 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/543
Karar No : 1997/827
Tarih : 15.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "fark, kıdem, ihbar tazminatı, ücret, kıdem, teşvik ve izin ücreti alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 25.9.1996 gün ve 1995/590 E., 1996/440 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 25.2.1997 gün ve 1996/22234-1997/3126 sayılı ilamı ile; (... Davacı dava dilekçesinde işyerinde uygulanmakta olan Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlüğe girdiği tarihten sonra iş akdinin feshedildiğini bildirerek fark alacak isteğinde bulunmuştur. Dosya içeriğine göre 1.6.1994 -31.5.1996 Toplu İş Sözleşmesi 15.3.1995 tarihinde imzalanmıştır. Davacının sözleşmesi yürürlük başlangıç tarihinden sonra, imza tarihinden önce 13.6.1994 tarihinde tazminatları peşin ödenmek suretiyle feshedilmiştir. İmza tarihinde çalışması olmayan davacının Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanılabilmesi için sözleşmede özel bir hüküm bulunması gerekir. TİS'de böyle bir hükme yer verilmiş değildir. 2822 sayılı TİS Grev ve Lokavt Kanunu'nun 9. maddesine göre TİS'in imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olan ve çalışmakta bulunan işçiler TİS'den yararlanırlar. TİS'de bunun aksine yani imza tarihinden önce ve yürürlük tarihinden sonra hizmet akti feshedilenlerin sözleşmeden yararlanacaklarına dair bir kural mevcut değildir. Mahkemenin, yasanın 9. maddesine yanlış anlam vererek TİS'den doğan farklara karar vermesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı işçi, davalıya ait işyerinde çalışıken 1475 sayılı İş Kanunu'nun 13. ve 14. maddelerine göre ihbar ve kıdem tazminatları ve diğer işçilik hakları ödenerek hizmet sözleşmesinin feshediğini, ancak işyerinde uygulanmak üzere yürürlüğe konulan Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük başlangıç tarihinden sonra bu fesih işlemi gerçekleştirildiği halde, hakkında Toplu İş Sözleşmesi hükümleri uygulanmadığını, bir başka anlatımla kendisinin anılan sözleşmeden yararlandırılmadığını öne sürerek hak tazminat ve alacak isteklerinde bulunmuştur.
Davalı işveren Toplu İş Sözleşmesi'nin imzası tarihinde davacı işçinin çalışmadığı için bu sözleşmeden yararlandırılmasının mümkün olmadığını savunmuş davanın reddini dilemiştir. Mahkemece pozitif hukukumuzda Toplu İş Sözleşmesi yürürlük başlangıç tarihi ile imzası tarihi arasında tazminat ve işçilik haklarını hak edecek şekilde ayrılanların Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlandırılmayacaklarını öngören bir kurala yer verilmediğini, aslında bu konuda yasal bir boşluk bulunduğunu belirtilerek istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük başlangıç tarihi ile imza tarihi arasında, hizmet sözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatları ile işçilik haklarını hak edecek şekilde ayrılan işçilerin Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanıp yararlanmayacağının belirmesinde toplanmakta olup, tamamen hukuki tavsifle ilgilidir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi GLK'nin konu ile ilgili 9. maddesinin 1 fıkrasında "Toplu İş Sözleşmesi'den" taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar, kuralına yer verildikten sonra ikinci fıkrasında somut olayda göz önünde tutulması gereken (Toplu İş Sözleşmesi'nin, imzalaması tarihinde taraf sendika üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerini taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar) biçiminde bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre bir işçinin işyerinde uygulamaya konulan Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanabilmesi için kural olarak, o sözleşmenin yürürlük başlangıç ve imza tarihlerinde çalışmakta olması gerekmektedir. bu olguya dayanan yorum yolu öğretide ve yargı inançlarında da kararlılıkla sapma göstermeden süre gelmiştir (Bkz.Seza Reisoğlu, 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu Şerhi, Ankara, 1986, s. 140-141; Fevzi Şahlanan, Toplu İş Sözleşmesi, İstanbul, 1992, s. 133 vd; Kemal Oğuzman, Hukuki Yönden İşçi-İşveren İlişkileri, 4. bası, İstanbul, s.83). Gerçekte de bu kabul anılan maddenin özüne ve sözüne uygun olup, aksi bir yoruma müsait değildir. bunun sonucu olarak anılan tarihler arasında işyerinde çalışmayan işçiler, kural olarak Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanamazlar. Ancak böyle bir durumda bulunan işçilerin Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanabilmeleri için sözleşmede özel; ayrık bir kurala yer verilmesi gerekir. Oysa somut olayda imza tarihinden önce işten ayrılanların Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlandırılacaklarına dair ayrık bir kurala yer verilmiş değildir. Bu bağlamda hemen belirtelim ki söz konusu Toplu İş Sözleşmesi'nin 6/a maddesinde öngörülen, "bu Toplu İş Sözleşmesi'nden sendikaya üye olanlar yararlanırlar" ve 40/a maddesindeki "bu Toplu İş Sözleşmesi ile yapılan ücret zamlarının yürürlük başlangıç tarihinde çalışan işçilerin ücretlerine uygulanır" şeklindeki hükümler de az yukarıda açıklanan hukuki sonucu değiştirecek nitelikte kabul edilemez, esasen Toplu İş Sözleşmesi'nin bu kuralları, gerçekte sendikaya üye işçilerin Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanabileceklerine ve getirilen zamların da yürürlük başlangıç tarihinden itibaren uygulanacağına dair genel ve temel kuralların birer tekrarından ibarettir.
Hal böyle olunca anılan kuralların, Toplu İş Sözleşmesi'nin yürürlük başlangıç tarihi ile imza tarihi arasında ayrılan işçiler için (olayda davacı yönünden) özel ve ayrık biçimde öngörülmüş bir düzenleme olarak nitelendirilmesi olanağı yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden domlayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.10.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Toplu İş Sözleşmesi'nden "Toplu İş Sözleşmesi'nin imza tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden itibaren yararlanırlar" (2822 sayılı kanun 9/2).
Davacını, davalıya ait işyerinden ayrıldığı 13.6.1994 tarihinde Toplu İş Sözleşmesi'nin tarafı olan sendikaya üye olduğunda bir ihtilaf yoktur. Dosya arasında bulunan sendika yazısından davacının Toplu İş Sözleşmesi'nin imzalandığı 15.3.1995 tarihinde sendika üyeliğinin sona ermediği anlaşılmaktadır.
Toplu İş Sözleşmesi'nin 5/b ve 6/a maddesinde kanuna paralel olarak "Bu TİS kapsamına giren işyerlerinde çalışan T.Çimse İş Sendikası üyeleri Toplu İş Sözleşmesi'nin bütün hükümlerinden istifade ederler" ve "Bu TİS taraf sendikaya üye olanlara uygulanır" denmiştir.
Gerek kanunda ve gerekse Toplu İş sözleşmesi'nde, sözleşmenin imza tarihinde sözleşmenin kapsamında olan işyerinde ÇALIŞMAKTA OLMAK şartı yoktur. kanundaki tek unsur Toplu İş Sözleşmesi'nin tarafı sendikaya imza tarihinde üye olmaktan ibarettir. Bunun yanına Toplu İş Sözleşmesi'nin imza tarihinde ÇALIŞMAKTA OLMAK şartını ilave etmek kanuna ve toplu sözleşmeye aykırı yorum olur. Davacı Toplu Sözleşme'nin yürürlük tarihi olan 1.6.1994 tarihinde davalının işyerinde işçidir. Kanunun öngördüğü biçimde Toplu Sözleşme'nin imza tarihi olan 15.3.1995 tarihinde de sendikanın üyesidir. Şu halde işten çıkarıldığı 13.6.1994 gününde işyerinde mer'iyede giren Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanamayacağı yönündeki yorum, işvereni Toplu İş Sözleşmesi'nin bağıtlanmasını geciktirmeye ve Toplu İş Sözleşmesi'nden kurtulmak amacı ile işçi çıkarmaya sevk eder.
Mahkemenin kararı doğrudur, çoğunluk kararına katılamıyorum.