 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/21-436
Karar No : 1997/638
Tarih : 2.7.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MENFİ TESPİT DAVASI ( Sosyal Sigortalar Kurumuna Aracının Çalıştırdığı İşçilerin Prim Borcunun Ödenmemesi )
- ARACI ( Bir İşte Veya Bir İşin Bölüm Veya Eklentilerinde İşverenden İş Alan ve Kendi Adına Sigortalı Çalıştıran 3. Kişi )
- SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNA PRİM ÖDENMEMESİ ( Aracının Çalıştırdığı İşçilerinin Primlerinin Ödenmemesi )
- PRİM BORCUNUN ÖDENMEMESİ ( İşverenin Aracı Niteliğinde Olmayıp Asıl İşveren Olması )
506/m.87
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4. İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 13.3.1996 tarih ve 1994/1/1 E., 1996/280 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 14.10.1996 tarih ve 1996/3261-5645 sayılı ilamı ile; ( ... 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, dava dışı C. İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile yaptığı sözleşmeye dayalı olarak adı geçen şirkette çalışan sigortalıların toplam 384.741.343 TL tutarındaki prim borcu ve gecikme zammının davalı kurumca istenilmesi üzerine borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 87. maddesinde, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir. Maddeye göre, aracıdan söz edilmek için, aracının aldığı işin, işverenin asıl işinin veya bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi olmalıdır. Herhalde asıl işverene ait belirli işte onun bir bölümünü meydana getirecek biçimde bağlantılı olmayan işte sigortalı çalıştıran kimse aracı olarak kabul edilemez. Başka bir anlatımla, işverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa özellikle alınan işin görüldüğü yer ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilecek nitelikte işe, işi alan kimse aracı değil işverendir.
Somut olayda, davacı ile C. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme ( T. Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Hizmet İşleri'ne ) ilişkindir.
Asıl işverenden alınan Eğitim ve Dinlenme Kampı Tesisi Hizmet İşlerinin yapılılığı yerin, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız nitelikte işyeri olduğu, bu bakımdan asıl işverenin yürüttüğü bir işin bir kesimi, giderek bir bölümü veya eklentilerinin bir kesimi olmadığı, bağımsız bir nitelikte olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı kanunun 87. maddesinin öngördüğü koşulların somut olayda oluşmadığı ortadadır. Öyleyse, davacının isteminin kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Yerel mahkemece davanın reddine ilişkin kurulan hüküm davalı SSK vekili tarafından da temyiz edilmiştir. Özel Daire'ce anılan davalı SSK vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilerek hüküm davacı yararı ıa bozulmuştur. O nedenle davalı SSK yönünden kararın kesinleştiği açıktır.
Bu durumda hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davalı SS K'nin direnme kararını temyiz hakkı bulunmamaktadır. O nedenle davalı SSK vekilinin temyiz istemi red edilmelidir.
2- Davacı T. A.Ş. vekilinin temyizine gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davalı SSK'nin direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz isteminin REDDİNE,
2- Davacı T. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 2.7.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.