 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/10-623
Karar No: 1998/674
Tarih: 7.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İHRACATCI FİRMANIN SSK.PRİM BORCU ( Merkez Bankasının sorumluluğu )
- SSK. PRİMLERİNİN MERKEZ BANKASINCA ÖDENMESİ ( İhracatcı firma )
506/m.80/1
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "ödeme emrinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.3.1997 gün ve 1996/1479-1997/263 sayılı kararın incelenmesi davalı S.S.K. vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 25.12.1997 gün ve 1997/4092-9313 sayılı ilamı ile;
( ...1- Davanın, yasal hasım olan SSK. Genel Müdürlüğü yerine, temsilcide yanılma sonucu Bakırköy Sigorta Müdürlüğü aleyhine açılmış ve karar başlığında davalı olarak Bakırköy Sigorta Müdürlüğünün gösterilmiş olmasına dair isabetsizlik, davanın Kurum avukatlarınca takip ve temyiz edilmiş olması karşısında 4792 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca, davalının; SSK. Genel Müdürlüğü olarak anlaşılmasının mümkün bulunmasına göre bozma sebebi sayılmamıştır.
2- Bakırköy Sigorta Müdürlüğünün davacının 1995/8,9,10,11,12 aylarına ait prim ve gecikme zammı borcunu ödemesi için ödeme emri gönderdiği, ödeme emrinde gecikme zammının 31.7.1996 tarihi itibariyle hesaplandığı, dolayısıyla bu tarihten sonra tahsil tarihine kadar ayrıca %15 gecikme ödemesi gerektiğinin belirtildiği ödeme emrinin tebliğinden sonra davacının işbu davayı açtığı görülmektedir. İcra takibi 6183 sayılı Yasa hükümleri gereğince bizzat Kurumun ilgili ünitesince gerçekleştirilmiştir.
Davacı iddiasında talep edilen aylara ait prim borcunun Merkez Bankasındaki hakediş belgesinde gösterilen paradan her ay sözü geçen banka tarafından ödeneceğini Bakırköy Sigorta Müdürlüğüne bildirildiğini, buna ait gereken belgeleri de adı geçen müdürlüğe verdiğini, primlerin hakediş belgesinde gösterilen alacaktan ödeneceği hususunda anlaştıklarını, ancak bilahare öğrendiklerine göre bankanın Kurumun prim alacağını nakit sıkıntısı ve Hazine müsteşarlığının provizyon vermemesi nedeniyle ödemediğini öğrendiğini, Hazinenin provizyon vermemesinin kendisini ilgilendirmediğini aslında prim borcunun esasına her hangi bir itirazının olmadığını, gecikmenin Hazine Müsteşarlığının kusurundan kaynaklandığını öne sürmüş gecikme zammının tahsili istemine ilişkin ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Ödeme emrinde gösterilen prim aslının takipten sonra davacı tarafından ödendiği konusunda her hangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Yasa'nın 80/ilk maddesi gereğince işverenin çalıştırdığı sigortalıların primlerini ertesi ayın sonuna kadar ödemesi gerekir. Takip konusu yapılan olayda primlerin süresinde ödenmediği açıktır.
Olayla ilgili olarak Bakanlar Kurulu kararında söz edilmekte ise de Bakanlar Kurulu kararıyla kanun hükmü ortadan kaldırılamıyacağı gibi tadil dahi edilemez. Çözümlenmesi gereken hukuksal sorun primlerin geç ödenmesinden ötürü davacıya yüklenecek bir kusur mevcut mudur? Başka bir anlatımla davacı temerrüdü düşmüş müdür?
Davacı, ihracatçıların prim borçlarının Merkez Bankasındaki hak edişlerden ödeneceğine dair Merkez Bankası ile Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılan 1.8.1994 tarihli protokole dayanmaktadır.
Söz konusu protokolün 1. maddesinde: "İmalatçı veya ihracatçıların Kurum'a olan ( prim+gecikme zammı ) borçlarının, kararname gereği performanslarına göre adlarına tahakkuk edecek hakediş tutarlarından mahsup edilmesine teminen Banka, sadece bu ,işlemlerle sınırlı kalmak üzere destekleme ve fiyat istikrar fonundan firma adına tefrik edilen tutarda Kurum ünitesi adına çek düzenleyecektir" hükmünün yer aldığı görülmektedir.
Protokolün diğer maddelerine göre: işveren, Kurumdan alacağını gösteren "borç döküm formunu" bankanın ilgili şubesine ibraz edecek, bu şube söz konusu formda belirtilen meblağı aşmamak üzere Kurum ünitesinin lehine düzenleyeceği çeki ilgili firmaya verecek, firma bu çeki Kurum ünitesine teslim edecek, Kurum ünitesi de ilgili firmaya prim tahsil makbuzu düzenleyip verecektir. Şayet fon kaynakları müsait değilse protokol hükümleri uygulanmayacak, fonda para bulunmaması halinde Bankaca çek düzenlenmiyecektir. Görüldüğü gibi protokol davacıya bazı mükellefiyetler yüklemiştir.
Davacının çek düzenlettirme dışında diğer görevlerini yerine getirdiği görülmektedir. Ancak, Merkez Bankası'nın, Hazine Müşteşarlığınca provizyon verilmemesi nedeniyle çek keşide etmediği anlaşılmaktadır.
Şayet provizyon verilmemesi fonda para olmadığını ifade ediyorsa davacının prim borçlarının süresinde Kurum'a ödemesi gerekirdi. Kuşkusuz fonda para olmaması davanın reddini gerektirecektir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı S.S.K. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.