 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/4-290
Karar No : 1997/496
Tarih : 4.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
743/m.24/a
818/m.49
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 16. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.10.1995 gün ve 1994/904-1995/731 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 30.1.1996 gün ve 1996/9846-675 sayılı ilamı:
( ... " 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Aleyhlerine hüküm kurulan davalıların temyizlerine gelince; Davalı Mustafa Yılmaz, koalisyon hükümetinin SHP kanadından Bayındırlık Bakanı iken ihalelerde yolsuzluk ve baskı yapıldığı iddiasıyla Bakanlıktan ve partisinden istifa ederken bazı açıklamalarda bulunmuş ve bu açıklamalar davalı gazete ile birlikte bir çok gazetede yayınlanmıştır. Sabah Gazetesinde bu haberle ilgili olarak davacının isminin geçmesi nedeniyle, davacı, kişilik haklarına basın yoluyla saldırıldığı iddiasıyla eldeki manevi tazminat davasını açmıştır.
İhalede baskı iddiası, Bakan'ın Bakanlıktan ve partisinden istifası, kamuoyunu çok yakından ilgilendiren olaylardır; günceldir. Bunların haber yapılması ve eleştirilmesi basın için bir zorunluluktur; atlanması ise okuyucusu tarafından gazetenin sorgulanmasını, okuyucunun onun hakkında olumsuz değerlendirmede bulunmasını gerektirir. Açıklamayı bir bakanın yapması, her milletvekili için kural olarak gelinilmesi hedeflenen bir makam olan Bakanlık'tan istifanın gerçekleşmesi ve partiden dahi ayrılması olguları karşısında, gazeteciden artık başka bir araştırma ve soruşturma beklenemez. Kaldı ki, gazete, daha sonra tekzip edilmeyen bu haberi vermekle kalmamış, sorumlu bir gazetecilik örneğiyle, davacının açıklamalarına da aynı haberde yer vermiştir. Gerek haberde, gerekse konuyla ilgili eleştiri yazısında özle biçim dengesi korunmuş; amacı ve işin kapsamını aşan ifade tarzından da kaçınılmıştır. Gazete, ancak demokratik toplumlarda geçerli olan ve onu vazgeçilmez kılan "haber vermek, eleştiri yapmak" biçimindeki görevini yerine getirmiştir. İşte bu görev yerine getirilirken çoğu zaman, demokratik toplum anayasalarında her ikisi de "temel hak ve özgürlükler" kapsamına alınan kişilik hakkıyla basın özgürlüğü çatışır.
Bu çatışmada, kişilik haklarına yönelik saldırının "hukuka aykırılık" unsurunu kaldıran koşullar varsa; yani yayımlama olayında kamu yararı, güncellik, gerçeklik ve özle biçim dengesi gerçekleşmişse yayını yapan kişilere sorumluluk yüklenemez. Davacının davaya konu haber/yazıda isminin geçmesi ise; davalı Mustafi Bakan Mustafa Yılmaz vekilinin hem duruşmada hem de dilekçelerinde bildirip iddia ettiği TBMM kulisindeki müvekkiline karşı yapılan saldırı nedeniyle ortaya çıkan bir unsurdur.
O halde davalı gazetede çıkan haber ve yazı nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırı yapıldığını kabule dayanan yerel mahkeme kararı bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oyçokluğu ile karar verildi.