 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1997/11-700
Karar No : 1997/981
Tarih : 26.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara Asliye 1.Ticaret Mahkemesince davanın reddine 22.12.1995 gün ve 1995/306 E-1078 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 6.5.1996 gün ve 1996/2743-3034 sayılı ilamı ile; (... Davacı vekili, müvekkiline ait aracın, evin önünde park halinde iken meçhul bir aracın darbesine maruz kalarak (115.218.365) TL'lık hasara uğradığını, aracın kasko sigortacısı davalıya yapılan başvuruya rağmen bu zararın tazmin edilmediğini ileri sürerek anılan meblağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yaptırılan ekspertiz tesbitlerine göre, hasarın iddia edildiği şekilde meydana gelmiş olamayacağını hasarın sigorta teminat kapsamına girmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, mübrez belgelere, yapılan keşfe ve bilirkişi raporuna göre, mevcut hasarın, davacının iddia ettiği şekilde meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü; davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı şirkete kasko sigortalı aracının, evin önünde park halinde iken geceleyin maçhul bir aracın çarpması sonucu hasarlandığından bahisle zabıtaya başvurmuş ve davalı şirkete de bu şekilde hasar ihbarında bulunmuştur. Yapılan yargılamada, toplanan delillere göre, vaki hasarın, ihbarda belirtildiği gibi değil, araç seyir halindeyken meydana gelen bir çarpışma sonucu ortaya çıkabileceği inandırıcı biçimde belirlenmiştir. Ancak, hasarın ihbar edildiğinden farklı şekil ve sebeple meydana geldiğinin saptanmış olması, bizatihi bu rizikoyu sigorta güvencesi dışında bırakmaya yetmemektedir. Sadece, sigorta poliçesi genel şartlarının 1.5 maddesi uyarınca sigortacının rücu hakkını bertaraf eden ihbar yanlışlığı hallerinden birinin mevcut olması durumunda sigortacı zarardan sorumlu olmaz. Uyuşmazlığa konu olayda ise hasarın bildirilenden farklı biçimde meydana gelmiş olması bu zararın poliçe kapsamı dışında kalmasını gerektirmez. Bu durum karşısında iddia ve bilirkişiler kurulu raporu çerçevesinde hasarın oluş biçimi başlıbaşına davalı sigortacının rücu hakkını etkisiz kılmayı sonuçlamadığına göre varsa davalı tarafın rizikonun sigorta güvencesi dışında kaldığı yolundaki deliller sürülüp toplandıktan sonra hasarın sigorta poliçesi genel şartlarının 4.maddesinde sayılan istisnai hallerden birine girmediği veya ihbar yanlışlığının davalı sigortacının rücu hakkını engellemeye yönelik olmadığı anlaşıldığı taktirde belirlenen hasar bedelinin davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmak gerekirken aksine düşüncelerle yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 26.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.