Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/13-11
Karar No : 1997/240
Tarih : 26.3.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • MÜTEFARİK KUSUR ( Alacaklının BK. 106/2'deki Hakkını Kullanmasının Mütefarik Kusur Sayılamayacağı )
  • GECİKMİŞ İFA VE GECİKME TAZMİNATI ( Alacaklının Süresi İçinde Bu Hakkını Kullanmasının Mütefarik Kusur Sayılamayacağı )
  • TAZMİNATIN TENKİSİ ( Alacaklının BK. 106/2'deki Hakkını Kullanmasının Mütefarik Kusur Sayılamayacağı )
 
818/m.106,41,44,98
743/m.2
 
DAVA : Taraflar arasındaki "Alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; mersin Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 7.4.1995 gün ve E.94/703-K.95/268 sayılı kararın incelenmesi Taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 3.7.1995 gün ve E.95/6285-K.95/6630 sayılı ilamı:
( ..... Davacı, 23.3.1992 tarihli "Dorukkent" Yayla evleri sözleşmesi ile davalı yükleniciden Mersin Bulaklı Köyünde kain 2 pafta 1154 parselde kayıtlı taşınmaz mal üzerine yapılan inşaat halindeki binadan daireyi 31.3.1993 tarihinde teslim edilmesi koşuluyla aldığını davalının sözleşmedeki edimlerini ifa edip daireyi teslim edemediğini öne sürerek 19.000.000 TL. gecikme cezasının reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece borcun muacceliyetinden itibaren davalılar borçluların edimlerini ifa etmemeleri karşısında davacı alacaklının makul bir süre bekledikten sonra haklarını kullanması gerektiğine ilişkin Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin kararlarına dayanılmış tesbit edilen makul süre tarihine göre hesaplanan 6.000.000 TL.sı giderimin %64 faizi ile davalıdan tahsiline fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazının reddi gerekir.
2- Taraflar arasında 23.3.1992 tarihinde düzenlenen satış aktinde: Davalıların satım konusu daireyi sözleşmenin inikat etiği tarihinden itibaren 12 ay içnide tamamlayarak anahtarını davacıya teslim etmeyi yüklendikleri açıkça kararlaştırılmıştır. Yine davalıların sözleşmedeki edimlerini ifa etmedikleri yargılamada toplanan delil ve belgelerle kanıtlandığı gibi bu olguya yönelik taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Uyuşmazlığın çözüm noktası davalılar borçluların sözleşmedeki edimlerini ifa etmemeleri, teslimde gecikmeleri halinde davacı alacaklının BK. 106/11. maddesinde belirlenen seçimlik hakkını borçlulara uygun bir süre bekledikten sonra bildirmek zorunda olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten de; BK.nun 106/II maddesinde birinci bende göre önel verilsin veya verilmesin borcun yerine getirilmesinde direnilmesi halinde alacaklıya üç seçimlik hak tanınmıştır.
1- Her zaman gecikmiş işi yerine getirme ( İFAYI ) ve gecikme tazminatını isteme;
2- Sözleşmenin yerine getirilmesinden vazgeçilerek olumlu ( müsbet ) zararı isteme;
3- Sözleşmeden dönme ( fesih ) ve olumsuz ( menfi ) zararı isteme yineleyelim ki alacaklının ifada direnen borçluya ( davalılara ) uygun bir süre bekleyip BK. 106/II maddesindeki seçimlik hakkını bildirmek zorunda bırakılıp bırakılmayacağının açıklığa kavuşturulması gerekir. Öğretide yerleşmiş görüşlere göre; borcun ifa edilmemesi farklı anlatımla yerine getirmede direnme halinde ( gecikmiş ifa ) alacaklı BK. 106/II'deki hakkını "her zaman" kullanılabilir; Ne var ki ardından hemen vurgulayalım ki kullanmak zorunda da değildir. O nedenle alacaklı borcun yerine getirilmesini ( ifayı ve gecikme tazminatını zamanaşımı süresi içerisinde isteme hakkına sahiptir. ( Bkz. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku Sh. 501; Becker İsviçre Medeni Kanun Şerhi Borçlar Kanunun 1. Kısım Genel Hükümleri 4. fasikül; Dr. S.Özkök çevirisi sh. 21; Oser schönenberger, Borçlar Kanunu Recai Seçkin çevirisi sh. 777 ).
Davacı alacaklı, bu seçimlik hakkını kullanamadığı takdirde birinci seçimlik hak olarak sözleşmenin yerine getirilmesini ve tazminat istediği yolunda bir karinenin varlığı kabul edilir ( Bkz. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 3. 1. bası sh. 292 ). Bu karine; yasa koyucunun alacaklının borcun ifasının ve gecikme nedeniyle zarar ve ziyanını "her zaman" isteyeceğini kabul etmesinin tabii bir sonucudur.
Diğer taraftan somut olaya BK. 44 ve MK.nun 2. maddelerinin uygulama alanı bulunup bulunmayacağı konusunda bir tartışma ve açıklama getirmekte de yarar vardır. BK. 98 maddesinin yaptığı yollama ile BK. 44 maddesi sözleşme ilişkilerinde de uygulanır. Anılan yasa maddesinde kural olarak zarar görenin kusuru, tazminatta indirim nedeni olarak kabul edilmiştir. Buradaki kusur BK.nun 41. maddesindeki teknik anlamdaki kusurdan farklılık arzeder. Burada özel nitelikte belirlenen davranışlar tazminatın saptanmasında etkili neden olarak kabul edilmiştir.
Bunlar, zarar görenin "zarara razı olması" yahut "eylemin zararın oluşmasına veya zararın artmasına yardım etmesi"dir.
Bu özel nedenler olmadıkça zararın sonuçlarının bir bölümü davacı alıcıya yükletilemez.
Teknik anlamda bir kusur olmamakla beraber; zarar görenin kusuru belirlenirken kusurun belirlenmesine ilişkin yöntem ve tanımlardan yararlanır. Hal böyle olunca, zarar görenin kusurundan söz edebilmek için "başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken o şekilde davranmamak suretiyle kınanabilen bir eylemin vücut bulması gerekir.
Açıklanan yasa kurallarının ışığında somut olaya bakıldığında; davacının zararın nedeni olan dairenin geç tesliminde kınanabilecek bir eylemiyle zarara razı olduğu yahut zararın oluşmasına ve artmasına neden olduğu iddia ve ispat edilememiştir. Aksine; davacının 106/II. maddesindeki seçimlik hakkını dilediği zaman ve zamanaşımı süresince kullanılması onun yasal hakkı olup kınanacak bir davranış olarak kabul edilemez. Dahası davacı sözleşmenin yerine getirilmesinde ve dairenin tesliminde davalıyı duraksamaya düşürerek işin gecikmesine neden olan bir eylemi de bulunmamaktadır. Her iki tarafın, sözleşmenin yerine getirilmesi ve teslimi konusundaki eylemli durumu da bunu doğrulamaktadır.
Bu nedenlerle davacının Bk.nun 44. maddesindeki özel hallere ilişkin bir eylemi bulunmadığı gibi yasaya uygun davranışını tazminatın indirilmesinin nedeni ( kusur ) olarak kabul etmek olanağı da yoktur.
Öte yandan MK.nun 2/1 maddesinde anlamını bulan doğruluk ve güven kurallarının somut olayda tartışılması da mümkün değildir.
Sözleşmelerde kararlaştırılan hususların yerine getirilmesi, verilen sözü tutulması ( Pacta Sunt Serventa Akdevefa ) ilkesi gereğidir. Olayımızda davalılar satış sözleşmesiyle işin geç tesliminden dolayı ve geç teslim süresinin bütünü için tazminat cezai şart ödemeyi kabul ettiklerine göre bunu ve binadaki eksikliklerden kaynaklanan zararı dava tarihindeki rayiç değerler ile eksiksiz olarak ödemek zorundadır. Esasen bundan kaçınma sözleşmeye doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı davranış olur.
Davacının gecikme süresini tamamını kapsayan tüm tazminatı istemesi hakkın kötüye kullanılması şeklinde de nitelendirilemez. ( MK. Md. 2/2 )
Hakkın kötüye kullanılması hakkın sırf başkasına zarar vermek için kullanıldığı hallerin dışında "hem kendine yarar sağlamak ve hem de karşı tarafa zarar vermek kastı ile hakkın kullanıldığı haller" de sözkonusu olabilir. ( BK: S. ediz A.G.E.Sh. 324 )
Davacı, sözleşmeden doğan hukuka uygun bir hakkını kullanmakla kendine yarar sağlamaktadır. Bu hakkını davalıya zarar vermek kasdiyla kullandığını söylemek asla mümkün değildir. Bu bağlamda sözleşme ilişkilerinde, alacaklının, borcun uzun süre yerine getirilememesine göz yumması halinde sözleşmenin yerine getirilmesi ve tazminat isteminin hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi düşünülebilir. Ancak bu yola seyrek ve olağanüstü hallerin varlığı halinde başvurulması gerektiği gözardı edilmemelidir. Özellikle bu durumlarda, uzun süre bekleme nedeniyle fiyat dalgalanmalarından yararlanma borçluyu zarara sokmak ve onun durumundan yararlanma kastının varlığı aranmalıdır. ( Bkz. Tandoğan Mesuliyet Hukuk Sh. 501, Borçlar Hukuku Sh. 133-134; Bercer A.G.E. Sh. 21; Oser Schönenberger Sh. 777 )
Bu davada, davacının sözleşmeden doğan hakkını istemesinde ne kınanacak bir eylemi veya zarar vermek kastı olduğu belirlenmemiştir. Tüm bu ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenmiş. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin önceki görüşleri kabul edilmemiş az yukarıda açıklanan hukuk kuralları ışığında yeni içtihat oluşturulmuştur. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 9.10.1991/15-340 esas; 1991/15-340 esas; 1991/467 karar ) Şu durum karşısında; geç teslim tazminatı eksiksiz; diğer bir anlatımla makul bir süre bekleme olgusu davacıya yüklenilmeksizin eksiksiz hesaplanmalı hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir. Mahkeme'ce; Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenmeyen içtihatlarına dayanılarak yazılı şekilde istemin bir bölümünün reddini kapsayacak şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden, dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini