 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/2-869
Karar No : 1997/1083
Tarih : 17.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SÜRESİ GEÇEN TEMYİZ TALEBİNİN KABULÜ
- TEMYİZ SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA VAKİ TALEBİN KABULÜ
- YARGITAY KARARININ USULÜNE UYGUN OLMAMASI ( Süresi geçen dilekçenin kabulü )
1086/m.429,432
743/m.134/1
DAVA ve KARAR :
Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.9.1996 gün ve 1995/651 E -1996/657 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 17.1.1997 gün ve 13762-565 sayılı ilamı:
( ... Yazılan talimatta ihzaren celbi gerektiği belirtilmediğinden davalı tanığı Mahmut Yıldız'a davetiye tebliğ edilmesine rağmen tanık ihzaren celbedilip dinlenmeden iade edilmiştir. Bu tanıktan vazgeçilmiş olmadığından tanığın dinlenmemesi savunma hakkını kısıtlamakta olup eksik tahkikatla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, MK.134/1. maddesine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı vekili, evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürülemeyecek derecede temelinden sarsıldığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiş, yerel mahkeme davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire yukarıya metni alınan ilamla kararı bozmuş, ancak yerel mahkeme bozma ilamına karşı usul ve esas yönden direnmiştir.
Mahkemece verilen ilk karar davalı vekiline, 7.11.1996 tarihinde tebliğ edilmiş olup, temyiz tarihi 25.11.1996'dır. Bu durumda H.U.M.K.'nun 432/1. maddesinde öngörülen onbeş günlük süre geçmiş olmasına rağmen Özel Daire temyiz istemini süresinde kabul ederek kararı bozmuştur. Görüldüğü üzere; Özel Daire süresinde temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olan bir kararı incelemiş ve bozmuş bulunmaktadır. O halde, yerel mahkemenin bu bozma ilamına uymaması ve önceki kararında direnmesi usul hükümlerine uygundur. Zira mahkeme usulün 429. maddesindeki yetkisini kullanırken bozma kararının usule uygun olup olmadığını da gözönünde bulundurmakla ödevlidir. Diğer bir anlatımla mahkeme, bozmaya uyup uymamayı kararlaştırırken bozulan kararın kesinleşmiş olup olmadığını inceleyecektir. ( Hukuk Genel Kurulu''un 10.3.1982 E. 1979/8-1496 K. 1982/256, Hukuk Genel Kurulu'un 11.12.1981 gün ve 1980/1-2276 - 1981/826, Hukuk Genel Kurulu'nun 1.10.1975 gün ve 1974/9-650-1052 ve Hukuk Genel Kurulu'nun 21.4.1965 gün ve 117/D-T- 171 sayılı kararları ).
Yukarıda açıklandığı üzere Özel Daire bozma ilamına konu karar kesinleşmiş bulunduğundan esasa ilişkin direnmeye gerek olmaksızın mahkemenin bu nedenle önceki kararda direnmesi doğrudur ve direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) oybirliği ile karar verildi.