 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/20-316
Karar No : 1997/558
Tarih : 18.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ ( Ormanlardan Tapu ve Zilyetlik Yoluyla Toprak Kazanılamaması )
- ORMAN VASFI ( Ormanlardan Tapu ve Zilyetlik Yoluyla Toprak Kazanılamaması )
- TAPU VE ZİLYETLİĞE DAYALI KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ (Ormanlardan Tapu ve Zilyetlik Yoluyla Toprak Kazanılamaması)
- ÖNCESİ ORMAN OLAN TAŞINMAZ ( Bitki Örtüsü Yok Edilse Dahi Salt Orman Toprağının Orman Sayılan Yer Olarak Kabulünün Gerekmesi )
3402/m.45
DAVA : Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Kadastro Mahkemesi'nce Hazine'nin davasının reddine, davacı A. Ü. mirasçılarının davasının kısmen kabulüne dair verilen 27.12.1991 tarih ve 1990/352 E., 1991/666 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-davalı Hazine vekili ve davalı Orman yönetimi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 22.1.1993 tarih ve 1992/5951-1993/211 sayılı ilamı ile; ( ... Tapulama sırasında Mersin ili, Doruklu Köyü'nde yer alan 8410 m2 miktarındaki 1207 parsel sayılı taşınmaz kayıt miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiş; tespit maliki Hazine, komisyonca orman yönetimi itirazının kabulü ile orman olarak tespit dışı bırakılan toplam 3790 m2'lik kısım için devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yer oluşu nedeniyle; itirazı tapulama komisyonu tarafından reddedilen davacı A. Ü. ise tapu, vergi kaydı ve kazandırıcı zaman aşımı ile zilyetliğine dayanarak dava açmış, mahkemece 5745 m2'lik kısmın davacı A. Ü., 2265 m2 kısmın da orman olarak Hazine adına tapuya tesciline dair verilen karar, Yüksek Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin incelemesi sonucunda, temyiz eden davacı A. Ü.nün temyiz itirazları reddedilmiş, davalı orman yönetimi ile davacı Hazine' nin temyiz itirazları kabul edilerek, taşınmazın doğusunun eylemli olarak orman olduğu, kayıt miktar fazlasının ormana el atmak sureti ile elde edildiğinin kabulünün zorunlu olduğu, tapu kaydının krokisi ve kesinleşmeyen orman tahdit haritası ile çakışıp çakışmadığı, denetlenmesi gerekeceği nedenleriyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak, mahkemece, davacı Hazine'nin ve davacı A.nın komisyon kararının ( B ) ve ( C ) kısımlarına karşı açtıkları davanın reddine, davacı A. Ü.nün ( A ) kısmına karşı açtığı davanın kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle zilyet oluşu nedeniyle kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı-davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Orman yönetimi vekili 17.2.1992 tarihli dilekçesi ile Orman Genel Müdürlüğü'nün 10.2.1992 tarih, 112 sayılı olur yazısı üzerine temyizden vazgeçmiştir.
Ancak, Hazine'nin temyizine gelince; 23.2.1990 tarih, 989/5573 sayılı 16. Hukuk Dairesi'ne ait bozma kararında ( doğu sınırında yol gösterilmekte ise de, eylemli durumda orman olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kayıt miktar fazlasının ormana el atmak suretiyle elde edildiğinin kabulü zorunludur. Orman veya orman toprağının zilyetlikle iktisabı da mümkün değildir ) denilmiştir. Bozmadan sonra tekrar keşif yapılmıştır. Bu kısımda, kaydın doğusunda yazılı yolun mevcut olmadığı ve ormana rastladığı, orman tahdidi kesinleşmemiş olduğu gibi, bu kısmın sonradan açıldığı ormana el atılarak, ele geçirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır.
Ormanlardan tapu ve zilyetlik yolu ile toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir.
Öncesi orman olan taşınmazın bitki örtüsü yok edilse dahi, salt orman toprağı, orman sayılan yer olarak kabul edilmelidir.
( A ) harfı ile işaretli 4620 m2 alanındaki kesimin kayıt dışında bulunduğu, eylemli orman iken el atıldığı anlaşılıp, zilyetlik yolu ile ormandan yer kazanılamayacağı gözetilip, bu bölüm için de, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu' nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Yerel mahkemece, davacı Hazine'nin ve davacı A.nın komisyon kararında ( B ) ve ( C ) kısımlarına karşı açtıkları davanın reddine, davacı A. Ü. mirasçılarının ( A ) kısmına karşı açtığı davanın kabulüne dair kurulan hüküm; davalı orman yönetimi vekilince önce temyiz edilmiş, bilahare temyiz isteminden vazgeçmesi üzerine temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacı-davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine karar bozulmuştur.
Hal böyle olunca mahkeme karan davalı orman yönetimi yönünden kesinleşmiştir. Bu durumda, hakkında hüküm kesinleşmiş bulunan davalı orman yönetiminin direnme kararını temyize hakkı yoktur.
O itibarla, davalı orman yönetiminin temyizi bu nedenle reddedilmelidir.
2- Davacı-davalı Hazine vekilinin temyizine gelince;
tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bozmadan önceki kararı temyizinden vazgeçerek hakkındaki karar kesinleşmiş bulunan davalı orman yönetiminin direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz isteğinin reddine,
2- Davacı-davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.6.1997 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.