 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/11-771
Karar No : 1997/1042
Tarih : 10.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK DAVASI ( Davalı Bankadan ödemeli Hazine Bonosu Alındığını Bedelinin Geç Ödenmesinden Davalıların Sorumlu Olduğu İddiasıyla Faiz Alacağının Tahsilini Talebi )
- ARACI KURUM ( Hazine Bonosunu Satan Bankanın Portföyünde Bononun Banka Adına mı Yoksa Belirli Bir Komisyon Karşılığı Aracı Sıfatıyla mı Satıldığının Tespitinin Gerekmesi )
- HAZİNE BONOSU ( Hazine Bonosunun Geç Ödendiği İddiasıyla Geç Ödeme Sebebiyle Alacağın Tahsili İstemi )
- ARACILIK SIFATI ( Hazine Bonosunu Satan Bankanın Portföyünde Bononun Banka Adına mı Yoksa Belirli Bir Komisyon Karşılığı Aracı Sıfatıyla mı Satıldığının Tespitinin Gerekmesi )
- TEMERRÜT ( Hazine Bonosu Satan Bankanınk Geç Ödeme Sebebiyle Temerrüde Düşüp Düşmediğinin Araştırılmasının Gerekmesi )
- HAZİNENİN SORUMLULUĞU ( Hazine Bonosu Bedelinin Geç Ödenmesinde Hazinenin Sorumlu Olup Olmadığının Araştırılmasının Gerekmesi )
4059/m.2
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.6.1996 gün ve 1995/250, 1996/226 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.1.1997 gün ve 1996/7439, 1997/339 sayılı ilamı ile; ( ... Davacı vekili, müvekkilinin davalı TYT Bank'tan 30.5.l994 vadeli ( 705.000.000 ) lira ödemeli Hazine Bonosu aldığını, bankanın ll.4.l994 tarihinde bankacılık işlemlerinin Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulduğunu, ancak bonoların devlet teminatında olmasına rağmen bedelinin l6.l0.l995 tarihinde ödendiğini, 532 günlük geç ödemeden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek bu süredeki faiz alacağı ( 685.000.000 ) liranın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, husumetin Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Başbakanlığa yöneltilmesi gerektiğini, olayda müvekkilinin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacının banka ile vedia ilişkisinin bulunduğunu, bono bedelinin ihtirazı kayıtsız tahsil olunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı banka vekili de davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, yetkili aracı kurumlar vasıtası ile satılan Devlet Tahvilinin asıl borçlusunun Devlet olup, tahvil bedelinin geç ödenmesinden devletin de müştereken sorumlu olduğu, Yargıtay incelemesinden geçen mahkeme kararlarının da bu yönde olduğu, bu itibarla faiz kaybı zararından davalı Hazinenin sorumlu olduğu, diğer davalı hakkındaki davanın takip edilmediği gerekçesi ile davanın Hazine yönünden kısmen kabulü ile ( 665.205.000 ) liranın Hazineden tahsiline, diğer davalı hakkındaki davanın şimdilik işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak; Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin diğer davalı TYT Bank'tan 30.5.l994 vadeli ve vade sonu ( 705.000.000 ) lira ödemeli Hazine Bonosu aldığını, kapatılan bankanın aracı kurum olması itibariyle, asıl ilişkinin müvekkili ile Hazine arasında oluştuğunu, bu nedenle Hazine Bono bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle oluşan zarardan asıl borçlu Hazine'nin de sorumlu olduğunu iddia ederek bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 3274 Sayılı Yasanın 9/b bendinde, Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu çıkarmak yetkisinin bu müsteşarlığa verildiği, aynı Yasanın 2 ve l7/c maddelerinde ise, bu müsteşarlığın Başbakan'a bağlı olduğu, Müsteşarlığı Başbakanlığın temsil edeceği anlaşılmaktadır. 4353 Sayılı Yasa'nın 2/c, 2/d, 3/b ve l8. maddeleri uyarınca Başbakanlık ve Bakanlıkların Devlet tüzel kişiliğinin birer organı oldukları için açılan Devlet tüzel kişiliğini dava etmek olduğundan Başbakanlık yerine Hazine veya Maliye Bakanlığı denilmesinde, Devlete ait davaları takip Hazine avukatlarına ait olup, davaya da Hazine avukatı girdiğinden bu yöne ilişen temyiz itirazları doğru değil ise de, uygulamada Hazine ve Dış Ticaret Müşteşarlığı'nca ihraç edilen Hazine Bonoları, aracı kurum olan bankalarca Hazine'den ihale yoluyla satın alınmakta ve banka portföyüne girmekte ve banka tarafından da isteklilere satılmaktadır. Diğer yöntem ile, birer aracı kurum olan bankalar bu bonoları Hazineden almamakta sadece bunların satımına aracı olmak suretiyle bu satımdan belli bir komisyon almaktadırlar. Bu iki durumun farklı hukuki sonuçları olacağından Hazinenin hasım olup olmayacağı ancak bu araştırmanın sonucunda belli olacaktır.
Öte yandan, Hazine Bonoları aracı kurum bankaca satıldığına göre, Hazine bonosu bedellerinin geç ödenmesinde ne gibi bir kusuru olduğu, temerrüde düşürülüp düşürülmediği ve Hazine bakımından zararı ile ne gibi bir illiyet bulunduğu üzerinde durulup tartışılması gerekirken, bu hususun da gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Yukarıda açıklanan bozma şekil ve sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Davalı vekilinin temyizinin incelenmesinde: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre: Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2- Davacı vekilinin temyizi incelenmesinde; Yukarıda açıklanan bozma şekil ve sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
SONUÇ : 1- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
2- ( 2 ) no'lu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.12.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.