 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/8-689
Karar No : 1997/901
Tarih : 5.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İHYA YOLU İLE İKTİSAP
- TESCİL DAVASINDA HUKUKİ SEBEBİN DEĞİŞTİRİLMESİ
- İMAR PLANI DAHİLİNDE İHYA
- İFRAZ İMKANININ ARAŞTIRILMASI ( İhya )
3402/m.15,46,47
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.7.1993 gün ve 1988/295 E - 1993/328 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.2.1995 gün ve 1995/1656 - 2015 sayılı ilamı;
( ... Davacı, kendisine ait taşınmaz bölümlerinin Hazineye ait 673 ada, 20 parsel içerisinde tesbit edildiğini ileri sürerek bu yerlere ait tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı dilekçesinde dava konusu ettiği taşınmaz bölümlerinin Kadastro çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakıldığını ileri sürerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesi hükmü uyarınca adına tesciline karar verilmesini istediği halde, yargılamanın devamı bulunduğunu ileri sürerek bu yerlere ait kaydın iptali ile adına tescilini istemiştir. 673 ada 20 parsel, aynı anda 6 parselden ifrazen oluşmuştur. 673 ada 6 parsel, 22.5.1975 tarihinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıraç yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacının dilekçesinde bildirmiş olduğu 673 ada 11 parsel 24.2.1947 gün ve 56 numaralı, aynı ada 13 parselle aynı tarih 54 numaralı tapu kaydına dayanılarak davacının satıcıları adına tesbit edilmiş, daha sonra tapudaki temlik işlemleri ile her iki parsel davacıya geçmiştir. 11 parsele ait dayanak tapu kaydının batısı hali, kilise ve müştemilatı, kuzeyi yol ve maliye merası, 13 parsele ait dayanak tapu kaydının kuzeyi bayır ve kayalık, batısıda kayalık olarak gösterilmiştir. Dava konusu edilen taşınmazda paftaya göre davacıya ait 11 ve 13 parsellerin batısında yer almaktadır. Yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazların eskiden beri tarım arazisi olduğunu, davacı ve satıcıları tarafından tasarruf edildiğini, tanık Hüsnü Yılmaz'da taşınmazların öncesi itibariyle kayalık olduğunu, bu yerde gerçek kişi ve belediyenin taş alması sonucu dava konusu yerlerin ortaya çıktığını bildirmişler, ziraatçi bilirkişi Mehmet Türkmen tarafından düzenlenen 5.7.1993 günlü raporda taşınmazların ihya edilmiş yerler olduğunu, ihya ve kullanımın 45 - 50 seneden bu yana süre geldiği açıklanmıştır. Az öncede açıklandığı |zere davacı dilekçesinden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesiyle yeni bir imkan getirildiğini ifade etmiş, ziraatçi bilirkişide taşınmazların ihya edildiğini açıklamıştır. Bu durumda davacının ihya sebebine dayanarak istekte bulunduğunun kabulü gerekir. Taşınmazların ihya edildiği belirlendiğine göre ihyaya ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde yazılı tüm olumlu ve olumsuz koşulları gözönünde tutulmalıdır. Taşınmazın öncesi itibariyle kayalık yerler olduğu ve bu yerlerin taşocağı olarak kullanıldığı bir kısım tanıklar tarafından ifade edildiğine göre ihya olgusunun nasıl gerçekleştiğinin kanıtlanması gerekir. Yerel bilirkişi ve tanıkların yeniden yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak dava konusu taşınmazların başında dinlenilmeleri, bu yerlerin öncesi itibariyle niteliği, ihya edilip edilmedikleri, ihya edilmişler ise kim tarafından ve ne suretle yapıldığı, ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, o tarihten tesbit tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçip geçmediği, ihya sonucu taşınmazların tarım arazisi niteliği kazanıp kazanmadıkları ve ekonomik amaçlarına uygun olarak tasarruf edilip edilmediğinin kendilerinden sorulup belirlenmesi, ayrıca Kadastro Kanununun 17. maddesi hükmü gözönünde tutularak taşınmazın Belediye İmar planı içinde olup olmadığının Belediye Başkanlığından sorulması, imar planı dahilinde kalan bir yerin imar ve ihya yolu ile kazanılmayacağının gözönünde tutulması, ihyaya ilişkin koşullar davacı lehine oluştuğu takdirde Kadastro Kanununun 15. maddesi hükmü uyarınca bu yerlerin ifrazının mümkün olup olmayacağının Belediyeden sorulması, bu deliller toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması Yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararınının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.