 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/4-2
Karar No : 1997/33
Tarih : 28.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- AÇIK VE KESİN BİR KANUN HÜKMÜNE AYKIRI OLARAK VERİLEN KARAR ( Hakim Açısından Sorumluluk Doğurması )
- HAKİM AÇISINDAN SORUMLULUK DOĞURAN KARAR ( Açık ve Kesin Bir Kanun Hükmüne Aykırı Olarak Verilen Karar )
- KANUN HÜKMÜNE AYKIRI OLARAK VERİLEN KARAR ( Hakim Açısından Sorumluluk Doğurması )
- TAZMİNAT DAVASI ( Hakimlik Görevi Esnasında İşlenilen Haksız Fiil )
- HAKSIZ FİİL ( Hakimin Görevi Sırasında İşlemesi )
- HAKİMLİK GÖREVİ YAPILIRKEN İŞLENMİŞ OLAN HAKSIZ FİİL ( Hakim Aleyhine Tazminat Davası Açılabilmesi )
- İDARİ FAALİYETTEN DOĞAN ZARAR ( Adalet Bakanlığına Karşı Tam Yargı Davası Açılabilmesi )
- KİŞİSEL KUSURLARDAN HAKİMİN SORUMLULUĞU (Aleyhine Tazminat Davası Açılabilmesi )
- HAKİMİN HİZMET KUSURU
- HAKİMİN HAKSIZ FİİLİ
- HAKİMİN YARGISAL FAALİYETLERİ SEBEBİYLE UĞRANILAN ZARARLAR
- HAKİM ALEYHİNE TAZMİNAT DAVASI
1086/m.573,576
DAVA : Taraflar arasında "tazminat" davasının yapılan incelemesi sonunda;
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Kararı: "Davacı vekillerinin, dava dilekçesinde özetle, DSİ tarafından açılan ihalenin vekil edenlerine verildiğini, ihale komisyonunu teklif mektubunu geçersiz saymasına bağlı olarak Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayii AŞ.'nin İdare Mahkemesine yürütmenin durdurulması istemi üzerine davalı hakimlerce, yasal prosedür için "gerçekleşmesi aranan şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın bir yürütmeyi durdurma kararı", verdiğini bu nedenle zarara uğradıklarını belirterek ( 500.000.000 ) liranın davalı hakimlerden alınmasını istemişlerdir.
Davalılar cevap dilekçelerinde özetle, kararların hukuk anlayışlarının sonucu olduğunu, bu bakımdan davanın reddi gerektiğini savunmuşlar ve davalı Süleyman Murat Doğan, yararına manevi manevi tazminat takdirini istemiştir.
Davaya konu olay yürütmenin durdurulması ile ilgilidir. Belirtilen yürütmenin durdurulması kararının sonradan itirazla ortadan kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Dairemiz Kurulunun 14.11.1957 gün 6471/6802 sayılı ve 29.1.1959 gün 1386/963 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, hakimlerin idari faaliyetlerinden doğan zarar için hizmet kusuruna dayanarak Adalet Bakanlığına karşı idare mahkemesinde tam yargı davası açılabilir. İdari faaliyetten doğan zararın kişisel kusura dayanması durumunda ise hakime karşı haksız eylem hükümlerine ( BK. 41 vd. ) göre adliye ( hukuk ) mahkemelerinde tazminat davası açılabilir.
Karşılığında hakimlerin hakimlik görevini yaparken "yargısal faaliyetleri" nedeni ile vermiş oldukları zarar için, HMUK'nun 573. maddesinde sayılan hallerde 573-576 hükümlerine göre hakime karşı tazminat davası açılabilir.
Bunların dışındaki hallerde 573-576 hükümlerine göre hakime karşı tazminat davası açılamaz; fakat hakimin, hakimlik görevini yaparken işlemiş olduğu haksız eylemlerden dolayı ( örneğin, hakimin duruşmada taraflardan birine veya vekiline hakaret etmiş olmasından dolayı ) haksız eylem hükümlerine ( BK: 41.ved. ) göre, hakime karşı tazminat davası açılması olanağı vardır.
Eldeki dava, HUMK'nun 573 ve izleyen maddelerine dayandırılmıştır. Böyle bir dava için ( 573/1 ) hakimin kasıtla hareket etmiş olması ve verdiği kararın kanuna ve adalete aykırı bulunmasıdır. 573/2'ye göre ise açık ve kesin olan bir Kanun hükmüne aykırı bir karar sorumluluğu doğurur. 573/3 ve 4 gereğince, yargılama tutanağında, olmayan bir nedene dayanılması, yada tagyir ve tahrif, sorumluluğu gerektirir. Hakimin çıkar karşılığı hareketi bir sonraki bentde düzenlenmiştir. Görevin savsanması ise daha sonraki sıralamalarda yer almıştır. Bu sıralama sınırlıdır.
Anılan sınırlar içerisinde olaya bakıldığında, davalı hakimlerin görevi savsaması, tutanakları tagyir ve tahrifleri, tutanağa geçmemiş bir nedene dayanmaları, kasıtlı hareketle Yasaya ve Adalete aykırı kararı ya da açık ve kesin bir yasa buyruğuna aykırılıkları yoktur.
Davacı, davalı hakimlerin kararlarının yasaya aykırılıkları üzerinde durmuştur. Yasaya aykırılık durumunda sorumluluk, 573/1 ve 2. maddelerde düzenlenmiştir. İlki dostluk ya da düşmanlık dolayısıyla Kanuna ve Adalete aykırı hüküm verilmelidir. İkincisi kasıt öğesi koşuluna gereksinim göstermemesidir. Burda açık ve kesin olan bir Kanun hükmüne aykırı karar verilmiş olması yeterlidir. Davalı hakimlerin yürütmeyi durdurma kararlarının kaldırılmış olmasına, açık ve kesin hükümlere aykırı hareketlerinin söz konusu olmamasına ve kastın tamamen kanıtsız kalmasına göre davanın reddine karar verilmelidir.
Davacının reddi durumunda; HUMK'nun 576. maddesi uyarınca davalılar yararına ( davalılardan İlhan Dinç açıkca istemediğini bildirmediğine göre ) tazminat takdirine geçilmiştir. Dava açılmasıyla işin mahiyeti de karşılık dava hükümlerinin uygulanması gerekir.
Bu aşamadaki görüşmelerde Sayın Üye Yüksek Acun, tazminat için nafaka takdirlerine benzer bir biçimde ilam harcı alınmaması gerektiği kanısında olduğunu belirtmiştir. Nispi karar ve ilam harcının ( konusu belli bir değerle ilgili işlerde ) hüküm verilmesiyle alınması zorunludur. İlam harcından bağışıklıklar Harçlar Kanunu'nun 13 ve 14. maddeleriyle 1581 sayılı Yasa'nın 19/B, 1784 sayılı Yasa'nın 18,6831 sayılı Yasa'nın 11/3,4473 sayılı Yasa ile 221 sayılı Yasa'nın 7. maddelerinde olduğu gibi tek tek belirtilmiştir. Gerçekten, belli düzeydeki nafaka kararlarının harçtan bağışık olduğu Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinde yer alır ve yasal dayanağı vardır. Konumuz olan tazminat için böyle bir bağışıklık öngörülmediğinden çoğunlukça tazminat, ilam harcına matrah alınmıştır.
Açıklanan nedenlere dayanılarak:
1- Davanın reddine,
2- Her bir davalı yararına takdir edilen ellimiyon'ar lira tazminatın davacıdan alıp davalılara verilmesine;
3- HUMK.'nun 576. maddesi uyarınca davacının takdiren birmilyon lira para cezası ile cezalandırılmasına;
4- Davacıdan aleyhine verilen tazminat için üçmilyon altıyüzbinlira ilam harcının alınmasına;
5- Davalılardan İlhan Dinç vekili için takdir olunan dava için onsekizmilyon lira ve tazminat için de beşmilyon lira ki toplam yirmiüçmiyon lira avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalılardan İlhan Dinç'e verilmesine.
6- Davacının yaptığı yargılama giderlerini üzerinde bırakılmasına; davanın reddi dolayısıyla alınması gerekli ikiyüzkırksekizbinüçyüzlira karar harcının peşin alınan dörtmilyonbeşyüzbin liradan mahsubuyla arta kalanın istek halinde davacıya geri verilmesine; ) dair oyçokluğu ile verilen 24.12.1996 gün 1996/5036-12614 sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı vekili ve davalı S. Murat Doğan tarafından istenilmesi üzerine, kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılması ve dosyadaki kağıtların okunmasından sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun bulunan ve Hukuk Genel Kurulu'ncada benimsenen 4. Hukuk Dairesinin bidayet mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş. vekilinin ve davalı S. Murat Doğan'ın temyiz itirazlarının reddiyle Daire kararının yukarda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) davanın esastan reddinin oybirliğiyle onanmasına, davalı S. Murat Doğan'ın temyiz istemi ve davalılar lehine hükmedilen tazminat ile davalı tarafa ücreti vekalet takdir edilmesi ve harca hükmedilmesi yönlerine ilişkin oyçokluğu ile karar verildi.