Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1996/9-914
K. 1997/170
T. 12.3.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
AKTİN GAZETECİ TARAFINDAN FESHİ
GAZETECİNİN KIDEM TAZMİNATI
 
KARAR ÖZETİ : Gazeteci, beş yıl çalıştıktan sonra, haklı nedenleri bulunduğunu ileri sürmeksizin istifa ederek, iş aktini feshederse, kıdem tazminatına hak kazanamaz.
(5953 s. BİK. m. 6, 7, 11, geçici m.)
 
Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Ankara 4. İş Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 7.12.1995 gün ve 1995/1121-3818 sayılı kararın incelenmesi dayalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 4.6.1996 gün ve 1995/35779-1996/12636 sayılı ilamı ile; (... 5953 sayılı "Basın Tanzimi Hakkında Kanun", çalışanlara ancak iki halde kıdem tazminatı hakkı tanımıştır. Bunlardan ilki, sözü edilen Kanunun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, meslekte en az beş yıl çalışan ve hizmet akdi işverence feshedilen gazeteciler kıdem tazminatına hak kazanır. Diğeri ise, 11. maddede öngörülmüştür. Bu maddede, "bir mevkutenin veche ve karakterinde gazeteci için şeref veya şöhretini veya umumiyetle manevi menfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde, gazetece ihbar mühletini beklemeden akdi feshedebilir" denilmektedir. Bu durumda, yine aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, gazeteci kıdem tazminatına hak kazanır.
 
Somut olayda; davacı, akdi 5953 sayılı Kanunun 7. maddesine göre feshetmiş olup, bu hüküm kıdem tazminatı hakkı vermez. Aksi düşünce ile kıdem tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Beş yıllık çalışma koşulu da gerçekleşmiş değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
 
Temyiz eden: Dayalı vekili.
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
        Davacının, davalıya ait işyerinde 5953 sayılı "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun" hükümleri gereğince çalıştığı ve hizmet aktinin bu Yasanın aktif gazeteci tarafından feshini düzenleyen 7. maddesi gereğince önel vererek ve haklı bir nedene dayanmaksızın istifa suretiyle 8.3.1995 tarihi itibariyle kendisi tarafından sona erdirildiği yönlerinde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
 
         Olayda çözümlenmesi gereken sorun, gazetecinin istifa sureti ile akti sona erdirmesi halinde, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.
 
        Anılan Yasanın 7. maddesinin, kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme getirmediği açıktır. O nedenle, konu ile ilgili aynı Yasanın 6 ve 11. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir. 6. maddenin başlığı ve içeriğinden sözleşmenin işveren tarafından feshinin ve kıdem tazminatının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Olayımızda ise, sözleşme, işverence değil, davacı gazeteci tarafından istifa suretiyle sona erdirildiğinden, bu maddeden hareketle davacının isteğinin kabulü olanağı yoktur.
 
          11. maddede ise, gazetecinin ihbar süresini beklemeksizin fesih hakkı ve tazminat konuları düzenlenmiştir. Haklı nedene dayanan fesih halinde gazeteci ihbar müddetini beklemeden akdi sona erdirebilir. Gerçekten bu maddenin birinci fıkrasında; "bir mevkutenin veçhe ve karakterinde gazeteci için şeref veya şöhretini ve umumiyetle manevi menfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde, gazeteci ihbar mühletini beklemeden akdi feshedebilir" denilmektedir. 2. fıkrada ise; "iş akdini birinci fıkranın verdiği hakka dayanarak fesheden gazeteci, işverenin kusuru neticesinde iş akdini feshetmiş olsa idi ne miktar tazminat alacak idiyse, o miktar tazminat isteyebilir' kuralına yer verilmiştir. Davacı gazetecinin, kıdem tazminatının önkoşulu olan beş yıl çalışma şartını yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar özel Daire kararında, asıl bozma gerekçelerine ek olarak, "beş yıllık çalışma koşulu da gerçekleşmemiştir" denilmiş ise de, bunun maddi hataya dayandığı açıktır. Ancak, yukarıda açıklanan hükümler karşısında, beş yıl çalışma koşulunun gerçekleşmiş olması halinde dahi, yerel mahkemenin kabul ettiği gibi, gazetecinin istifası söz konusu ise, başka koşullar aranmaksızın, kıdem tazminatı isteğinin kabul edilmesi olanağı yoktur.
 
