 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/936
Karar No : 1997/175
Tarih : 12.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.12.1993 gün ve 1984/3741 1993/987 sayılı kararın incelenmesi üzerine;
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.9.1995 gün ve 1995/6621-1995/9531 sayılı ilamı:
(.. Davacı tarafından davalı Hazine aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının yargılaması sonucunda taşınmazın Hazine adına tescil edildiği tarihe kadar davacının kazanmaya yeterli zilyetliği bulunmadığından davanın reddine dair verilen karar davacının temyizi üzerine, Daire, bilirkişi ve tanık ifadelerine göre davanın zilyetlikle kazanmaya yeterli sürede zilyet olduğu tesbit edildiğinden bozulmuştur. Davalı Hazine, zilyetlik süresi tescil tarihine kadar 20 yıla ulaşmadığı gibi niteliği itibariyle de taşınmazın kazanmaya uygun olmadığından söz ederek karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Davalı Hazinenin diğer karar düzeltme isteği yerinde değil ise de; 20 yıllık kazanma süresi dışında taşınmazın zilyetlikle kazanmaya uygun nitelikte bulunması gerekir. Bu hususta bir kaç kez keşif yapılarak bilirkişi inceleme yönüne gidilmiştir. 4.5.1989 tarihli Ziraat Yüksek Mühendisi Erdinç Bozkur imzalı raporda, taşınmazın kuzeyinde öbek öbek taşlık kısımlar bulunduğu bunun tamamına göre % 10 oranında olduğu, 4.1.1990 tarihli Orman Yüksek Mühendesi raporunda, parselin batı kesiminde çalı şeklindde pırnal meşesi, akça kesme, karadiken ve pürenden oluşan bitki örtüsü, bir bölüm yerde köklü kayalar bulunduğu, taşlık ve kayalık kısımların bütününe göre % 40 oranında olduğunu açıkklamıştır. 9.12.1992 tarihli 2 ziraat yüksek mühendesi imzalı raporda da arazinin % 10'nun kayalık, taşlık, % 90'nın ise tamamen kültüre alındığı narenciye, sera ve tarla bitkileri yetiştirildiği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere taşınmazın niteliği yönünden bilirkişilerin verdikleri raporlar çelişik olduğundan hükme esas alınamaz. Bu itibarla Ziraat Yüksek Mühendisi seviyesinde üç uzman bilirkişiden oluşacak bir kurul aracılığıyla taşınmaz üzerinde inceleme yapılarak taşlık ve kayalıklar içe çalılıkların taşınmazın neresinded bulunduğu ve ne miktar yer kapladıkları neresinden ne şekilde ve ne tür tarım yapıldığı, çevre ile karşılaştırılmak suretiyle taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya edilmiş olup olmadığı, edilmiş ise ne zaman ve ne şekilde yapıldığı, hakim vasfının ne olduğuna dair gerekçeli rapor alınması, açıklanan hususların denetlemeye olanak verecek şekilde krokiye yansıtılması taşınmaz. Devletçe sulanan yerlerden olduğuna göre 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı miktar sınırlaması yönünden engel bir durum olup olmadığı üzerinde durulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Bozma kararında taşınmazın niteliği üzerinde durulmamış olması hatalı olmaktadır. Bu itibarla davalı Hazinenin karar düzeltme isteği yerinde olduğunun kabulü ile Dairenin 4.5.1995 tarih 4115/5123 sayılı bozma kararına yukarıda yazılı hususlar eklenmek suretiyle bozma kararının genişletilmesine..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 12.3.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.