Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/1-821
Karar No: 1998/837
Tarih: 25.11.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • CAMİ VE EKLENTİLERİ ( Özel Mülkiyete Konu Olamamaları )
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Cami ve Eklentilerinin Özel Mülkiyete Konu Olamaması )
  • ÖZEL MÜLKİYETE KONU OLAMAMA ( Cami ve Eklentileri )
 
3402/m.16
2908/m.64
 
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 4.6.1996 gün ve 1995/244 E-1996/334 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 23.12.1997 gün ve 1997/14971-17735 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı dernek, kayden maliki bulunduğu 1634 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa olunan ve cami, imam evi, kuran kursu ile dükkanlardan oluşan yapılardan sadece kuran kursu binasının davalı vakfa bağışlanması amaçlanmış iken, dernek temsilcisinin kendisine verilen yetki hudutlarını aşarak taşınmazın tamamını davalıya bağış yoluyla temlik ettiğini ileri sürmüş, kurs binası dışındaki bölümler bakımından iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, mahkemece dava kabul edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, Taflan Merkez Camii ve Kuran Kursu Yaptırma ve Yaşatma Derneği adına arsa vasfı ile kayıtlı 1634 parsel sayılı taşınmaz üzerine, adı geçen dernek tarafından Cami, kuran kursu binası imam evi ve dükkanlar yaptırıldığı, vasfı değişen taşınmazın tamamının 12.1.1994 günlü akitle davalı vakfa bağış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Gerek yapılaşmanın amacı, gerekse yapıların özelliği ve tasarruf biçimi dikkate alındığında cami ve müştemilatının bir bütünlük oluşturduğu, bunları yekdiğerinden ayrı tutmanın olanaksız bulunduğu kuşkusuzdur.
Bilindiği ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 16. maddesinde ifade olunduğu üzere camiler kamunun ortak kullanmasına ayrılan kamu mallarındandır. Bu taşınmazların Kamu Tüzel kişileri dışında Özel ve Tüzel kişiler adına tesbiti ve tescili mümkün değildir. Öte yandan 2908 sayılı Dernekler Kanununun 64. maddesine göre dernekler, ikametgahları ile amaç ve faaliyetleri için gerekli olanlardan başka taşınmaz mala sahip olamazlar. Başlangıçta Taflan Merkez Cami ve Kuran Kursu Yaptırma ve Yaşatma adı ile kurulan davacı Derneğin daha sonra tüzük değişikliği ile "Taflan Merkez Cami Yaşatma Derneği" adını aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Cami ve müştemilatını inşa etmek amacı ile kurulan derneğin bu amacını gerçekleştirdiği, bunun sonucu olarak da artık oluşan eserin korunması ve yaşatılması yolunda amaç değişikliği yaptığı sabittir.
Bir yandan, 2908 sayılı Yasa'nın 64. maddesi hükmü, öte yandan davacı derneğin değişen amacı, nihayet taşınmazın cami ve müştemilatından oluşan vasfı gözetildiğinde davacının çekişmeli taşınmaz mülkiyetini edinemiyeceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan din hizmetleri bir bütündür. Nitekim davacı derneğin çekişmeli taşınmazdaki yapılaşma üniteleri bu bütünlüğün oluşmasına yöneliktir. Aynı çap dahilindeki camiyi kuran kursundan veya imam evinden ayrı tutmak mümkün olmadığı gibi, camiyi yaşatma amacının ekonomik dayanağını teşkil eden dükkanları da ayırmak olanaksızdır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.11.1998 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Adı geçen derneğin 29.8.1997 günlü genel kurul toplantısında alınan kararla, derneğe ait taşınmaz üzerinde bulunan Kuran Kursu binasının Diyanet Vakfına devri için karar alındığı, tapudaki temlik işleminin yerine getirilmesi içinde Yönetim Kurulunca dernek başkanı Mehmet Taşçı'ya yetki verildiği ne var ki, Mehmet Taşçı'nın bu sınırlı temsil yetkisinin dışına çıkarak Kuran Kursu binasının dışında kalan 1480 metrekarelik taşınmaz bölümünün tamamını vakfa bağışladığı kaydın dayanağını teşkil eden akit tablosu ile dosyada bulunan diğer belge ve bilgilerden anlaşılmaktadır.
Fenni bilirkişi tarafından düzenlenen 16.1.1996 tarihli rapor ve krokisi incelendiğinde 1800 metrekare yüzölçümündeki 1634 sayılı parselin yaklaşık 1/6'sına isabet eden 320 metrekarelik bir bölümü (187 metrekare bina, 133 metrekare arsa) kapsadığı görülmektedir. Belediyeden alınan cevabı yazı örneğinden de ifrazen bağışta imar yönünden bir sakınca olmadığı belirtilmiştir. Geride 1480 metrekarelik bir bölümü hakkında Diyanet Vakfına bağışı ve devri ile ilgili alınmış bir karar ve belge bulunmamaktadır. Geriye kalan bölümlerin raporda belirtildiği gibi 82 metrekaresi dükkan, 397 metrekaresi cami, 66 metrekaresi imamevi, 935 metrekare ise arsadan ibarettir. Haritasında da görüldüğü gibi birbiri ile bağlantısız ayrı ayrı bölümlerden oluşmaktadır. Cami dışında kalan bu bölümleride sanki tarihi özelliği olan bir külliye gibi kabul etmekte mümkün değildir. Birer basit yapıdan ibaret olup genel kurul kararı ile amacıda her zaman değiştirilebilir. Çoğunluk görüşünde derneğin, Dernekler Kanununa göre amaç ve faaliyetleri için gerekli olanından başka taşınmaz mala sahip olamayacağı, derneğin gayesinin değişmesi sebebiyle çekişmeli taşınmazın mülkiyetini edinemeyeceğine yer verilmiştir. Ne var ki adı geçen derneğin açtığı dava bir taşınmazın yeniden iktisabı ile ilgili bir dava değildir. Daha önce, tapu kaydına göre sahip olduğu taşınmazın bir bölümünün devrine ilişkin hukuki yetki aşımı nedeniyle yolsuz tescilin dayanağını oluşturan hukuki işlemin iptaline ilişkin bir davadır. Davanın konusu 2908 sayılı Yasanın 64. maddesinde açıklandığı şekilde ihtiyaç fazlası taşınmaz edinimi ile ilgili değildir. Bu konu idareyi ilgilendiren bir durumdur. Kaldı ki, idare tarafından anılan Yasaya dayanılarak dernek aleyhine açılmış bir dava bulunmamaktadır. Ortada öncesi derneğe ait olduğu tartışmasız olan bir tapu kaydı vardır. Bilindiği gibi tapu kayıtları iptale kadar geçerlidir.
Öte yandan, tapu kaydının ilk tesisi (hatta kadastral tutanağı) getirtilmediği için nasıl oluştuğu anlaşılamamıştır. Taşınmaz üzerindeki cami ve dükkanların muhtesat niteliğinde tesbit edildiği sanılmaktadır. Esasen davada caminin mülkiyeti dava konusu edilmemiştir. Caminin Teflan Belediyesi merkez camisi olduğu bilinmektedir. Dava, cami dışında kalan zemin mülkiyeti ile ilgilidir. Bilindiği gibi 3402 sayılı Yasanın 16/A maddesinde camiler kamu mallarından sayılmış ve bağlı olduğu il, ilçe, belediye, köy ve mahalle gibi ilgili mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adına tesbit edileceği hükme bağlanmıştır. Bu Yasa hükmünden de anlaşılacağı gibi camilerin özel mülkiyete konu olamayacağı kabul edilmiştir.Öyle olsaydı istendiği zaman ibadete açılır, istendiği zaman kapatılırdı, oysa camiler herkesin kullanımına açık kamuya ait orta malıdır. Bu bağlamda diyanet vakfınında caminin mülkiyetini iktisap etmesine yasal olanak yoktur. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde diyanet işlerinin görevinin ibadet yerlerini yönetmek olduğu açıkça gösterilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığının bir yan kuruluşu olan diyanet vakfı adına da caminin mülkiyetini geçirmek mümkün değildir.
Dosyaya celbedilen karar defteri incelendiğinde davacı derneğin cami dışındaki arsa ve dükkanların geliri ile caminin bakımını yaptırdıkları görülmektedir. Bu nedenledir ki, adli müzaharet (yardım) ile dava açabilecek kadar maddi olanaktan yoksun olan bir derneğin tüm taşınmazlarını vakfa bağışladığı düşünülemez.
Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, temsil yetkisinin kötüye kullanılmış olup olmamasıdır. 18.9.1991 tarih 1991/2-300 E.1991/418 K. Hukuk Genel Kurulu kararında; (temsil yetkisinin kötüye kullanılmasından söz edilmesi için birinci koşul temsil yetkisi olması, ikinci koşul temsil yetkisinin temsilci tarafından temsil olunanın irade beyanına ve çıkarına (menfaatine) aykırı biçimde kullanılması, üçüncü koşulda temlikin yapıldığı 3. kişinin Medeni Yasanın 3. maddesi anlamında iyi niyetli olmamasıdır. 3. kişinin duruma göre, temsilcinin görevine aykırı biçimde davrandığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hallerde iyi inanç ileri sürülemeyeceğinden bu kişi yasal korumadan yararlanamaz. (Prof.Dr.T.Esener Temsil 1961, Shf.65 vd. Borçlar Huk. 1969 Shf.255 vd.) Temsilci temsil yetkisini kötüye kullanmış olupta 3. kişi bu hususu biliyor ise Medeni Kanunun 2. maddesinde deyimini bulan hakkın kötüye kullanılması söz konusu olur) denilmektedir. Somut olayda da durum buna benzemektedir. Bir defa aktin dayanağını teşkil eden akit tablosunda, temsilcinin temsil yetkisi Samsun Valiliği Emniyet Müdürlüğünün 15.12.1993 günlü ve 14211 sayılı yazısında gösterildiği vurgulanmıştır. Temsil yetkisini içeren bu yazı örneği dosyada mevcuttur. Bu yazı örneğinde de özellikle Kuran Kursu binasının devrine yetki verildiği açıkça belirtilmiştir. Aktin dayanağı olan ve tapu sicilinde ibraz edilen bu belgeye göre devralan vakıf temsilcisinin bu durumu bilmediği ileri sürülemez. Bu durum karşısında iyi inançtan da söz edilemez. Şu hale göre, olayda Hukuk Genel Kurulu Kararında benimsenen temsil yetkisinin kötüye kullanılması ile ilgili unsurların tümü gerçekleşmiştir.
Bu itibarla vakfa yapılan taşınmaz bağışının genel kurul kararında belirtildiği gibi Kuran Kursu binası ile sınırlı olduğu, ifrazı mümkün olan bu bölümünde krokisinde (A) harfiyle gösterildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve kanuna uygun olup yerel mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu düşüncesi ile hükmün onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.
 
Hüseyin Örmeci
7. Hukuk D. Başkanı
Yavuz Öztürk
1. Hukuk D. Üyesi
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini