 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/20-136
Karar No: 1998/85
Tarih: 11.2.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YARGIDA AÇIKLIK VE NETLİK PRENSİBİ ( Kararın Tefhiminin Hüküm Sonucunun Duruşma Tutanağına Geçilerek Okunması Suretiyle Olması )
- DİRENME KARARI ( Önceki Kararda Direnilmesine Şeklinde Karar Verilememesi )
- ATIF YOLUYLA HÜKÜM ( Bozulan Karara )
1086/m.381,388,399
3402/m.9
DAVA : Taraflar arasındaki "Kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ayancık Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.12.1996 gün ve 1996/11 E- 19 K. sayılı kararın incelenmesi davacı idare temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi`nin 14.5.1997 gün ve 1997/4763 E- 5246 K. sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı Orman Genel Müdürlüğü Temsilcisi
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.nun 381. maddesi kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur. Bu biçim yargıda açıklık ne netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Öte yandan Yargıtay`ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. ( Hukuk Genel Kurulu`nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.9.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.9.1991 gün 355-440 sayılı Kararları ).
Ceza Genel Kurulu`nca CUMK.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268. maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden "Önceki hükümde direnilmesine" denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir. (Ceza Genel Kurulu`nun 2.2.1976 gün 22-25 sayılı Kararı).
Somut olayda da aslolan kısa ve gerekçeli kararda, hüküm fıkrası oluşturulmamış; yalnızca "Önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinilmiş, direnmeye konu 49 sayılı parselin kimin adına tapuya tescili gerektiği konusunda herhangi bir karar verilmemiştir.
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388. maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı Orman Genel Müdürlüğü Temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 11.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.