Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1998/13-439
K. 1998/363
T. 27.05.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA: Taraflar arasındaki "İtirazın iptali, alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.10.1995 gün ve 1995/30 E-964 K. sayılı Kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.04.1996 gün ve 1996/2616-3512 sayılı ilamı ile; "... davacı avukat davalılar ile aralarında 01.05.1994 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmede belirtilen davaların tarafların anlaşmaları ile sonuçlandığını, vekalet ücreti olarak kendisine sadece 30.000.000 TL ödediklerini, bakiye vekalet ücretinin tahsili için yapılan icra takibine davalıların itirazda bulunduklarını öne sürerek itirazın iptaline, takibin devamına 565.000.000 TL`nin 11.12.1994 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşme konusu davaların tarafların karşılıklı feragatı sonucu ortadan kaldırıldığını savunmuşlar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulü ile davalıların vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına 565.000.000 TL`nin takip tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Öncelikle belirtelim ki avukatlık ücreti maktu bir miktarı göstermek üzere avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırabilir. Gerçekte de 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 163. maddesinin ikinci fıkrasında avukatlık ücretinin avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabileceği buyurulduktan sonra 164 üncü maddenin birinci fıkrasında da ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gerektiğini belirtmiştir. Bu kurala özel bir sınırlandırma Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile getirilmiştir. Bu istisnai durum ancak bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Buna göre davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmibeşi aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilecektir.
Burada avukatlık ücreti ile dava olunan veya hüküm altına alınacak şeyin değeri arasında bağlantı kurulduğunda yasa koyucu makul kararlaştırılan avukatlık ücretinde olduğu gibi serbesti ilkesini benimsememiş tarafların iradesine sanırlandırma getirmiştir. Bu sınırlandırmalar kamu düzeni ile ilgili olduğu için uyulmadığı takdirde avukatlık asgari ücret tarifesine göre ücret belirlenir. Anlatılanlar yargılamanın her aşamasında yargıç tarafından görevinden ötürü gözönünde tutulur.
Dava konusu olayda davacı avukat ile vekil eden davalılar arasında 01.05.1994 gününde düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesinin ücret bölümünde kazanılan her dava için avukata iş sahibi lehine hükmolunacak miktarın % 10`u avukatlık ücreti olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davanın sonucuna katılım şeklinde kararlaştırılan ve başarı şartını içermeyen bu sözleşme Avukatlık Kanununun 164. madde hükmü uyarınca geçersizdir. Davacı avukat ancak avukatlık asgari ücret tarifesine göre vekalet ücreti isteyebilir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır ..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.05.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini