 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/968
Karar No : 1997/214
Tarih : 19.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yenihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.12.1995 gün ve 1993/171 E-1995/294 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 16.4.1996 gün ve 1996/3483-3803 sayılı ilamı ile; (.. Dava şuf'alı payın iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir). Mahkeme davayı kabul etmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalının 2 ayrı parselde 1.10.1990 tarihinde hibe yolu ile hisse iktisap ettiğini 10.11.1993 tarihinde öğrendiklerini aslında intikalin satış olup, şuf'a haklarının engellenmesi için muvazaalı olarak bağış gösterildiğini beyanla payların iptali ve adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı tapudaki işlemin gerçek olduğunu kaldı ki hak düşürücü sürenin geçirildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme tapuda yapılan işlemin satış olduğunu kabul edip payların iptal ve davacılar adına tesciline karar vermiştir.
Davacılar tapuda hibe olarak görülen muamelenin hakikatte satış olduğunu ileri sürdüklerine göre bu iddialarını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilirler. Nitekim davacılar iddialarını kanıtlama yönünden tanıklarını göstermişlerdir. Dinlenen tüm tanıklar tapudaki muamelenin aslında satış olduğu yolunda bir beyanda bulunmamışlar, sadece satıcının maddi durumu itibariyle hibe yapacak durumda olmadığı gibi, davalı ile de akraba bulunmadığını ifade etmişlerdir. Tanıkların bu beyanları tapudaki işlemin hibe olmayıp satış olduğunu gösterir nitelikte değildir. Bu durumda davacıların iddialarını kanıtladıkları kabul edilemez. Hibede şuf'a cereyan etmeyeceğine göre davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı Vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacılar, davalının 2 ayrı parselde 1.10.1990 tarihinde hibe yolu ile pay iktisap ettiğini, gerçekte intikalin satış olup şuf'a haklarının engellenmesi için muvazaalı olarak bağış gösterildiğini öne sürerek payların iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
Özel Daire, toplanan deliller altında, tapudaki işlemin hibe olduğunu kabul etmiş yerel mahkeme kararını bozmuştur. Oysa tüm delil ve belgeler değerlendirildiğinde tapudaki işlemin satış olduğu muvazaalı olarak hibe şeklinde gösterildiğini göstermektedir.
O nedenle yerel mahkemenin direnme kararı yerindedir.
Ne var ki mahkemece kurulan hükmün esasına yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden, dosya gerekli tetkikatın yapılması için Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı yerinde bulunduğundan, işin esası incelenmek üzere dosyanın 6. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 19.3.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.