       11. maddenin birinci fıkrasında açıklanan haller gibi, haklı nedenlerle sözleşmenin gazeteci tarafından sona erdirilmiş olması da, kıdem tazminatını talep edebilme koşullarındandır. Davacı gazeteci, haklı bir nedenle hizmet akdini sona erdirdiğini iddia etmemiştir. Haklı nedene dayalı feshin varlığı iddia edilip kanıtlanmadığından 11. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında düzenlenen tazminatın hüküm altına alınması mümkün değildir.
 
      Yukarıda etraflıca açıklanan 5953 sayılı Yasanın 6 ve 11. maddelerinin açık düzenlemeleri karşısında, anılan Yasaya 4.1.1961 tarihinde 212 sayılı Yasa ile eklenen geçici maddeye dayanılarak da, davacının kıdem tazminatı isteği kabul edilemez. Geçici maddede; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl veya daha fazla kıdemi olan gazetecilerin, tabi oldukları iş akdini, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıl içerisinde feshetmeleri halinde, 6. madde hükmü uygulanmaz" denilmektedir.
 
       Kanunun bu düzenleniş şekli sonucu, kıdem tazminatına hak kazanma konusunda farklı görüşler benimsenmiştir. Öğretideki baskın görüşe göre; geçici madde ile 6. madde arasında bir çelişki bulunduğu, muhtemelen 6. maddede gazeteciye bu yolda bir tazminat bahşeden hükmün sonradan metinden çıkarılmış olabileceği, böylece çekişkinin ortaya çıktığı ve anılan geçici maddenin öngörülmesinin bir unutkanlık sonucu olduğu ileri sürülmüştür (İlim Heyeti Raporu, 5. 11).
 
        212 sayılı kanunun geçici maddesinde, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıl sonraki fesihlerde 6. maddenin uygulanabileceği ifade ediliyorsa da, sözü geçen maddenin kenar başlığı olan "akdin işveren tarafından feshi ve kıdem tazminatı" ibaresinin de açıkça ifade ettiği gibi, bu madde akdin gazeteci tarafından feshini değil, işveren tarafından feshini düzenlemektedir. Bu nedenle geçici maddede 6. maddeye yapılan yollamanın gereksiz olduğu savunularak ilim heyeti raporu benimsenmiştir (Kemal Oğuzman, Gazetecilerin Mesleki ve Sosyal Hakları ve Bunların Korunması, İHFM, 1967, C. 32, Sayı: 2-4, 5. 875, dn. 34). Bu görüşe göre de; 5953 sayılı Kanunun 6. maddesinin kıdem tazminatını düzenlediği ve işveren tarafından hizmet sözleşmesinin feshi halinde kıdem tazminatına hak kazanılacağı, gazetecinin istifa etmesi durumunda ise, bu tazminatın söz konusu olamayacağı, gazetecinin 11. maddeye göre akdi feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanacağından, geçici maddenin sadece 11. maddeye göre yapılan fesih ile ilgili olduğu kabul edilmektedir (Ünal Harmanlıoğlu, Türk Hukukunda Kanundan Doğan Kıdem Tazminatı, İstanbul 1973, S: 250-252).
 
       Öğretide de baskın görüş olarak benimsendiği gibi, 5953 sayılı kanunda, 11/1. maddesi dışında bir nedenle veya nedensiz olarak istifası halinde, gazeteciye kıdem tazminatı ödenmesi yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
 
        Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde görülmemiştir.
 
       Bu durum karşısında, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
       SONUÇ : Dayalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.3.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
       KARŞI OY YAZISI
 
         Maddi olay: 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 7. maddesine uygun olarak ve 5 yıllık kıdemi bulunan davacı gazeteci tarafından iş akdinin feshi sebebiyle kıdem tazminatı isteğine ilişkindir.
 
        Savunma: Dayalı vekili; 5953 sayılı Yasanın 7. maddesine göre iş akdinin feshi halinde kıdem tazminatı ödenmeyeceğini, davacının isteğinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
 
       Yerel Mahkeme: 5953 sayılı Yasanın 6, 7 ve geçici 2. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, 7. maddeye göre işçi (gazetecinin) tarafından da iş akdinin fesh edilmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılması gerektiğini belirterek isteği kabul etmiştir.
 
       Yargıtay 9. Hukuk (Özel Daire)'si bozma ilamı: Hükmün dayalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yüksek Özel Daire, Basın İş Yasasının 6 ve 11. maddelerindeki prosedüre uygun iş akdinin feshi halinde kıdem tazminatı verileceğini, 7. maddeye göre iş akdinin feshi halinde kıdem tazminatı verilemeyeceğini ayrıca, 5 yıllık çalışma koşulunun da olmadığını belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir.
 
          Israr Kararı: Yerel mahkeme, Özel Daire bozma ilamından önceki kararında belirtilen düşünce ve gerekçe ile önceki kararında ısrar etmiştir. Dayalı vekili tarafından karar, yasal sürede temyiz edilmiştir.
 
       Yerel Mahkeme ile Yargıtay Özel Dairesi arasındaki uyuşmazlık, 5953 sayılı Basın İş Yasasının 7. maddesine göre, iş akdinin feshinin kıdem tazminatı verilmesini gerektirip gerektirmediğine ve davacının 5 yıllık gazetecilik mesleğinde çalışıp çalışmadığına ilişkindir.
 
        Dosya içeriğine göre, davacının gazetecilik mesleğinde 5 yıllık süreyi doldurduğu dosyadaki belgelerden açıkça anlaşılmakta olduğu ve Genel Kurulda işin görüşülmesi sırasında da, Özel Daire sözcüsü tarafından bu husus kabul edildiği için bu konu üzerinde ayrıca tartışmaya gerek bulunmamaktadır. Şu durumda; uyuşmazlık sadece 5 yıllık gazetecilik mesleğinde kıdemi olan gazetecinin kıdem tazminatını Basın İş Yasasının 7. maddesine göre iş akdini feshetmesi halinde, kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağına ilişkindir. Öncelikle belirtelim ki, kıdem tazminatı, yasalarca tanınmış bir hak olup, bir hizmetin, emeğin alın terinin karşılığıdır. Yoksa, işverence işçiye verilen bir lutuf veya atıfet değildir. Malum olduğu üzere, 1475 sayılı İş Yasasında ve Deniz İş Yasasında işçinin, kıdem tazminatına hak kazanması için iş akdinin işveren tarafından haksız feshedilmesi veya işçi tarafından iş akdinin haklı sebebe dayanılarak feshedilmesi gerekir. Halbuki, Basın İş Yasasında; işveren ve işçi tarafından iş akdinin feshini düzenleyen 6 ve 7. maddelerde iş akdinin feshi için sebep gösterme zorunluluğu yoktur. 6. maddeye dayanarak iş akdini fesheden işveren, işçisine 5 yıllık gazetecilik mesleğinde çalışması varsa kıdem tazminatı ödemek zorundadır. 6. maddenin hemen arkasından gelen ve 6. maddeye paralel olarak 7. maddede işçi tarafından sebep gösterilmeksizin iş akdinin feshedileceği belirtilmiştir. Yasa koyucu, basın mesleğinin niteliğini göz önünde tutarak iş akdinde tarafların sebepsiz iş akdini feshetmelerini haklı görmüştür. Yasa koyucu hak ve vecibeleri düzenlerken, hak ve adalet ve eşitlik kurallarına uyar. 7. maddenin başlığında kıdem tazminatı sözcüğünün olmaması, işçinin iş akdini feshetmesi halinde kıdem tazminatı alamayacağını göstermez. Yasa, işverene ve işçiye sebep göstermeksizin iş akdini feshetme hakkı verdiğine göre, işveren iş akdini feshettiğinde işçiye kıdem tazminatı ödenecek, işçi iş akdini feshettiğinde ise ödenmeyecek, böyle bir düşüncenin hak ve adaletle bağdaşması mümkün olmadığı gibi, Medeni Kanunun 2. maddesi ve 4. maddesi, keza Anayasanın çalışmayla ilgili hükümler bölümü ile de bağdaşmaz. Ayrıca belirtelim ki, Basın İş Yasasının 6 ve 7. maddelerinde iş akdinin feshine ve kıdem tazminatına ilişkin genel kurallar konulmuş olup, Basın İş Yasasının 11. maddesinde ihbarsız iş akdinin feshi ve kıdem tazminatına ilişkin özel hal düzenlenmiştir. 6 ve 11. maddelerinde kıdem tazminatından bahsedilmiş olması 7. maddeye göre, akdin feshi halinde kıdem tazminatı verilmeyeceğini göstermez. Basın İş Yasasını bir bütün halinde göz önünde tutmak gerekir. Geçici 2. maddenin ise davamızla ilgisi yoktur.
 
       SONUÇ :  Yukarıda arzedilen açıklama ve gerekçeler nazara alınarak Yerel Mahkeme kararının
        o n a n m a s ı gerekirken, Özel Yüksek Daire'nin bozma kararı doğrultusundaki Yüksek Genel Kurulun çoğunluk kararına karşıyım.
 
        Saygıyla arzolunur.
Şemsettin ABİK
10. HD. Üyesi
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini