 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/11-863
Karar No: 1998/895
Tarih: 9.12.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.2.1997 gün ve 1996/462 E-1997/97 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.2.1998 gün ve 1998/328-687 sayılı ilamı ile (... Davacı vekili 26.9.1995 tarihli genel kurulda yönetime seçilemeyen eski yönetici olan davalılar Sefer ve Fahrettin'in aksine genel kurul kararı olmasına rağmen sanki borç para alınmış gibi senetler düzenlendiklerini bunların üç tanesinin diğer davalı Gülşen'e verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin bu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Gülşen I... vekili, senetlerin geçerli olduğunu, kooperatifin müvekkilinden borç para aldığını 29.6.1995 tarihli genel kurulda öğrenmesine rağmen bilançosunun kabul edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, eski yönetim kurulu üyelerine karşı böyle bir davanın yöneltilemeyeceği, davalı
Gülşen'in ise kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, Dairemizin 6.10.1997 tarihli ilamı ile ve özetle; "davalı Gülşen'in kooperatif ortağı ve yedek yönetici olup, kooperatifin borç para alamayacağına ilişkin genel kurulda hazır olduğuna göre, kooperatifin senetler için sorumlu tutulamayacağından davanın Gülşen yönünden kabulü gerekirken..." gerekçeleri ile davacı yararına bozulmuştur.
Davalı Gülşen I... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacı kooperatifin 22.3.1993 tarihinde yapılan yersel kurul toplantısında "kooperatifin kredi kullanmayacağı, borç para alamayacağı" hususlarında kararlar alındığı ve bu genel kurulda tüm davalıların hazır olduğu ihtilafsızdır. Ancak, bu yöndeki genel kurul kararına rağmen şayet kooperatif bir ortağından gerçekten borç para almış ve karşılığında senet vermiş ise, sırf bu genel kurul kararı dayanak yapılarak borçlu olmadığının tesbiti istenemez.
Ancak, somut olayda, esasen borç para alınmasının dahi söz konusu olmadığı, zamanın yöneticileri hakkında ceza davaları açıldığı kooperatif tarafından ileri sürülmüş ve ceza dosyaları numaraları bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekilinin başkaca delillerimiz şoktur şeklindeki beyanı ile yetinilemeyip, kooperatif ile ortağı arasında böyle bir davada, ilgili ceza dosyalarının da celbedilerek incelenmesi, iş bu dava konusu olayla ilgili bir ceza soruşturması olup olmadığının belirlenmesi ve kooperatif kayıtları üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılarak gerçekten davalı Güleşen'den alınmış bir borç para olup olmadığının tesbiti ile hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermek gerekirdi. Yerel mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken dairemizin 6.10.1997 tarihli ilamında yazılı nedenlerle bozulması isabetsiz görüldüğünden, davalı Gülşen I... 'in vekilinin karar düzeltme itirazlarının bu itibarla kabulüne, hükmün bu gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Gülşen I... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile dairemiz 6.10.1997 tarih ve 6047-6700 sayılı ilamındaki bozma nedenlerinin kaldırılarak kararın yukarıdaki gerekçeye nazaran bozulmasına...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresince temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Dava, davacı kooperatifin keşidecisi, davalılardan Gülşen I...'in lehtarı gözüktüğü üç adet bononun gerçek bir borç ilişkisinden doğmadığı iddiasına dayalı olup, davacı kooperatif bonoları temsilci sıfatıyle imzalayan davalı Sefer B... ve Fahrettin Y...'nın kooperatifi gerek gerçek şahıslara gerekse kurum ve bankalara karşı borçlandıramayacaklarının 22.3.1993 tarihli genel kurulda kararlaştırıldığını ve böylece temsil yetkilerinin sınırlandırıldığını, bu durumu aynı genel kurul toplantısında hazır bulunan ve yönetim kurulu yedek üyeliğine seçilen Gülşen I...'inde bildiğini, buna rağmen 29.6.1995 tarihli genel kurul toplantısında yeniden yönetim kuruluna seçilemeyen Sefer B... ve Fahrettin Y... ile Gülşen'in hileli suretle anlaşarak önceki tarihli dava konusu bonoları tanzim ederek kooperatifi olmayan borcu için borçlandırmak istediklerini de öne sürmüş bulunmaktadır.
Mahkemece davacı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu bonolar karşılığında kooperatifin kasasına bir para girmişse artık bu durumda bu paradan yararlanan kooperatifin yetkisiz temsilcinin yaptığı borçlanmayı benimsediği, bir başka deyişle borçlanılmaya icazet verdiğinin ve kooperatifin bonolarla borçlu olduğunun kabulü gerekir. Kooperatif kayıtlarında bonolara ve karşıyığında bir para girişine rastlanmaz ise bu dava davacının yukarıda açıklanan hile iddiası üzerinde durulup gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmalı davacının delilleri arasında bildirildiği ceza dosyasıda celp ve tetkik edilip davaya etkisi açıklığa kavuşturulmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. O itibarla Hukuk Genel Kurlunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.Um:K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 9.12.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.