 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/20-855
Karar No: 1998/900
Tarih: 9.12.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ ( Orman tahdidi görmeyen yerler )
- ORMAN TAHDİDİ GÖRMEYEN YERLER ( Kadastro tesbitine itiraz )
- ZİLYEDLİKLE İKTİSAP ( Orman sayılan yerler )
- ORMAN SAYILAN Y ERLER ( Zilyedlikle iktisap )
743/m.639
6831/m.1,2/B
4785/m.639
DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 7.6.1991 gün ve 1978/2 - 1991/255 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 12.4.1993 gün ve 1992/5781 - 1993/2962 sayılı ilamı ile;
( ... 1- İncelenen dosya kapsamına, toplanan kanıtlara, kararın dayandığı gerekçeye göre, davalı Ayşe Keskin'in temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Orman Yönetiminin ve Hazine'nin temyiz itirazlarına gelince;
Tapulama sırasında 318 parsel numaralı 42.120 m2 miktarındaki taşınmaz, tapu kaydının kapsamında kaldığı belirtilmek suretiyle, ölü Mustafa ve Ümmügülsüm mirasçıları adına 9.10.1961'de tespit edilmiş Orman Yönetimi tarafından tespite itiraz edilmiştir. Dava aşamasında mahkemece, komisyonca bir karar verilmesi gerektiğinden tutanak ve ekleri tapulama komisyonuna devredilmiş, tapulama komisyonunun itiraz kabul etmesi üzerine, yukarıda adı geçenlerin mirasçıları tarafından dava açılmıştır.
Orman tahdidi görmeyen yerlerde, bir taşınmazın orman sayılıp sayılmayacağı yönünde karar verme yetkisi mahkemelere aittir. Tapulama komisyonlarının böyle bir yetkisi yoktur. Bu itibarla yetkisiz olan tapulama komisyonunun taşınmazı orman sayarak, tapulama dışı bırakması yolunda vermiş olduğu karar yok hükmündedir. Bu nedenle somut olayda Orman Yönetiminin davacı Ümmügülsüm ve Mustafa Mirasçılarının davalı durumlarına göre uyuşmazlığının çözümlenmesi gerekir. Buna rağmen, tüm mirasçıların davada taraf olduklarına göre, işin esasının incelenmesinde bir hukuki eksiklik görülmemiştir.
Dava aşamasında Orman Yasası'nın 1. ve 2/B maddesine göre yapılan tahdit çalışmaları, eldeki davanın varlığı nedeniyle kesinleşmez ve bu davanın aynı zamanda orman tahdidine itiraz davası olarak görülüp, çözümlenmesi gerekir.
Yerinde yapılan keşifte bilgisine başvurulan ormancı bilirkişi kurulu 8.4.1991 günlü raporlarında taşınmazın 1957 yılında düzenlenen memleket haritası ve hava fotoğraflarında yeşil örtü ile kaplı maki ve fundalık alan olduğunu açıklamış olup, ( A ) ve ( B ) harfli bölümlerin orman sayılan; ( C ), ve ( C3 ) ile işaretli bölümlerin ise, Orman Yasası'nın 1/J maddesine göre orman sayılmayan yer olduğunu bildirmiştir.
1.3.1989 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi dava konusu taşınmazın tarla niteliğinde olmayıp, tamamen ormanlık olduğunu, su kanalı geçtikten sonra narenciye bahçesi haline dönüştüğünü, 27.7.1990 tarihinde bilgisine başvurulan tanık Cemal Mert ise taşınmazın tamamen orman halinde olduğunu açıklamışlardır.
Bu açıklamalar karşısında, dava konusu taşınmazın tümünün öncesi itibariyle devlet ormanı olduğunun kabulü gerekir. Ormanlar kamu malı niteliğinde olup, zilyetlik ile kazanılamayacağı gibi, bu gibi yerlerde oluşan eski tarihli tapu kayıtları da 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre hukuki değerlerini yitirirler. Üzerindeki bitki örtüsü yok edilse bile toprağının salt orman toprağı olduğunun kabulü gerekir.
Değinilen yönler gözetilerek hüküm kurmak gerekirken, tamamı hakkında yazılı biçimde hüküm kurulması Usul ve Yasa'ya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1- Yerel mahkemece davanın reddine dair kurulan hüküm, davacı Ayşe Keskin vekili tarafından da temyiz edilmiş, Özel Dairece davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek, davalı Hazine ve Orman İdaresi yararına bozulmuştur. Davacı Ayşe Keskin vekilinin karar düzeltme talebi de Özel Dairece reddedilmiştir. Bu durum karşısında mahkemenin davacı Ayşe Keskin hakkında verdiği karar kesinleşmiştir ve direnme kararını temyize hakkı yoktur.
O itibarla, davacı Ayşe Keskin vekilinin temyiz istemi bu nedenle reddedilmelidir.
Davalı Hazine ve Orman İdaresi vekillerinin temyizine gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarında, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulun'ca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davacı Ayşe Keskin vekilinin direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından temyiz isteminin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine,
2- Davalı Orman İdaresi ve Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.