 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/982
Karar No : 1997/197
Tarih : 12.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 26.10.1993 gün ve 1991/1028-1993/1345 sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.10.1995 gün ve 1995/7863-8663 sayılı ilamı ile; (..Davacı vekili; davalının müvekkilinden kumaş satın aldığını ve 11.6.1991 tarihi itibariyle davacıya 74.493.815 TL. borcu olduğunu, davalının yasal sürelere uymayan ayıp ihbarlarında bulunarak, borcunu azaltmak istediğini, yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini ve % 40 tazminata hüküm kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıdan alınan kumaş bedellerinin ödendiğini, bir kısım kumaşların ayıplı çıktığını, davacının mümessilinin kumaşları geri almayı kabul ettiğini, ancak ayıplı malları geri almaktan imtina ettiğini, kendilerinin bu nedenle zarara uğradıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi sonucu ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Dairemizce onanmıştır.
Onama kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Uyuşmazlık, davalı şirkete çıkartılan yemin davetiyesinin usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme tarafından çıkarılan ve davalı şirkete 30.9.1992 tarihinde tebliğ edilen yemin davetiyesi HUMK'nun 337. maddesine uygundur. Anılan yemin davetiyesi davalıya tebliğ edilmiş, şirketi temsile yetkili iki kişiden birisi duruşmada hazır bulunmuş, diğer yetkili ise rahatsız olduğunu belirten doktor raporu göndermiş ve mazeretini belgelendirmiştir. Bu nedenle davacının teklif ettiği yemin eda edilememiştir. Davalıya çıkartılan yemin davetiyesinin HUMK'nun 337. maddesindeki şartları taşıdığına ve usulüne uygun olduğuna ve duruşmaya gelmeyen davalı şirket yetkilisinin mazereti de kabul edildiğine göre, bu gerekçe ile yeniden yemin davetiyesi çıkartılması için davacıya süre verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmayıp hükmün bozulması gerekirken, ilamda yazılı gerekçe ile onanmış olduğu görüldüğünden, davacı vekilinin karara düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmektedir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı Vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle usulüne uygun olmasına rağmen çıkarılan yemin davetiyesinin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı gibi şirketi temsile yetkili üçüncü kişinin 31.10.1992 tarihinde İş Kanunu'nun 13. maddesine göre iş akdinin feshedildiği dosyadaki belge ile belirlendiğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direltilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.3.1997 gününde, oybirliği ile karar verildi.