 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/20-456
Karar No : 1997/728
Tarih : 24.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
743/m.618
3402/m.12/4
Taraflar arasındaki "muaraza ve müdahalenin önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 5.2.1993 gün ve 1981/30 E. 1993/85 - K. sayılı kararın incelenmesi davalı Orman İdaresi vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.12.1994 gün ve 1994/10667-15962 sayılı ilamı: ( ...Dava konusu taşınmazın krokisi incelendiğinde, yörede arazi kadastrosunun yapıldığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin ve çevresinin tapulama dışı kaldığı gözlenmiştir. Davacıların dayandığı tapu kaydının başka bir parsele revizyon görmediği dosyadaki kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince kadastro tesbiti yapılan yörelerdeki eski tapu kayıtları işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. İşleme tabi kayıt niteliğini kaybeden, oluşumu T.Sani 1326 t., 13 nodan gelen tapu kaydı, mülkiyet belgesi olarak kabul edilemez. Somut olayda, dava konusu taşınmazın hiçbir bölümünde, davacı gerçek kişilerin zilyetliği de bulunmamaktadır. Değinilen yön gözetilmeden, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi; ayrıca, dosyada yeralan krokiye göre, taşınmazın tüm dış çevresi Devlet Ormanıyla çevrilidir. Taşınmaz üzerinde açıklık alanların bulunduğu belirtilmişse de, bu gibi yerlerin çalılık niteliği taşıdığı, diğer kesimlerinin ise, çeşitli orman ağaçlarıyla kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nitelikleriyle taşınmazın 4785 Sayılı Yasanın kapsamında kalıp devletleştiğinin ve dış çevresi itibariyle de Devlet Ormanı ile çevrili bulunduğundan, 5658 sayılı Yasaya göre iadeye tabi yer olmadığının kabulü gerekmekte olup; bu hukuksal ve maddi olgular dahi tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ortaya koyduğundan, davacıların davasının reddine karar vermek gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacıların dayanağı olan Haziran 1934 tarih ve 9 numaralı tapu kaydı, nehir, dere, cebel ve yarbaşı gibi genişletilebilir ve değiştirelebilir sınırları ihtiva etmektedir. Hemen belirtelim ki tapu kaydı lehe olduğu kadar maliki aleyhine de delil teşkil eder. Somut olayda tapu kaydının hudutları değiştirilebilir ve genişletilebilir sınırları nedeniyle miktarı ile geçerlidir. O nedenle kayıt miktarı 91930 m2 olduğundan bu miktar üzerinden geçerli olacağının kabulü gerekir.
Genel Kadastro tesbiti yapılan yerlerde tapulama dışı bırakılan veya unutulan yerlere ait tapu kayıtları işlem görme niteliklerini yitirirlerse de mülkiyet belgesi olma özelliklerini korurlar. Bu durum karşısında Özel Dairenin bozmadaki gerekçesi yerinde değildir. Ne varki, miktarı ile geçerli olan tapu kaydına dayanarak miktarın çok üzerinde ve 171.600 m2 üzerinden davanın kabulü de doğru görülmemiştir. Yerel mahkeme kararına dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunda çekişmeli yerin 86100 m2'lik kesiminin kadimden beri açıklık olduğu, 85500 m2'lik kesiminin de öncesi Çalılık olup, İmar- İhya edilerek elde edilmiş yerlerden bulunduğu belirtilmiş ve her iki kesiminde orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmıştır.
13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasa ile tarlalar değil, o tarihten var olan özel ormanlar devletleştirilmiştir. Hal böyle olunca, uzman bilirkişi kurulunca kadim tarla olduğu belirlenen 86.100 m2'lik kesimin devletleştirme dışı kaldığının kabulü zorunludur. Öte yandan taşınmaz dört yönden orman ile çevrili olup, tapu miktar fazlası olan fundalıkların 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca İmar-İhya ve zilyetlikle kazanılmaları olanağı yoktur.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece, kadim tarla ile birlikte sonradan açıldığı saptanan kesimin kayıt kapsamına ulaşan toplam 91930 m2'lik kesim belirlenip, bu miktar üzerinden davanın kabulü gerekirken, 171.600 m2 üzerinden kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Yerel Mahkemenin direnme kararı açıklanan nedenler çerçevesinde bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.