Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E.   1997/4-762
K. 1997/1091
T. 24.12.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TAZMİNAT DAVASI
  • ŞUF'A BEDELİ FAİZİNİN KİME AİT OLACAĞI
 
KARAR ÖZETİ : Şufa hakkı kurumunun 'özelliğine ve şufa davası sırasında şuf'a bedelinin müşterinin (davalının) nam ve hesabına tevdi edilmesi karşısındaşufa bedelinin Harçlar Kanununun 36/1. maddesinde sayılan nitelikteki paralardan olmadığı, bu bakımdan  şuf'a bedelinin ve .banka faizinin o duyan sonucuyla bağlantılı olarak taraflardan birine olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
(492 s. Harçlar K.m.36/1 ,2)
(YİBK., 20.6.1951 gün ve 13/5 s.)
 
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama  sonunda; (Ankara Asliye 9. Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.12.1994 gün ve 1993/837-1994/991 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay' 4. Hukuk Dairesi'nin 15.3.1996 gün ve 1995/4990- 1996/1 888 sayılı i mı ile; (Dava, şuf'a davası nedeni ile bankaya yatırılan (şuf'a bedeli ve derlerinden oluşan) paranın faizine istihkaka ilişkindir.
 
Yerel mahkemece, anılan paranın 492 sayılı Harçlar Yasasının 36. maddesinde belirtilenlerden olmadığı düşüncesiyle davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
 
36. maddede "mahkemeler .... tarafından adli ve idari işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya  yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye vesair menfaatleri Devlete aittir" denilmiş ve ikinci fıkrayla "şüyuun giderilmesi neticesinde hasıl olan para ve tereke paraları ile kısıtlı ve gaip adına bankaya yatırılan paralar(ın) yukarıdaki fıkra hükmünden" müstesna olduğu belirtilmiştir.
 
Burada öncelikle vurgulanması gereken konu şudur: Yasada kısıtlı ve gaip adına yatırılan paralardan söz edildiğinden mahkemelerce bankalara yatırılan paraların mahkeme ya da kişi adlarına yatırılmış olması arasında fark gözetilmemiştir.
 
İkincisi, ikramiye ile faiz arasında sonuç bakımından ayrıcalık öngörülmemiştir.
 
Üçüncüsü, paranın ne için alındığının sonucu değiştirmemesi, dördüncüsü de Harçlar Yasası'nın kapsamıdır: Harç, bireylerin çıkarlarına yönelik olarak kamu kurumlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığındaki ödemeleridir. (Harçlar Yasasıyla 16.11.1983 gün ve 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarının gerekçeleri). Konumuz olan 36. madde, Harçlar Yasasının 5. Bölüm, Çeşitli Hükümlerinde yer almıştır. 5. Bölümün yargı harçlarının çeşitli hükümlerini içerdiğinin Genel Tebliğde (R.G., 13.10.1964 gün, s. 11831) yinelenmesi bir yana, Yasanın gerekçesi, içerikteki ödemelerin tümünün harç niteliğinde olduğunu kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde açıklamıştır.
 
Şu durum karşısında şuf'a hakkı dolayısıyla Devlet, yatan paranın faizinin bu yarara ulaşandan (yapılan iş dolayısıyla) yasal olarak alma hakkını kullanma durumundadır. Yasaya rağmen faizin davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.. gerekçesiyle bozul6rak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
 
Temyiz eden : Davalı Hazine vekili.
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. Nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/İİ. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
 
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki hukuki uyuşmazlık, şuf'a hakkı sahibinin (şefi'in) şuf'nın davası sırasında mahkemeye tevdi ettiği ve bankaya yatırılan şuf'a bedeli faizinin şuf'a davalısına mı, yoksa Devlet'e mi ait olacağına ilişkindir.
 
Yerel mahkemece, şuf'a bedelinin 492 sayılı Harçlar Kanununun 36/1. maddesinde belirtilen paralardan olmadığı ve bu nedenle şefi'in mahkeme-ye tevdi ettiği şuf'a bedeli faizinin, Devlet'e değil, taraflara (olayımızda şufa davası davalısı olan davacıya) ait olduğu gerekçesi ile dava kısmen kabul edilmiş; Yüksek özel Dairece ise, mahkemeye tevdi edilmekle bankaya yatırılan şuf'a bedeli faizinin harçlar kanunu uyarınca Devlete ait olduğu benimsenerek mahkeme kararı bozulmuştur.
 
Gerçekten 6887 sayılı eski Harçlar Kanununun 124/1. maddeci hükmünde olduğu gibi, 492 sayılı Harçlar Kanununun 36/1. maddesi hükmünde (Mahkemeler, Hakimler, C. savcıları ve İcra İflas Daireleri tarafından adli ve idari işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatlerin Devlete ait olacağı) kabul edilmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında da (Şüyuun giderilmesi neticesinde hasıl olan para ve tereke paraları ile kısıtlı veya gaip adına bankaya yatırılan paraların yukarıdaki fıkra hükmünden müstesna olduğu) açıklanmıştır.
 
Sorunun sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için şuf'a hakkı kurumu ile şuf'a bedelinin mahkemeye tevdii nedenleri üzerinde durulmalıdır.
 
Şuf'a hakkı sahibinin (şefi'in) şuf'a konusunu ancak müşteriye neye mal olmuş ise o bedeli ödeyerek alabilmesi, şuf'a hakkı kurumunun hakkaniyete dayanan en temel ve başta gelen bir ilkesidir. 20.06.1951 gün, 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da gene bu temel ilke göz önünde tutularak: "-Şuf'a davasında hakimin hükümden önce re'sen nazara alarak tayin edeceği münasip bir mehil içinde satış bedeli ile Şefi'e ait olması lazım gelen satış masraflarının tediyeye veya tevdie karar verebileceği ve tediye veya tevdiden sonra kaydın tashihine hükmedilebileceği; -" sonucuna varılmıştır.
 
İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinde şu açıklamalara yer verilmiştir:
 
Hükümden önce şuf'a bedeli ödenmiş veya müşteri nam ve hesabına tevdi edilmiş olması halinde hüküm, yalnız kaydın düzeltilmesi hususunu ihtiva edecek ve kayıtsız şartsız infaz olunacak ve şuf'a bedelinin tahsili hususunda davalı hiç bir müşkülata maruz kalmayacaktır.
 
Bu hakkın kullanılmasıyla şefi yeni bir akit yapmaya hacet kalmaksızın müşteriye halef olur. Bu suretle şefi irade beyanını müşteriye ishal edince yeni bir hukuki durum hasıl olur: a-Meşfu hisse üzerindeki müşteriye ait olan haklar şefi'e geçer, bu andan itibaren de meşfu hissenin nefi ve hasarı şefi'ye ait olur. b-Müşteri meşfu hisse kendisine neye mal olmuş ise o miktar ile şefi'in alacaklısı olur.
 
Bu suretle şefi'in durumu satış aktinde müşterinin durumu ile kıyaslanmak lazımdır. Herhangi bir satış aktine dayanarak mülkiyet hakkını ihraz etmeyi talep eden kimse, akit ile tecil edilmemiş ise satış bedelini önce ödemek mecburiyetinde olduğu gibi, şefi'in de şuf'a davasını kazanmak için en geç hükümden önce şuf'a bedelini ödemesi veya tevdi etmesi ve bu suretle davalıyı temerrüt haline sokması lazımdır. Aksi halde şuf'a hakkının kullanılmasıyla şefi, meşfu hissenin menafiini ihraz ettiği gibi, ayrıca şuf'a bedelini elinde tutarak paranın nemasından da istifade hakkını kazanmış olacak ve buna mukabil, davalı, meşfu hisseden istifade hakkını kaybettiği gibi, şuf'a bedelinin nemasından mahrum kalacaktır. Bu netice, şefi ile müşteri arasındaki menfaat ihtilafının halimde hakkaniyet ve adalete uygun düşmeyeceği gibi, şuf'a hakkının mahiyeti ile de telif edilemez."
 
Görüldüğü üzere, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, açıkça şef'in şuf'a bedelini şuf'a davası sırasında müşteriye (davalıya) ödemesinden veya müşteri nam ve hesabına mahkemeye tevdiinden söz edilmektedir. Ayrıca mülkiyetin kendisine geçirilmesini dava eden şefi'in, en geç hükümden önce şuf'a bedelini ödemesi ya da müşteri nam ve hesabına tevdi etmesi gerektiği, aksi takdirde satılan payın bütün yararlanmaları kendisine geçtikten başka, bir de şuf'a bedelini elinde tutarak bu paranın faizlerinden de yararlanacağı, buna karşılık müşterinin ise satılan payın yararlanmalarından yoksun kalacağı gibi, şuf'a bedelinin faizinden de yoksun kalacağı, böyle bir çözümün ise hakkaniyete uygun düşmeyeceği ve şuf'a hakkının mahiyeti  bağdaşmayacağı tam bir açıklıkla vurgulanmıştır.
 
Şuf'a hakkı kurumunun özelliğine ve şuf'a davası sırasında şuf'a beledi1mm müşterinin (davalının) nam ve hesabına tevdi edilmesi nedenlerine ilişkin olarak içtihadı Birleştirme Kararında yer verilen açıklamalar karşısında, şuf'a bedelinin Harçlar Kanununun 36/1. maddesinde sayılan nitelikteki paralardan olmadığı, bu bakımdan şuf'a bedelinin ve banka faizinin o davanın sonucuyla bağlantılı olarak taraflardan birine ait olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
Yukarıda açıklandığı gibi, dosyadaki yazılara kararın dayandığı yasaya uygun gerektirici nedenlere göre direnme uygun olduğundan davalı Hazinenin alacağın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi yönünden dava dosyası özel dairesine gönderilmelidir.
 
S o n u ç: Direnme kararı uygun olduğundan, alacağın kapsamına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.12.1997 gününde ve ikinci müzakere sonucunda oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
 
Harçlar Kanununun 36. maddesi, Anayasanın 35 ve 47. maddesine aykırıdır. Bu yönden öncelikle maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği kanaatindeyim.
 
Tahir ALP
2.HD. Başkanı
 
KARŞI OY YAZISI
 
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 36. maddesinin 1. fıkrasına göre; mahkemeler, hakimler, C. Savcılar, ve icra iflas daireleri tarafından adli ve idari işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir. Bu genel kuralın istisnası da, aynı maddenin 2. fıkrasında öngörülmüştür. Bu fıkraya göre de, "Şüyuun giderilmesi neticesinde hasıl olan para ve tereke paraları ile kısıtlı veya gaip adına bankaya yatırılan paraların istisna olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, anılan Yasanın 1. fıkrasında genel bir kuralın ve ikinci fıkrasında da, genel kuralın istisnasının gösterildiği anlaşılmıştır.
 
Yargıtay'ın önemli ilkelerinden biri de istisnaların dar yorumlanmasıdır. Maddi olaya uygulanması gereken ve az önce değinilen 36. maddenin 2. fıkrası, bu maddenin 1. fıkrasına istisna olduğundan, dar yorumlanması gerekir. Ayrıca, 2. fıkradaki sayılan haller sınırlı biçimde gösterilmiştir. Bu sınırlı hallerin çoğaltılması, yani bu sayılı hallere ayrıca şufa davalarında depo edilen paraların dahil edilmesi mümkün değildir.
 
Yargıtay'ın 20.6.1951 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, mahkeme veznesine depo edilen şufa bedelinin faiz ve benzeri semeresinin taraflara ait olduğu öngörülmüş ise de,'17.7.1964 tarihinde yürürlüğe giren 492 sayılı Harçlar Kanununun yukarıda değinilen 36. maddesi, anılan içtihadı Birleştirme kararı ile kabul edilen ilkeyi zımnen ortadan kaldırmıştır. Her ne kadar 492 sayılı Yasanın 36/1. maddesinin Anayasaya aykırılığı ileri sürülebilir ise de, bu görüş bir kararla, icra aşamasına girmemiştir. Bu haliyle, Yasanın 36/1 -2. maddesinin uygulanması zorunludur.
 
Yukarıdan beri açıklandığı üzere, az önce değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı değil, 492 sayılı Yasanın 36/1 ve 2.fıkraları uygulanacağı için, yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle, sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.
 
Gönen ERİŞ
11. HD. Başkanı
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini