Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/403
Karar No : 1997/604
Tarih : 25.06.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Araç Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.11.1995 gün ve 1995/14 E-1/6 K. Sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 21.3.1996 gün ve 1996/1568-1652  sayılı ilamı:
    (... 506 sayılı Kanunun 79/8 maddesi hükmünce, kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenilen hizmetin sona erdiği tarihi izleyen yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde açılması gerekir.
    Davacının tesbitini istediği çalışmaların 2.6.1967 ila 18.12.1976 tarihleri arasında geçtiği, Mahkemeye 26.1.1995 tarihinde başvurulduğu hizmetin geçtiği yılın sonu olan 31.12.1976 tarihinden, dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, davacının aynı işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı iş yerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeğide ortadadır.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
    KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararında uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
    SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 25.6.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
 
    KARŞI OY YAZISI:
    Davacının halen sigortalı olarak mı, yoksa Emekli Sandığı iştirakçisi olarak mı, çalıştığı dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılamamaktadır. Şayet halen çalışmalar Emekli Sandığı iştirakçisi olarak geçiyor ise, tesbit istemi 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanuna 1425 sayılı Kanunla eklenen 11. madde kapsamına gireceğinden hak düşürücü süre söz konusu olamaz. Bu yönde araştırma ve inceleme yapılmadan, davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğini öngören bozma kararına katılamıyorum.
 
     KARŞI OY YAZISI:
    Maddi olay: Davacı 2.6.1997 - 18.12.1976 devresi Orman Genel Müdürlüğüne bağlı Iğdır Orman İşletme Müdürlüğü'nün Samatlar Orman İşletme Müdürlüğü'ne hizmet akti ile girerek sürekli çalıştığını, çalışmanın halen devam ettiğini 2.6.1967 - 18.12.1976 çalıştığının ve bu hizmetlerin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili. Tesbiti istenen devreye ait hizmetin 506 sayılı Kanun kapsamı dışında olduğunun, iddianın inandırıcı delillerle ispatını istemiştir.
    Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili, davacının tesbitin istediği sürede çalıştığını, ancak 506 sayılı Yasa'ya tabi olmadığını, zaman aşımına uğradığını belirterek reddini istemiştir.
    Yerel mahkeme : Davacının aynı işyerinde çalışmasına devam ettiğini ve 2.6.1967 - 18.12.1976 devresinde çalışanın davacı olduğunu, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını belirterek isteği hüküm altına almıştır.
    Yargıtay 21. Hukuk Dairesi : Davalıların hükmü temyizi üzerine, Yüksek Özel Daire, davacının tesbitini istediği yılın sonu olan 1976 yılından itibaren 5 yıldan fazla süre geçtiğinin davada hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, davacının halen aynı işyerinde çalışmasının hak düşürücü süreyi engellemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi belirtilerek, kararı bozmuştur.
    Yerel Mahkeme: Önceki gerekçe ile kararında direnmiştir.
    Davalılar vekilleri, kararı temyiz ederek Yüksek Özel Daire Kararı doğrultusunda kararın bozulmasını istemişlerdir.
    Uyuşmazlık : Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, davada hak düşürücü sürenin söz konusu olup olmadığına ilişkindir. Dosya içeriğine ve mahkemenin kabulüne göre davacının 2.6.1967 tarihinden itibaren sürekli davalı idareye ait işyerinde çalıştığı ancak Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmeyen 2.6.1967 - 18.12.1976 devresinin tesbitinin istendiği anlaşılmaktadır. Esasen Yüksek Özel Dairede davacının aynı işyerinde sürekli çalıştığını kabul etmektedir.
    Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa'sının 79/8. maddesidir. Madde metninde aynen "yönetmelik ve tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tesbit edilmeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık ve kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır" denilmektedir. Davacı çalışmasını halen sürdürdüğüne ve işyerinden ayrılmadığına göre davada hak düşürücü süre söz konusu olamaz. "Hizmetlerin geçtiği yılın sonu" deyimi o işyerinde en son çalıştığı yılın sonu anlamındadır. Genellikle işçi, işverenin işyerinde çalışırken kendisini sosyal ve ekonomik baskı altında hissettiğinden, çalışmasını sürdürürken işveren aleyhine dava açamaz ve açması halinde işverenin iş akdini fesh etme ihtimali ile karşılaşır. Bu itibarla bu hükmün konuluş amacı da bu olur. Aynı işyerinde en son geçen yılın sonundan itibaren 5 yıllık süre içinde davanın açılması öngörülmüştür.
    Yukarıda açıklanan Yasa hükmü ve dosya içeriğine göre, davacı halen çalışmasını sürdürdüğüne göre, davada hak düşürücü süre söz konusu olmadığından Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluk kararına karşıyım.
   
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini