 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/12-844
Karar No : 1998/58
Tarih : 4.2.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİRA SÖZLEŞMESİNİN TADİLİNİ İSBAT
- KİRA BEDELİNİN DOLARDAN TL.NA DÖNÜŞTÜĞÜNÜN İSBATI
- İTİRAZIN KALDIRILMASI ( Kira bedelinin dolardan TL.na dönüştüğünün isbatı )
- KİRA BEDELLERİ İÇİN ÖDENE EMRİNE İTİRAZ
- ÖDEME EMRİNE İTİRAZ ( Kira bedeline itiraz )
2004/m.269/c
6570/m.1
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "itirazın kâldırılması, aktin feshi ve tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 1. İcra Tetkik Mercii Hakimliğince davanın reddine dair verilen 13/3/1997 gün ve 1996/876 E., 1997/210 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 26/5/1997 gün ve 1997/5777 E., 6099 K. sayılı ilamı:
( … Kira sözleşmesinde kira bedeli aylık 665 ABD Doları olarak gösterilmiştir. Borçlu kira bedelinin TL.na dönüştüğünü itirazında ileri sürmüş ise de bu itirazını kanıtlayacak, kiralayanın imzasını taşıyan yazılı bir belge ibraz edememiştir. İtirazın kâldırılmasına karar vermek gerekirken istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosya daki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosya daki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle İİK.'nun 269/C. maddesindeki koşullara göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Uyuşmazlık: Dava konusu, kira alacağına ilişkin 1995/3 - 12 ve 1996/1, 2 aylarına ait icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmesi durumunda 15/1/1992 tarihli kira sözleşmesindeki aylık kira bedeli 665 ABD dolarının mı esas alınacağı, yoksa 1994/4 - 12 devresinde her ay ödenen ve ihtirazı kayıt olmadan alınan 15.543.840,- TL. Türk Parasının mı İcra Tetkik Merciince gözönünde tutulacağına ilişkindir.
Dosya içeriğine göre, davacı tarafın 1994/4 - 12 devresine ait kira bedellerini Türk Parası olarak aylık 15.543.840,- TL. olarak Banka hesabından tahsil ettiği, imza karşılığı bankadan aldığı, ihtirazı kayıtta bulunmadığı, kiracı olan davalıya noksan ödeme olduğundan bahisle temerrüt ihtarnamesi göndermediği, bu ayların kiralarının alındığını 27/2/1997 tarihli celsede davacı vekilinin ( alacaklı vekilinin ) kabul ettiği ve beyanını imzasıyla doğruladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı tarafın kira bedelini Türk Parasına çevirme yönünde davacıyla 1994/4 ayından önce anlaştıkları yönündeki savunmasını doğruladığı, 9 ay müddetle 15.543.840,- TL. aylık kira bedellerini banka hesabına yatırılması ve davacı tarafından çekilerek itiraz edilmeden kullanılması ve bankadaki belgelerle doğrulanması durumunda artık kira bedelinin Türk Parasına çevrildiğinin kabulü gerekir. Zira bankadaki kayıtlar yazılı belgeler olup, yazılı kira sözleşmesindeki bedelin aksi yine yazılı belgelerle ispatlanmış bulunmaktadır. Ayrıca 1994/4 - 12 devresi kira alacağı yönünden davacı tarafın bir isteğinin olmaması ve duruşma da da bu ayların kiralarının tamamen alındığının kabulü davacı tarafın açıkca ikrarını göstermekte olup, davalı tarafın ise savunmasını doğrulamaktadır. Borçlar Kanun'un 263 uyarınca kira bedelinin 1994/4 ayından itibaren Türk Parasına çevrildiği ve 15.543.840,- TL. ödendiğinin kabul edildiğini ve böylece kira bedeli yönünden yenilenme hükmünün oluştuğunun kabulü gerekir. Bu itibarla dosya daki tüm belgelere ve mercii hakimliğinin gerekçesine göre kararın onanması gerekirken Yüksek Özel Daire bozma kararı doğrultusundaki çoğunluk kararına karşıyım.
Şemsettin ABİK 10. Hukuk Dairesi Üyesi
KARŞI OY YAZISI:
Taraflar arasında aktedilen 15.1.1992 tarihli yazılı kira sözleşmesinde aylık kiranın 665 Dolar olduğu kararlaştırılmıştır. Yabancı para üzerinden yapılan aylık kira ödemeleri 15.4.1994 tarihinde son bularak bu tarihteki 665 Dolar karşılığı 15.543.840,- TL. bedel ödenmiştir. 8.3.1996 tarihinde alacaklı akitte belirtilen 665 Dolar üzerinden 15.3.1995 - 15.3.1996 tarihleri arasında noksan ödenen kira farkını tahliye istemli olarak talep etmiştir.
15.4.1994 ve 15.3.1995 tarihleri arası TL. üzerinden ödenen 11 aylık kira takip konusu olmamıştır. Yani alacaklı bu aylar karşılığı kirayı aldığını yaptığı icra takibi ile bizzat kendi kabullenmiştir. Kanımızca bu hal İ.İ.K.'nun 269/c maddesinde belirtilen alacaklının takibe konu edilmeyen alındığı kabul olunan 11 aylık kirayı, daha sonra alacaklı yapacağı bir takiple B.K.'nun 83. maddesi hükmü karşısında isteme imkanına sahip değildir.
15.4.1994 tarihinde 39.853.13,- TL. olan 1 Dolar 7.2.1995'te 40.956.00,- TL., 13.12.1995 tarihinde ise 55.863.00,- TL.'dır. Buna rağmen 11 ay sabit 15.543.840,- TL. ödemeye ses çıkarılmamış takip konusu artışıyla 24.868.805,- TL. üzerinden ödenmiştir. Bu dahi taraflar arasında mevcut kira akdinin para biriminin değiştirildiğinin kabulünü gerektirir.
Kira akdinde mutad ödeme yeri hilafına, makul bir süre başka bir yere yapılan ödeme teamül oluşturduğundan bahisle geçerli sayılmaktadır. Ayrıca akitte yıllık peşin ödeme şartı yazılı olmasına rağmen, belirli süre aylık ödemenin varlığı halinde dahi ödemenin aylık olarak değiştirildiği de kabul edilmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu tarzdadır. Yüksek 13. Hukuk Dairesi'nin uyarlama davalarında oluşturduğu ilkelerden "Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra Kanunda bu hususta intibak hükümleri bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve Kanunda hükmün bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek M.K.'nun 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması anlamına gelebilir" ve "işlem temelinin çöktüğü dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutumdur." 10.12.1997 tarihli H.G.K. gündemi 12. sırasında mevcut daire bozmasından alınmış bu ilke kararları uyarlama davalarında kiracı lehine getirilen düzenlemelerdir. Merci nezdinde yapılan duruşmalar ve incelemeler dar yetkili olması nedeniyle bu tür ilkelerden faydalanma olanağından mahrum olduğundan, kiralayan ve kiracının akit hilafına sözlü anlaşmaları sonucu iki yıl gibi bir süre TL. olarak ödeme yapılıp, kiralayanca da ses çıkarılmadan kabul edildiğinden kiracının uyarlama davası açma yolu da dolaylı olarak kapatılmıştır. Takipten sonra açılacak uyarlama davası tahliyeyi önleyemeyeceğinden, sui niyete prim verilerek alacaklı kiralayanın tahliyeye yönelik amacı gerçekleşmektedir. Ayrıca kiracı %40 icra tazminatına da mahkum edilmektedir.
Olayımızda akitteki dolar üzerinden ödeme biçimi TL.'ye dönüşmüştür. Bu nedenle merciin itirazın kâldırılması ve tahliyeyi reddetmesi yerindedir. kâldı ki merciin dar yetkili olduğunu kabulle bu gibi hallerde tahliyeye karar vermek yerine, konunun muhakemeyi gerektirdiğinden bahisle tahliye isteminin reddi, hakkaniyet açısından da daha doğru olur kanısındayım. Yapılacak yargılama sonucunda kiracı lehine verilecek bir hüküm tahliyeyi önler. Alacaklı lehine verilecek bir hüküm ise daha derinlemesine yapılan bir yargılama sonucu olduğu için, hem alacağı hem de tahliyeyi sağlar. Aksine düşünce telafisi mümkün olmayan tahliyeyi doğurur düşüncesiyle H.G.K.'nun daire bozması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum ve kararın onanması inancındayım.
Hüveyda KARAKIŞ 12. Hukuk Dairesi Üyesi