Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1998/10-183
Karar No: 1998/233
Tarih: 18.3.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
RUCUAN TAZMİNAT
ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI
ÖZET : Davalının suç sayılır hareketi ile ölen Bağ-Kurulunun hak sahiplerine bağlanan ilk aylık üzerinden hesaplanan peşin değeri rücuan istenebilir. Ancak sonradan kanunla aylıklarda yapılan artışın peşin değeri rücu yolu ile istenemez.
(1479 s. Bağ-Kur. K. m. 63)
(2926 s. TÇK. m. 47)
(506 s. SSK. m. 26)
(743 s.MK.m.74)
 
 
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Aksaray Asliye 1. Hukuk (İş) Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulü -kısmen reddine dair verilen 19.12.1996 gün ve 1994/296 E-1996/778 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 8.5.1997 gün ve 3547 - 3483 sayılı ilamiyle; (.... Dava; 11.8.1991 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden Bağ-Kur Tarım sigortalısı Çapar'ın hak sahiplerine yapılan ödemeler üzerine uğranılan 53.257.579 lira Kurum zararının rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 2926 sayılı Kanunun 47. maddesidir.
 
1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde 3396 Kanunla yapılan değişiklik gereğince, Kurumun rücu alacağı; yapılan yardımların ilk peşin değeri ile sınırlıdır. Davanın yasal dayanağını teşkil eden 2926 sayılı Kanunun 47. maddesinde ise ilk peşin değere ilişkin bir sınırlama olmadığı gibi 3396 sayılı Kanun 2926 sayılı Kanundan sonra yürürlüğe girmesine rağmen, 1479 sayılı Kanun'un 63. maddesine uygun biçimde 2926 sayılı Kanunun 47. maddesinde her hangi bir değişiklik yapılmamış ve bu madde hükmü aynen muhafaza edilmiştir. Bu durumda, Bağ-Kur Tarım sigortalıları ile bunların hak sahiplerine yapılan yardımlardan; üçüncü kişilerin sorumluluğunda artık ilk peşin değer sınırlamasından söz edilemez. Davacı Kurum, bu çerçevede zamanaşımı süresi içinde ve tavanla sınırlı biçimde ilk peşin değerler yanında sonraki artışları da isteyebilir.
Mahkemece yapılacak iş, Kurumun, zararlandırıcı sigorta olayına sebebiyet veren davalının %62.5 oranında kusurlu olduğu da gözetilerek davalıdan isteyebileceği maddi tazminat (Tavan) miktarı belirlemek ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun'unun 74. maddesindeki taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak tavan aşılmamak kaydıyla hüküm kurmaktan ibarettir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
 
Temyiz Eden: Davacı vekili
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, 2926 sayılı Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 47. maddesi uyarınca, Bağ-Kurun 3. kişinin suç sayılır hareketi sonucu bu kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir durumun doğması halinde 3. kişiden yapılan yardımının ilk peşin değerini mi yoksa yardımlardaki artışı da isteyebilip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
 
Şu haliyle davanın dayanağı sözü edilen 2926 sayılı Yasa'nın 47. maddesidir. Bağ-Kur'un anılan maddeye dayanarak rücu hakkını kullanabilmesi için 3. kişinin suç sayılır hareketinin gerçekleşmiş olması ve sigortalıya kanunda sayılan yardımların yapılması gerekir. Olayda davalının suç sayılır hareketi ile Bağ-Kurulunun öldüğü ve hak sahiplerine aylık bağlandığı, davacının Bağ-Kur'luya bağlanan ilk peşin değerli aylık ile sonradan aylıklardaki artışın peşin değerini rücuan davalıdan istediği mahkemece ilk peşin değerli aylığa hükmedildiği, aylıklardaki artışa ilişkin talebin reddine karar verildiği görülmektedir. Bilindiği gibi Bağ-Kur yürürlükteki kat sayıyı uygulamak suretiyle sigortalıya aylık bağlamakta, müteakip senelerde bütçe kanunu ile saptanan katsayıya göre daha önce bağlanan aylıkları arttırmaktadır. Bağ Kurun bağlanan İlk aylığın peşin değerini isteyebileceği çekişmesizdir. Uyuşmazlık Kanunla aylıklarda yapılan artışın peşin değerinin istenilebilip istenilemeyeceği konusu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hemen belirtelim ki, artışların rücu yolu ile istenebilmesi için yasanın özü ve sözünün böyle bir yoruma uygun olması gerekir. Oysa 47. maddede aynen ".... Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bu konuda belirtilen gerekli yardımları yapar... 3. kişilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, artışların istenebileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aksinin kabul edilmesi halinde tazmin sorumlusunun devamlı olarak yıllarca dava tehdidi altında bırakılmasına üstünlük tanınır ki, böyle bir yorum hukukun evrensel kurallarına aykırı düşeceği gibi yasa koyucunun bu şekilde hukuka aykırı sonuç doğuracak biçimde "norm" koyması düşünülemez. 0 halde madde konular amacına uygun olarak yorumlandığın da artışların istenemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
 
Bozma kararında açıkça belli olmamakla birlikte, Özel Dairenin 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde kabul edilen halefiyet ilkesinden esinlenerek artışların istenebileceği sonucuna vardığı anlaşılmaktadır. Oysa 26. maddenin düzenleniş biçimi ile 47. maddenin düzenleniş biçimi birbirinden tamamen farklıdır. 26. maddede ".... sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir", hükmü yer almıştır. Bu hüküm gerek 1.7.1994 tarih ve 1992/3 Esas, 1994/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında, gerekse Yargıtay uygulamasında halef iyet olarak vurgulanmış ise de, ancak ne 47. maddede ne de 2926 sayılı Kanunda bu tür rücu davalarının "halef iyet" esasına göre açılabileceğine dair her hangi bir hüküm bulunmadığı gibi "halefiyeti çağrıştıracak.başka bir hükme de rastlanılmamaktadır.
 
Öbür yandan diğer Bağ-Kur sigortalılarının Sosyal Sigorta hakları 1479 sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nda düzenlenmiş olup, bağlı oldukları Sosyal Güvenlik Kuruluşu "Bağ-Kur"dur. 2926 sayılı Yasa'ya tabi olan sigortalıların bağlı oldukları kuruluş da Bağ-Kur'dur. 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde, yapılan yardımların ilk peşin değerinin İstenebileceği dolayısıyla artışların istenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ilk metninde böyle bir hüküm yok iken 3165 sayılı Yasa ile az önce işaret edilen değişiklik getirilmiştir. 63. maddede dahi 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesine koşut herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Tersine yapılan yardımların ilk peşin değerinin istenebileceği öngörülmüş olmakla halefiyet ilkesinden uzaklaşılmıştır. Şayet Yasa koyucu halefiyet esasını benimsemiş olsaydı, 63. maddede veya diğer maddelerde Bağ-Kur'un rücu hakkının halefiyete dayandığını açıkça belirtmesi gerekirdi. Nitekim, Medeni Kanunumuzda, Türk Ticaret Kanununda halefiyete dayanan hukuki düzenlemeler özellikle gösterilmiştir. Dahası asıl temel Kanun olan 1479 sayılı Kanunda artışların istenemeyeceği hükmü getirilmiş iken 1479 sayılı Kanuna nazaran özel nitelikteki 2926 sayılı Yasa'dan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde artışların istenilebileceğini kabul etmek çelişki teşkil eder ki Yasa koyucunun böyle bir çelişkiyi amaçlamış olması düşünülemez. Kaldı ki, bu yön amaçlansaydı 47. maddede açıkça belirtme yapılırdı. Esasen çelişkili davranış içine girmeyi mazur gösterecek makul ve hukuki bir nedende bulunmamaktadır.
 
Deyim yerindeyse 2926 sayılı Kanun 1479 sayılı Kanun'un şemsiyesi altındadır. Temel Kanun'da artışlar istenemediğine göre daha özel nitelikteki 2926 sayılı Yasa gereğince de artışların talep edilememesi hukukun mantık ve yorum kullarına uygun düşeceği kuşkusuzdur.
 
Açıklanan bu nedenle usul ve kanuna uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
 
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunun değiştiren 3165 sayılı Kanun gereğince kurumdan harç alınmasına gerek olmadığına, 18.3.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini