 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1996/8-768
K. 1997/100
T. 19.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZİLYETLİĞE DAYALI TESCİL
TAPULAMA DIŞI BIRAKILMA
KARAR ÖZETİ : Tapulamada tesbit dışı bırakılan taşınmazın tescili davasında; Medeni Kanundaki zilyetlikle kazanmaya ilişkin ilan şartları yerine getirilmeli, taşınmazın tesbit dışı bırakılma nedeni ve niteliği araştırılmalı, tesbit dışı bırakılma işleminin kesinleşmesinden itibaren 20 yıllık yasal edinme süresinin geçip geçmediği belirlenmeli, davacının, tesbit dışı bırakılan parsele bitişik Hazine adına oluşturulan tapunun iptali için açtığı ve kazandığı dava görülürken, tesbit dışı bırakılan yere itiraz etmemiş olmasının, hayatın olağan akışına ve deneyimlerine uygun düşmeyeceği de bilinerek karar verilmelidir.
(743 s. MK. m. 639)
(3402 s. Kadastro K. m. 7, 12, 16, 30)
Taraflar arasındaki "tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 23.3.1995 gün ve 1992/369, 1995/87 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 29.1.1996 gün ve 1995/6237, 1996/760 sayılı ilamı ile; (...Taşınmazın bulunduğu yörede yapılan tapulamada bitişik olan 156 parsel sayılı taşınmaz Hazine adına tesbit edilmiş olup, davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde 1981/338 sayısı ile görülen davaya konu edilmiştir. O davada sadece 156 parsel sayılı taşınmaz incelenmiş, o taşınmazın sınırları tartışılmamıştır. Davacı, o davada 156 parselle beraber bu davaya konu olan yeri de dava etmediğinden taşınmazın niteliği üzerinde durulmamıştır. Bu itibarla, 156 parsel sayısı ile görülen davanın görülmesinde davacının nizalı taşınmaz yönünden itirazda bulunmamış olması bu yerde 1981 yılından evvel zilyet olmadığını göstermez. Bu itibarla, davanın reddine dair verilen karar bu nedenle yerinde değildir. Ancak, yapılan araştırma ve inceleme de hükme yeterli bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, tapulamada tesbit dışı bırakılan taşınmazın tesciline ilişkin olup, MK.nun 639/1. maddesi hükümlerine tabidir. Aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca yerinde alışılmış araçlarla aralıklı olarak üç defa ve ayrıca gazete ile ilan yapılması gerekirken, mahkemece bu husus yerine getirilmemiştir. Ayrıca, 1974 yılında yapılan tapulamada taşınmazın hangi nedenle tesbit dışı bırakıldığı ve o tarihteki niteliğinin kadastro Müdürlüğünden sorulması, belirlenen niteliğine göre zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde durulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, hukuksal nitelikçe tapulama tesbit dışı bırakılan taşınmazın MK.nun 639. maddesince tapuya tescil istemine ilişkindir.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazda davacı yararına iktisap koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu taşınmaz 28.5.1974 tarihinde yapılan tapulama ile tesbit dışı bırakılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Yine dava konusu taşınmaza komşu parselin Hazine adına oluşturulan tapu kaydının iptaline ilişkin davacının davası kabulle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir.
Hemen belirtelim ki, tapulamaca tesbit dışı bırakma işlemi de bir tapulama işlemidir. Yine tesbit dışı bırakma işleminin kesinleştiği tarih ile temyize konu davanın açıldığı tarihler arasında 20 yıllık süre içinde edinmeye imkan sağlayacak nitelikte koşulların gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda, toplanan delil ve belgelere göre tesbit dışı bırakılma işleminin kesinleştiği 28.5.1974 tarihi ile temyize konu davanın açıldığı 23.11.1992 tarihleri arasında 20 yıllık yasal edinme süresinin dolmadığı açıktır. Öte yandan, dava konusu taşınmazın kültür arazisi ve zilyetliğinde gerçekleşmiş olması halinde 156 parsele ilişkin açılan davanın yargılamasında ve keşif safhasında davanın bu olguları ileri sürmemesi hayatın olağan akışına ve hayat deneyimlerine de uygun düşmeyeceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Şu durum karşısında usule ve yasaya uygun bulunan yerel mahkemenin direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (179.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 19.2.1997 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.