmede Öngörülen süre hitamında sona erer ve kiralananın kira parası hakkında taraflar arasında anlaşmazlık bulunması durumunda, kira akdinin asıl unsurlarından olan, kira bedeli konusundaki uyuşmazlık nedeni ile artık devam eden bir kira sözleşmesinin varlığından söz etme olanağı yoktur. Hal böyle olunca musakkaf olmayan ve BK.nununa tabi olan yerlerde bir kira akdinin varlığından söz edilemeyeceğine göre dava değeri gözetilerek görevin belirlenmesi kaçınılmazdır. Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.5.1998 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.